Ankaragücü, taraftarından yoksun olarak oynadığı maçta sahasında Hatayspor ile golsüz berabere kaldı.
Olaylı Rizespor maçının üzerinden 10 gün geçmiş.
Kulübün medya ekibi, tüm ayrıntıları planlı, çok başarılı bir çalışmayla Halil Umut Meler’in yalancılığını, provokatörlüğünü kanıtlamış.
İlk günler Başkan Faruk Koca’yı, Ankaragücü’nü linç eden tayfa, maçlar yeniden başlayıp, hakem hataları ayyuka çıkınca 180 derece dönüş yapmış.
Artık tüm tribünlerde, sosyal medyada açık açık Faruk Koca’ya destek mesajları verilmeye başlanmış.
Taraftar, daha ilk günden örgütlenmiş, takımını müthiş bir şekilde sahiplenmiş.
Maç öncesi genci, yaşlısı binlerce kişi o soğuk kış akşamında, Beştepe’ye gelmiş, izleyince insanın gözlerini dolduracak samimiyette sana destek olmuş.
Biliyorsun ki o taraftar, maçı soğukta Tandoğan’da açık havada izleyecek.
Maça gelen bir avuç Hatayspor taraftarı bile maç öncesi seni tribünlere çağırıp, kardeşlik tezahüratı yapmış, sana sahip çıkmış.
Haksız yere tutuklanıp hala cezaevinde yatan başkanıza moral olacak tek şey şu maçı kazanmanız.
Be kardeşim, bir insanın maça motive olması için daha ne olsun ya!
Faruk Koca için, vefakar, cefakar taraftar için bu maç kazanılmalıydı.
Takımda, kaleci Bahadır Güngördü, Atakan Çankaya, Uros Radakovic, Nihad Mujakic, Olimpiıu Morutan, biraz da Pedrinho dışında yaşananlara tepki veren oyuncu yok.
Hele Efkan Bekiroğlu ve Riad Bajic’teki isteksizlik inanılmaz.
Nadir Çiftçi’den sonra gördüğüm en berbat penaltı atışıydı desem abartı olmaz sanırım.
Takımın tüm enerjisini bitirdi o penaltı.
Deplasmandaki İstanbulspor maçı sonrası Ankara’ya dönmeden Fenerbahçe-Hatayspor maçının ikinci yarısını izlemiştim.
İlk yarısını 3-0 geride tamamladığı maçta Hatayspor, Fenerbahçe’ye kök söktürmüştü.
Ligde Galatasaray’ı yenen tek takım.
Bu takımın ilk yarıdaki futboluna bakıyorum, o kadar yumuşak oynuyorlar ki.
Belli ki Ankaragücü’nün yaşadığı haksızlıklardan etkilenmişler, taraftarsız maça motive olamıyorlar.
Böyle bir rakibe karşı sadece 30 dakika oynamak, sonrasında rakibe teslim olmak yakıştı mı size?
Bu maç öncesi, en az rakip kadar hakem Abdulkadir Bitigen’in performansını merak ediyorduk.
Hafta içi diyorlardı ya bundan sonra hakemler Ankaragücü’nü doğrayacak diye.
Açık söyleyeyim, ne gördüyse çaldı.
Son dönemde gördüğüm en iyi hakem yönetimlerinden biriydi.
VAR’dan dönen golde onun bir dahli yok.
O da yardımcısı da golü verdi.
Çizgi hatalı çizildi iddiaları var ama bakıyorsun, pozisyon tam da farklı renkli çimlerin birleşme noktasında olmuş.
Orada da VAR’ın müdahale edemeyeceği doğal bir çizgi var, maalesef çok az da olsa ofsayt görünüyor.
Ha, bir iki salise öncesine ait görüntüyü ekrana verseler biliyorum ofsayt olmayacak.
O da onların vicdanlarına kalmış, ne diyebiliriz ki.
Ama ekrana verilen görüntü ofsayt.
Ayrıca, Olimpiu Morutan’ın pozisyonunda da hakem hiç tereddüt etmeden penaltı noktasını gösterdi.
Hakemin yine de hataları olmuş olabilir ama en azından önce “Hakemler Ankaragücü’nün maçlarına çıkmayacak” şeklinde başlayan, sonra “Hakemler Ankaragücü’nü küme düşürtecek” şeklinde devam eden algının gerçeği yansıtmadığını görmüş olduk.
Antalyaspor hezimetinin ardından Ankaragücü oyun anlayışını değiştirmişti.
Bu kadroyu Tolunay Kafkas kurdu ve onun oyun anlayışı, uzun paslarla Ali Sowe ya da kanatları topla buluşturmak, buluşturamasa da ikinci ve üçüncü bölgede hücum pres yaparak ikinci topları kazanıp pozisyon aramak şeklindeydi.
Galatasaray bile bu taktikle oynuyor, sistemi çok da eleştirmemek gerekir.
Tolunay Hoca, çok zor bir periyotta görev yaptı, Eryaman Stadı hazır olmadığından Adana Demirspor maçını İstanbul’da oynadı.
