Geçen sezon hepimiz tarihi hata yaptık.
Ankaragücü düşmez sandık.
Son haftaya kadar kafamızı kuma gömüp bekledik.
Aynı hatanın bu sezon da yapılmasını istemiyorum.
Bu yüzden neredeyse 2 aydır her yazımda küme düşme tehlikesine dikkati çekmeye çalıştım.
Artık bu camia küme düşme tehlikesini iliklerine kadar hissetmeye başladı.
Ancak, Faruk Koca ve İsmail Mert Fırat başta olmak üzere mevcut yönetime, bugüne kadar görev alan teknik direktörlere, sportif direktörlere kızgınlık o kadar fazla ki kimse bedava da olsa stada gitmek dahi istemiyor.
TFF 2. Lig tam bir cehennem, oradan paran olsa da çıkmak öyle kolay bir iş değil.
Ankaragücü en azından bu sezon bu ligde kalmalı.
Bunun için de birilerinin öne çıkması, camiayı birleştirmesi gerekiyor.
Birinin fitili ateşlemesi gerekiyor.
Bu kişi kim olabilir diye düşünürken, eski Basın Sözcüsü Hüseyin Aytekin’in Whatsapp’ta yaptığı aşağıdaki paylaşım dikkatimi çekti.
Ankaragücü için tarihi bir çağrı olduğuna inanıyorum, sizlerle paylaşmak istedim
İşte her satırına, her cümlesine imzamı atacağım Hüseyin Aytekin’in tarihi çağrı metni:
“Yarın “keşke” dememek adına, bugün stadyumda takımımızı desteklemek zorundayız.
Elbette sezon sona erdiğinde, hatta ligde kalma matematiksel olarak garantilendiğinde; yapılan tüm hatalar, ihmal edilen sorumluluklar ve sergilenen yönetimsel zaafiyetler camiamızın vicdanında ve kamuoyu önünde en açık şekilde değerlendirilecektir.
Ancak bugün, Ankaragücü’nün kaderine doğrudan etki edecek bir süreç yaşanmaktadır.
Bugünün tek gündemi, Ankaragücü’nün ligde kalmasıdır.
Geldiğimiz noktada çok net bir gerçeklik karşımızdadır:
Bu destek çağrısı, ne mevcut yönetime, ne bireysel futbolculara yöneliktir. Bu çağrı, sadece ve sadece, şanlı Ankaragücü armasına yöneliktir.
Evet, mevcut yönetim camiamızın güvenini kaybetmiştir. Bu durum inkâr edilemez. Futbolcular ise performanslarıyla haklı tepkilere neden olmuştur.
Ancak unutmamalıyız ki, ligde kalma mücadelesini sahada verecek olanlar yine o kutsal formayı taşıyan oyunculardır.
Ve onları ateşleyecek, yalnız olmadıklarını hissettirecek tek güç, bu büyük camianın kendisidir.
Yönetimsel olarak yapılan tüm maddi ve manevi müdahalelerin, takıma özgüven kazandırmakta yetersiz kaldığı açıkça ortadadır.
Bu nedenle, ligin son 7 haftasında artık tüm kişisel görüşleri, kırgınlıkları kısa bir süreliğine de olsa kenara bırakma zamanıdır.
Çünkü Ankaragücü’nün küme düşmesi; sadece sportif bir kayıp değil, yıllar sürecek bir çöküşün başlangıcı olabilir.
Bu olasılık, yalnızca kulübümüzün değil, aynı zamanda kongre sürecine hazırlanan tüm adaylarımızın plan ve projelerini de doğrudan etkileyecektir.
Bu nedenle;
• Başkan adaylarımız,
• Yönetici adaylarımız,
• Eski yöneticilerimiz,
• Eski teknik direktörlerimiz,
• Eski futbolcularımız ve
• Büyük Ankaragücü taraftarları…
Bugün yapmamız gereken, bu armanın etrafında stadyumda kol kola kenetlenmektir.
Kime destek verip vermediğimizin, kimi sevip sevmediğimizin artık hiçbir önemi yoktur.
Bugün, hepimizin ortak paydası Ankaragücü formasıdır.
Bugün safımız; şanlı armamızın yanıdır.
İmalât-ı Harbiye’den miras aldığımız mücadele ruhu, bu kulübü tarih boyunca her zorluktan ayağa kaldırmıştır.
Bugün de o ruhun sahaya, tribünlere ve tüm camiaya yansıması gereken gündür.
Gelin, hep birlikte bu mücadelede bir kişiyi daha yanımıza alalım.
• Stadyumda ses olalım,
• Sokakta moral olalım,
• Dijitalde güç olalım.
Takımımız ligde kalana kadar, tek odağımız bu mücadele olsun.
Bu birliktelik yalnızca futbolcuları motive etmekle kalmayacak; aynı zamanda, aylardır adaletsiz kararlarıyla puanlarımızı gasp eden hakemler üzerinde de doğru karar vermeleri yönünde bir baskı oluşturacaktır.
Çünkü bu mücadeleyi kazanmak; sadece bir sezonu değil, Ankaragücü’nün geleceğini kurtarmak anlamına gelecektir.
Kaybedersek, bu kaybın telafisi sandığımızdan çok daha zor olabilir.”