MKE Ankaragücü, Başkent’e lig sonuncusu olarak gelen Ümraniyespor’a 2-1 yenildi.
Antalyaspor gibi kadrosu güçlü bir takımı deplasmanda 2-0 yenen Sarı Lacivertlilerin kendi sahasında lig sonuncusuna yenilmesi tüm camianın canını sıktı.
Maç istenmeyen görüntülere sahne oldu, maç sonu sosyal medyada takım ve teknik direktör çok ağır, hatta hakarete varan şekilde eleştirilere maruz bırakıldı.
Ömer Erdoğan’ı geldiği günden beri en fazla eleştiren spor yazarı olarak, benden de bu yenilgi üzerine çok ağır eleştiriler beklendiğini biliyorum ama yapmayacağım.
Hayatımın hiçbir döneminde skor yazarı olmadım.
Takım kazanırken eleştirmeyi, yanlışları göstermeyi tercih ederim.
Nitekim geçen hafta maç kazanılırken, takımdaki generallerin yattığını, maçın askerlerin olağanüstü mücadelesi sonucu kazanıldığını yazmıştım.
Bu hafta da maalesef değişen olmadı.
Sadece ve sadece skor değişti.
Düşene bir tekme de vurmak yerine Ankaragücü’nün doğrularının da yanlışlarının da bir kez daha altını çizmek istiyorum.
Ankaragücü, Ümraniyespor maçının iki yarısında gece ile gündüz, siyah ile beyaz kadar birbirine zıt görüntüler sergiledi.
Henüz 1. dakikada bulduğu golden sonraki 10 dakika, amatör takım görüntüsündeydi.
Sonra ilk yarı bitimine kadar öyle bir futbol ortaya koydu ki sanki sahada Premier Lig takımı vardı.
İkinci yarı ise hem sahadaki futbolcular hem teknik direktör hem de tribündeki “bir grup taraftar” evlere şenlikti.
Yapılmaması gereken ne varsa inatla, elbirliği ile onu yaptılar, sonunda da maalesef maç kaybedildi.
İddia ediyorum, Ankaragücü beraberlik golünü yediği sekizinci dakikadan, uzatmalarla birlikte ilk yarının sonuna kadar geçen 40 dakikada oynadığı futbolun yarısını Galatasaray maçında da oynasın, İstanbul’dan çok rahat puanla döner.
Ama ikinci yarıdaki gibi oynarsa da puan çıkartmak için mucizeler gerekir.
Son dönemde futbolda her gün karşımıza yeni terimler çıkıyor.
Bunlardan biri de xG, yani gol beklentisi.
Nedir xG?
Geçmişteki 300 bin şutun gol olma oranı ile maçta atılan benzeri şutların gol olma ihtimali, olasılık dahilinde inceleniyor.
Ankaragücü’nün Ümraniyesppr maçındaki xG oranı 1,90.
4-1 kazanılan Hatayspor maçındaki 2,48’in ardından bu sezonun en yüksek xG oranı Ümraniye maçında yakalanmış.
Anlayacağınız takım gol atmak için elinden geleni yapmış ama olmamış, olmamış.
İlk yarı 4-2, 5-2 falan bitecekken Ümraniye açısından mucize gerçekleşti, takımlar soyunma odasına 1-1 girdiler.
İkinci yarı için yazılacak kelime bulamıyorum.
3 puan altın tepside Ümraniyespor’a sunuldu.
86. dakikada sakatlanıp çıkana kadar Kevin Malcuit mükemmel ötesi oynadı.
İlk yarı Ghayas Zahid ona eşlik etti.
İkisinin de ilk yarı istatistikleri mükemmeldi.
İkinci yarı Malcuit aynı performansı sürdürdü, Zahid ise ortama uyum sağlayıp kayıpları oynadı.
Kevin Malcuit’in bu performansını görünce, Süper Lig’in üzerindeki bir oyuncuyu izleme şansına sahip olduğum için kendimi şanslı hissediyorum.
Kendisiyle sadece 1 yıllık sözleşme yapıldı, Başkan Faruk Koca’ya maç içinde sordum opsiyonu da yokmuş.
Umarım Ankaragücü’nde kalır, uzun yıllar onu izleme şansımız olur.
Yazılacak çok şey var ama çok da uzatmak istemiyorum.
Bu maçı yol kazası, yeni bir yenilmezlik serisi öncesi nazarlık olarak değerlendirmek istiyorum.
Gururlugüçlü’den alıntı yapıyorum, “canın sağ olsun Ankaragücü”diyorum.
Ömer Erdoğan’ı en çok bazı futbolculara pozitif ayrımcılık yaptığı için eleştiriyordum.
Tüm takımlar kaliteli yerli oyuncu arayışındayken, Fenerbahçe’nin bile transferini beceremediği Gökhan Akkan’ı Ankaragücü’ne getirmek, Emre Kılınç, Taylan Antalyalı isimleri piyasaya düşmeden transferlerini gerçekleştirmek zor işti.