Fikstür çok zorluydu, 6 haftada Galatasaray, Fenerbahçe, Adana Demirspor gibi kadrosu oturmuş zor ekiplerle maç yaptı.
O oyun anlayışıyla, tüm olumsuzluklara rağmen bu kadro fena iş yapmadı.
Emre Hoca, o zorlukların atlatıldığı, şanslı bir dönemde göreve başladı.
Sistemi baştan sona değiştirip pasa dayalı bir oyun oynattı.
Kayserispor ve Samsunspor maçları kazanılsa da oynanan oyun SOS veriyordu.
Sonunda teker, Antalyaspor maçında patladı.
Emre Hoca da bu takımın kuruluş amacındaki oyun sistemine dönüp, Tolunay Hoca’nın bıraktığı yerden devam etmeye karar verdi.
Son 4 maçtır Ankaragücü bu oyun sitemiyle kaybetmiyor.
Hatayspor maçına kadar az pozisyona giriyor, ama neredeyse hiç pozisyon vermiyordu.
Bu oyunda kilit oyuncu Ali Sowe.
Rakip defansa hücum pres yapıyor, topu oyuna rahat sokmalarına engel oluyor, kaptığı toplarla pozisyona giriyor.
Ali Sowe olmayınca, maalesef dün görüldüğü gibi sistem yürümüyor.
İkinci yarıda pozisyon üzerine pozisyon verildi.
İlk 20 dakikada koparıp götürülecek maç, bir anda rakibe döndü.
İkinci yarıda bu takım gol yemediyse, Ankaragüçlüler yatsın kalksın kaleci Bahadır Güngördü’ye dua etsin.
Bahadır Güngördü, Milli Takımlar Teknik Direktörü Vincenzo Montella’nın statta canlı izlemediği maçlarda mükemmel ötesi oynuyor.
Ne zaman Montella, performansını canlı izlemek için maça gelse hatalar zinciri başlıyor.
Yönetim, Montella’yı takımdan uzak tutmaya baksın, bu Bahadır bir şekilde yine Milli Takım’a gider.
Espriyi bir tarafa bırakırsak, maç sonu Emre Belözoğlu’nun da söylediği gibi bu takımın en büyük eksiği kalite.
Taraftar, Emre Hoca’yı en çok değişiklikleri geç yaptığı için eleştiriyor.
Soruyorum size, sezon başından beri 16 hafta oldu, 2 kupa, 1 TSYD 19 resmi maç eder.
Bu 19 maçta sonradan oyuna girip de oyunun kaderini değiştirmiş bir oyuncu hatırlıyor musunuz?
Vallahi, billahi ben hatırlamıyorum.
İlk 11’in zaten tartışmalı isimlerle dolu, Emre Hoca’yı maç içinde yakından takip ederim, takım iyi oynamıyor, kenara bakıyor, bir tane girse oyunu değiştirecek oyuncu göremiyor.
Ancak sakatlık olacak, oyuncu yoruldum çıkar diyecek de o zaman mecburiyetten değişikliği yapıyor.
Maç sonu Emre Hoca’ya, Frederico Macheda ve Riad Bajic’teki formsuzluk hatırlatılarak, devre arasında santrafor transferi düşünüp düşünmediği soruldu.
Verdiği cevaba ben inanmakta zorlandım, şaka yaptığını ya da oyuncuların moralini bozmamak adına bu cevabı verdiğini düşünüyorum.
Ali Sowe’un 1 ay Afrika Kupası’na gitmesi de söz konusu.
Buna rağmen Emre Hoca, “Santrafor mevkii transferini düşündüğümüz mevkiler arasında yok” diyor.
Eğer Emre Belözoğlu, bu takımı kendi sitemine göre oynatacaksa, kaleci hariç neredeyse her mevkiye ihtiyacı var maalesef.
Ali Sowe’a kaliteli bir yedek de bu takımın en önemli ihtiyaçlarından biri.
Eryaman’da oynanan son 3 maçı da bu takım kazanmalı, bir an önce üst sıralara çıkmalıydı.
Hovardaca puanlar kaybedildi.
Üst sıralarla fark açılırken, alttakilerle makas daraldı.
Kulübün mali durumu nedir bilinmiyor, Faruk Başkan geri dönemezse, futboldan ömür boyu men kararı onanırsa, mevcut yönetimin tavrı ne olur, para bulunabilir mi istenilen transferler yapılır mı hepsi soru işareti.
Başkan İsmail Mert Fırat, koltuğa oturdu ama oldukça sessiz.
Bu soruların yanıtını, taraftarı rahatlatacak şekilde çıkıp vermeli.
Faruk Koca olmasa bile onu aratmayız, biz buradayız demeli.
Bu taraftarın morale ihtiyacı var, bu da ancak öncelikle Faruk Başkan’ın o cezaevinden çıkması ile sonra da yönetimin transferle ilgili vereceği sözlerle mümkün olur.
Haydi Başkan, artık söz sırası sende…
METİNER ERDEM