Hürriyet Gazetesi’nde bugün Halil Umut Meler ile yapılmış bir röportaj yayınlandı.
Ankaragücü Kulübü, hemen akabinde Halil Umut Meler’i yalanlayan soyunma odası koridorlarının güvenlik kamerası kayıtlarını medyaya servis etti.
Son olarak da MKE Ankaragücü Teknik Direktörü Emre Belözoğlu, kameraların karşısına geçti, o gün yaşananları tek tek anlattı.
Ayrıntıları VİRALSPOR’dan takip edebilirsiniz.
MKE Ankaragücü-Çaykur Rizespor maçında Eryaman Stadı’ndaydım.
Bugün tartışılan birçok konuyu gözlerimle gördüm, kulaklarımla duydum.
Soyunma odası koridoru görüntüleri zaten tüm gerçekleri açıkça ortaya döküyor da olayların en yakın tanıklarından biri olarak ben de o akşam yaşananları anlatma ihtiyacı duydum.
Hani belki birileri o görüntülerde ses yok, nereden bilelim özür dilediğini der diye.
Öncelikle şunu ifade etmek isterim.
Halil Umut Meler bu röportajı olayın olduğu gün verse, anlayışla karşılarım, olayın şokuyla bazı şeyleri hatırlamamış, duygusal davranmış derdim.
Ama olayın üzerinden 10 gün geçmiş, tüm görüntüler, ifadeler ortaya çıkmış, buna rağmen bunları söylüyorsa…
Halil Umut Meler ya yalancı ya da provokatördür.
Belki de iki özelliğe de sahiptir.
Maç bitmiş, hakem kararlarından dolayı canı yanmış, puanlar kaybetmiş bir teknik direktör, doğal olarak tepki gösteriyor, meslektaşı da onu sakinleştirmeye çalışıyor.
Her maç sonrası görmeye alışık olduğumuz bir görüntü ortadaki.
Sen hiçbir şey duymamışsın, hiçbir diyaloga tanıklık etmemişsin, arayıp İlhan Palut’u orada ne konuşuldu onu bile sormamışsın…
Sadece bir fotoğrafa bakıp, oradan niyet okuyorsun, hüküm veriyorsun.
“Olaylar Emre Belözoğlu’nun provokasyonu ile başladı” iftirasını atabiliyorsun.
Sayın Halil Umut Meler, asıl sizin yaptığınız provokatörlük.
Siz artık mağdur değil, provokatörsünüz.
Röportajınızdan da çok açık anlaşılıyor ki yıllar önce yaşanan bir olayın rövanşını almaya çalışıyorsunuz.
Bunun için de yalan söylemekten, olayları, kişileri manuple etmekten çekinmiyorsunuz.
Olayın birinci derece tanıklarından biri olarak o akşam yaşananları bir de benden okuyun da gerçekleri öğrenin, provokatörlükten vazgeçin.
Ali Sowe’a bizce ve birçok hakem otoritesine göre hatalı bir şekilde ikinci sarı karttan kırmızı kart gösterdiniz.
O an basın tribününde televizyon olmadığından, pozisyonun tekrarını izlemek için protokol tribünündeki ekrana döndüm.
Faruk Koca başkan da protokol tribününün basın tribünü ile birleştiği noktada maç izliyordu, göz göze geldik.
Ellerini iki yana açarak “Ne yapacağız biz bunlarla” ifadesini kullandı.
Ben de “Alıştık artık başkanım, yapacak bir şey yok” diye karşılık verdim.
Takımı çok büyük haksızlık yaşamış olsa da gayet doğal karşılamıştı, olanları.
Maçı protokol tribünü ile basın tribününün birleşme noktasından izlemeye devam etti, herhangi bir tepki göstermeye meyilli hali de yoktu.
Maçın kalan dakikalarında Ankaragücü son derece iyi oynadı, herkesin olduğu gibi başkanın da keyfi yerindeydi.
Son saniyelerde Rizespor’un golü gelince gözüm Faruk Başkanı aradı, yanına taraftardan sorumlu yönetici Gülsen Yılmaz’ı almış, protokol tribününden ayrılırken gördüm.
Aklıma sahaya gireceği gelmedi, sahaya döndüm İlhan Palut ile Emre Belözoğlu’nun diyalogunu izliyordum ki Başkan Faruk Koca’yı fark ettim.
Bir anda sahaya daldı, koşarak hakemlere doğru yöneldi.