Mutlaka Ömer Hoca’nın futbolcuları ikna için bazı sözleri, vaatleri olmuştur.
Bu yüzden de sakatlık ya da cezalar dışında Gökhan Akkan, Tolga Ciğerci, Taylan Antalyalı ve Emre Kılınç’ı sürekli ilk 11’de oynatmasını bu sözlere, vaatlere bağlıyordum.
Ömer Hoca, Ümraniyespor maçında bu anlayışın dışına çıkarak Taylan Antalyalı’yı ilk 11 dışında bıraktı.
Bunu Ankaragücü’nün geleceği açısından olumlu bir gelişme olarak görüyorum.
Aslına bakarsanız, Ankaragücü’nün “şu anki kadrosunda” Kevin Malcuit, Nihat Mujakic ve Ali Sowe dışında kimse vazgeçilmez değil.
Forma isimlere değil hak edene verilirse, futbolcu hocasına inanır, başarı daha çabuk gelir.
Tolga Ciğerci’ye yapılanlar son derece çirkindi.
Taraftara karşılık vermesi de Tolga Ciğerci’ye yakışmadı.
Tolga Ciğerci, 10 yıl sonra A Milli Takıma Ankaragücü’nden giden, forma giyen ilk futbolcu olarak hepimizi gururlandırdı.
Bugün o performansından son derece uzakta.
Sezon başı kampına katılmayan Tolga Ciğerci’nin performansının zamanla düşeceği uzmanların ortak görüşüydü.
Tolga cezalı duruma düştüğünden Galatasaray maçında oynayamayacak, bakalım hoca nasıl formül bulacak?
İkinci yarıdaki, takımı geren, anlamsız tepkiler dışında taraftarın birlik beraberlik görüntüsü keyif vericiydi.
Gecekondu ağabeylik yaptı, diğer tribünler de ona eşlik etti.
Maç öncesi ve maç sonrası stat giriş ve çıkışları ise skandaldı.
Ben de bazı maçlara metroyu kullanarak geliyorum.
Stadın mimarı, metro ile gelen taraftarın stada kolayca, kestirmeden girebilmesi için devasa merdivenler koymuş.
Anlamsız bir güvenlik önleminden dolayı bu merdivenler bariyerlerle kapatılmış, tek noktadan giriş yapılabiliyor.
Bazı maçlarda burası tamamen kapatılıyor, taraftar mecburen tüm stadı dolaşarak maça girebiliyor.
Eziyetten başka bir şey değil.
Stada girişte güvenlik önlemlerinden dolayı sınırlamalar konulması bir nebze savunulabilir de çıkışta bariyerlerin kaldırılmaması, insanların izdiham içinde tek noktadan çıkışa zorlanması nasıl izah edilir anlamakta zorlanıyorum.
35 yıldır bu mesleği yapıyorum, 81 vilayetin en az yarısında maç izledim, Ankaragücü’nün sahasındaki maçlarda yaşanan rezaletlere hiçbir yerde tanıklık etmedim.
Tüm statlarda çıkışlarda bariyerler ardına kadar açılır ki tahliyede sorun yaşanmasın.
Hele bir yöneticinin bu rezaleti, TFF talimatları ile savunmasına sadece gülünürdü.
Maalesef ağlanacak halimize biz de güldük.
Son olarak kısa kısa bazı konulara değineyim.
Macheda ve Pepe gözden tamamen çıkarılmış ama sözleşmeleri devam ettiği için kendilerinin gitmesi gerekiyor.
Oğuz Ceylan da gitmek isterse kal denilmeyecek oyuncular arasında.
Transfer kesin yapılacak ve tabi ki Emre Yıldız tarafından.
Şu ana kadar 21 futbolcu transferi ile Fatih Mert’in rekorları bile alt üst edilmişti.
Benim tanıdığım Emre Yıldız, bu kulübe en az 6-7 transfer daha yaptırır.
Takım ligde kalırsa da Faruk Koca tarafından kahraman ilan edilir.
Kaleci Gökhan Akkan’ın sakatlığı nüksetmiş, 15 gün sonra takımla çalışmalara başlayacak.
Takıma yılbaşı izni verilmeyecek, 31 Aralık ve 1 Ocak’ta dahi antrenmanlar olacak.
Behzat Ç’deki görüntüyü ben de kınıyorum,
Bu arada kulübün açıklamasını da düzeltmek gerekir.
Uyuşturucu satıcısı değil, bağımlı genç Ankaragüçlü olarak gösterilmiş.
Dizinin kahramanı bir çok sahnede Gençlerbirliği forması giyerken, Ankaragücü arması için uyuşturucu bağımlısının layık görülmesi son derece çirkin olmuş, kınıyorum.
Şimdiden herkesin yeni yılını kutlarım, 2023’ün “Güçlü”lerin yılı olmasını dilerim.
METİNER ERDEM