Bugün 19.10 Dünya Ankaragüçlüler Günü.
Sevgili Ankaragüçlüler gününüz kutlu olsun.
Umarım Ankaragücü, bir daha bu özel günü alt liglerde kutlamaz.
“Kupa Beyi”ni yeniden Süper Lig’de görmek en büyük arzumuz.
Bunlar hayallerimiz, peki ya gerçekler…
Ankaragücü, dün ligin averaj takımı haline gelen Yeni Malatyaspor’u 3-0 yendi.
3 gol attı, bir o kadar da inanılmaz gol kaçırdı.
Ama skor 2-0 iken kalesinde öyle tehlikeler yaşadı ki biri gol olsa, zaten özgüven sorunu yaşayan bu takım, ne hallere düşerdi tahmin edebiliyorum.
Bu maçta skordan çok Antalya kampının takıma nasıl yansıdığını görmek önemliydi.
Kenan Koçak, Antalya kampı öncesi futbolculara test uygulatmıştı.
Kenan Hoca’nın söylediğine göre bazı oyuncularının test verileri beklendiği gibi çok kötü.
Bunun anlamı Cihat Arslan’ın takımı iyi çalıştırmadığı, Kayseri kampında takımın yattığı.
Hoca bir ayı aşkın süredir görevde, 10 günlük kampta da dozajında yüklemeleri yapmış durumda.
Bugüne kadar ki başarısız sonuçlar için hep bir bahanesi oldu.
Ancak, bundan sonra bahane yok.
Sonuçlar başarısız olursa hesabını kendi verecek, başarılı olursa da gururunu kendi yaşayacak.
Dünkü maçta Hoca’ya tek sitemim, genç futbolcular bu maçta oynamayacak da ne zaman oynayacak?
Yeni Malatyaspor, hafta içi yaşanan deprem nedeniyle bir kez daha ligden çekilme teklifiyle TFF’ye başvuru yapmış bir ekip.
Hakemin düdüğüne kadar maçın oynanıp oynanmayacağı bile belli değildi.
Depremi yaşamış olmanın ürkekliği ile Ankara’ya geldiler.
Çoğu amatör, genç oyunculardan kurulu ekip, ellerinden gelen mücadeleyi verip döndüler.
Bu maç, gelecekteki hiçbir maç için ölçü olmaz.
Ancak, umut veren tek görüntü takımın 60’lı dakikalardan sonra bile koşuyor, pres yapıyor olmasıydı.
Ankaragücü, haftaya lider Kocaelispor ile oynayacak.
Bu karşılaşmayı kader maçı olarak görenler var.
Umarım yanılırım ama benim Kocaelispor maçından da sonraki maçlardan da umudum yok.
Ankaragücü’nde hiçbir sorun çözülemiyor, aksine katlanarak artıyor.
Çünkü Ankaragücü yönetilemiyor.
Kulüpte çok başlılık hakim.
Başkan İsmail Mert Fırat kayıp olunca sezon başında direksiyonun başına Feridun Geçgel oturdu.
Şanlıurfaspor deneyiminden dolayı “ben 1. Lig’i iyi bilirim, futbolu bana bırakın” dedi, 114 yıllık Ankaragücü’nü Şanlıurfaspor’a çevirdi.
Sonra baktılar olmuyor, futbolun patronluğuna Levent Onuk talip oldu.
O da başaramadı, kendi başarısızlığının faturasını, çalışanlara yıktı, emekçilerin ekmeğiyle oynadı.
Bu yönetimde aidiyet duygusu olan birkaç yöneticiden biri Durali Akpınar’dı.
Kulüpten çok büyük alacağı olan bir aileyi temsilen yönetimdeydi.
Feridun Geçgel ve Levent Onuk’un tavırları onu da istifa noktasına getirdi.
Şu an kiminle konuşursam konuşayım, ilk duyduğum cümle şu:
“Abi kulüp çok karışık, herkes birbirinin altını oyma derdinde.”
Böyle bir kulübün başarılı olma ihtimali var mı?
Bu kulübün bu hale gelmesinin tek bir sorumlusu var: Başkan İsmail Mert Fırat.
Parasıyla rezil olma deyiminin birebir karşılığı.
Faruk Koca’nın iddiasına göre kulübe 250 milyon TL’yi aşkın para aktarmış.
Belki kendisinin yarısı kadar bile para vermemiş adamlar kulüpte söz sahibi.
Kendisi maçtan maça ortalıkta görünüyor, sonrasında kayboluyor.
O kadar olumsuzluk yaşanıyor, bir keresinde bile “Bu kulübün başkanı benim, hop ne oluyor” demiyor.
Kulübü bekleyen asıl tehlike ise taraftar-futbolcu/yönetim gerginliği
Dünkü maçta taraftar maç boyu saha ile ilgilenmedi.
3 gol atıldı, kimse sevinmedi.
80. dakikaya kadar kendi kendine tezahürat yapan taraftarlar, bu dakikadan sonra yönetimi istifaya davet etti.
Efkan’ın gol attıktan sonra sevinmemesine artık alıştık.
Tolga’nın takım kaptanı olarak tribünlerle iletişim kurma çabası da sürekli karşılıksız kalıyor.
Penaltı kullanacak, yuhalanıyor.
Penaltıyı gole çeviriyor, taraftarın tepkisi devam ediyor.
Armayı öpüyor, başımın üstünde yeri var diyor, yine sonuç alamıyor.
Bu taraftar balık hafızalı değil Tolga.
Arma öpmekle de aidiyet duygusu kazanılmıyor.
Geçen sezon son 6 haftada sadece bir galibiyet alsanız, bu takım şu an hala Süper Lig’deydi.
Son Trabzonspor maçı dahil o kadar ruhsuzdunuz ki taraftar unutamıyor.
O takımın kaptanı sendin, taraftar seni sorumlu görüyor.
Bu takımı biz düşürdük, biz çıkaracağız demediniz.
Sezon başı yaşanılanlar da taptaze hafızalarda.
Kocaelispor maçı sizin için bir fırsat.
Öyle bir ruhla oynayın ki taraftar size inansın.
Arma öpmek de önemli ama asıl önemlisi sahadaki performansınız, ruhunuz.
Dün maç sonu taraftar yönetime “s… defolun gidin” tezahüratı yapınca bazı yöneticiler, “hem cebimizden para veriyoruz hem de küfür yiyoruz, artık deplasman organizasyonları için para vermeyelim” önerisi getirmişler.
Bakalım bu öneri ne kadar karşılık bulacak?
METİNER ERDEM