Arkasından yakalamak için Basın Sözcüsü Hüseyin Aytekin iki kez hamle yaptı, yakalayamadı.
Herkes gibi ben de hakeme sözlü olarak tepki göstereceğini bekliyordum.
Ancak, direkt fiili saldırıda bulundu.
Maçı son dakikaya kadar gayet sakin izleyen bir adamdan bahsediyoruz.
Yenilen golün kızgınlığıyla saliseler içinde verilen bir karar, bu karar sonucu gerçekleştirilen eylem var ortada.
Nevri dönmek, cinnet getirmek deyimleri vardır ya yaşananlar aynen o şekilde oldu.
Saliseler içinde yaklaşık 15 bin kişinin önünde gerçekleşti olaylar.
Oysa ki Halil Umut Meler röportajında planlı, programlı bir eylemden söz ediyor.
Bir teknik direktörün, Türkiye’nin en önemli iş insanlarından biri olan, çok güçlü siyasi ilişkilere, konuma sahip, adı Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayları arasında geçen bir kulüp başkanını 30-40 saniye içinde böyle bir eyleme ikna etmesi mümkün mü?
Faruk Koca gibi bir insanın, sırf Emre Belözoğlu istedi diye, tüm kariyerini yok etme pahasına sahaya girip hakemi yumruklamasına gerçekten inanmamızı mı bekliyorsun?
Soyunma odası görüntülerinde Emre Belözoğlu’nun ne kadar üzgün olduğu belli ama ben yine Tuna Yılmaz ile birlikte tanıklık ettiğimiz anlara döneyim.
Olaylar olmuş, hakem Umut Meler ayakta geldiği soyunma odasından sedye ile ayrılmış, hastaneye kaldırılmıştı.
Başkan Faruk Koca da kalp rahatsızlığı olduğu için hastanede tedavi altına alınmıştı.
Eryaman Stadı’nda yapılacak hiçbir şey kalmamış, tüm medya mensupları da ayrılmıştı.
Tuna Yılmaz ile birlikte yaklaşık 1 saat daha bekledik.
Acaba Emre Belözoğlu, yaşananlardan dolayı ani bir karar alır, görevi bırakır mı diye endişeleniyorduk.
Bunun cevabını verecek kişi Emre Hoca’ydı.
Hoca, herkes gittiği halde soyunma odasında beklemeyi sürdürüyor, dışarı çıkmıyordu.
Nihayet Hoca odasından çıktı, çevresindeki birkaç kişi bizim Hoca ile konuşmamıza izin vermedi.
Emre Hoca, onları aramızdan uzaklaştırdı, göreve devam edip etmeyeceğini sorduk, “Görevimin başındayım” dedi.
Konuşmakta zorlanıyordu, bitkin bir haldeydi ve “Hakemi yerde yatarken o halde görmek inanılmaz şekilde beni üzdü. O görüntü gözlerimin önünden hiç gitmiyor. Çok çok üzgünüm. Yapılanları doğru bulmuyorum” dedi.
Olay hala tazeliğini korurken yaptığı açıklamada, Başkan Faruk Koca’nın hareketini doğru bulmadığını söyleyen, hakem Halil Umut Meler için üzülen Emre Belözoğlu, provokatör olacak öyle mi?
Aslına bakarsanız, bugün Hürriyet Gazetesi’nde yayınlanan röportaj, Halil Umut Meler için suçüstüdür.
Aradan yıllar geçse de hala Emre Belözoğlu’na duyduğu kinin, nasıl gözlerini kör ettiğinin kanıtıdır.
Bu ruh haliyle Emre Belözoğlu’nun teknik direktör olarak görev yaptığı bir takımın maçını objektif olarak yönetmesi mümkün müdür?
Sahadaki kararlarını bugüne kadar hakem hatası olarak değerlendiriyorduk, şu andan itibaren intikam için verilmiş kararlar olarak görmekten başka seçenek kalmıyor.
Sözlü ve yazılı özürleri kabul etmeyen, kinini, nefretini yüreğinde saklayan bir hakemin bundan sonra sağlıklı bir karar vereceğine de inanmak mümkün değil.
TFF, nasıl Faruk Koca’ya ömür boyu men cezası veriyorsa, Halil Umut Meler’e de bu röportaj, ardından ortaya çıkan delillerden sonra aynı cezayı vermek zorundadır.
METİNER ERDEM