Ankaragücü, Başkent derbisinde Gençlerbirliği’ne 3-0 yenildi.
Gollerin tamamı ilk yarıda atıldı.
Alkaralar, biraz şanslı olsa daha ilk yarıda tabelayı yazardı.
Devre arası bir iki gazeteci arkadaş Gençlerbirliği Başkanı Osman Sungur ile karşılaşmış.
Osman Başkan, “merak etmeyin ikinci yarı gol atmayacağız” demiş.
Espri mi gerçek mi bilmiyorum.
Gençlerbirliği, Ankaragücü’nü öylesine küçümsedi ki Ümraniye maçını düşünerek maçın bitmesine daha yarım saat varken üç önemli oyuncusunu değiştirmekte sakınca görmedi.
Buna rağmen ikinci yarıda da iki üç kez Erten Ersu ile karşı karşıya kaldılar, üçünde de kalecinin üzerine vurdular.
Benim izlenimim gerçekten devre arasında Gençlerbirliği soyunma odasına talimat gittiği yönünde.
Basın toplantısında Hüseyin Eroğlu’na sordum, kabul etmedi.
Zaten etmesini de beklemiyordum.
Nereden nereye…
Sezon başı TSYD Kupası’nda 4-0 kaybeden Gençlerbirliği, şimdi Ankaragücü’nü rencide etmemek için skoru 3-0’da tutuyor.
Ligin sıradan ekipleri Iğdır FK, Esenler Erokspor’dan bile 3-4 yiyen takımın, şampiyonluğun favori ekiplerinden Gençlerbirliği’nden 6-7 yemesi gayet doğaldı halbuki.
Yeni Malatyaspor, ligin averaj takımıydı, şimdi Ankaragücü de bu sıfatı kazanmış oldu.
Ankaragüçlülerin kaderinde bu da varmış.
500 milyon liralık bütçeyle TFF 1. Lig’in en pahalı kadrosuna sahip ol.
Sonrasında da kendisinin 4’te, 5’te biri bütçeli takımların averaj takımı ol.
Utanç duyulması gereken bir durum ama kim utanacak?
Maç sonunda basın toplantısını beklerken Musa Cimilli dikkatimi çekti.
Koskoca adam çekilmiş bir köşeye hüngür hüngür ağlıyor.
Milyonlarca lira maaş alan futbolcular da çok normal bir sonuçmuş gibi ellerinde telefon, sosyal medya turu yapıyor.
Bu ruhsuzlarla bu takım nasıl ligde kalacak bilemiyorum.
Kendi adıma, bu takım düşecekse düşse de şu lig artık bitse, şu ıstıraptan kurtulsak diye dua ediyorum.
Mesut Bakkal, hiçbir ekstra dokunuşu olmayan bir kadroyla maça başladı.
Bu kadro 2 haftadır hiçbir varlık gösteremeden fark yerken, herhalde kenarda kendisi olunca her şeyin 180 derece değişeceğini düşündü.
2 günlük teknik direktörden sihirli değneği varmış gibi özel dokunuş beklenemez, ancak genellikle ufak da olsa hoca değişikliği takıma olumlu yansır.
En ufak yansıma olmadığı gibi, kaleci Ertaç Özbir ve Mahmut Tekdemir’in yokluğunda çok daha geri gitmiş takım.
Maç sonu basın toplantısında Mesut Bakkal takımın mücadele gücünün zayıflığından yakınınca, bu sezon oynanan Rizespor ve Alanyaspor kupa maçlarını izlemesini özellikle tavsiye etim.
Ankaragücü düşecekse o maçlarda forma giyen, aslanlar gibi mücadele eden kendi çocukları ile düşsün.
Her maç taraftarını mahcup eden, başını öne eğen bu ahlaksızlardan kurtulsun takım.
Mesut Bakkal’ın basın toplantısına biraz dolu gittim, çıkarttığı kötü kadroya rağmen, yenilgi için bahane arasa, çok ağır ithamlarda bulunacaktım.
Ancak Hoca’nın maç sonu konuşmasında çok doğru tespitler yaptığını görünce biraz olsun umutlandım.
Bakalım, teşhisini doğru koyduğu hastalığı tedavi edecek mi?
Dün en çok, benim de aracı olduğum çağrılara uyarak maça gelen 7-8 bin taraftara üzüldüm.
Bu sezon bir daha gelirler mi?
Çok zor.
Bu skor beni de Ankaragücü’nü takip eden gazeteci arkadaşları da oldukça üzdü.
Mayıs ayında yapılması beklenen kongrede başkan adayları çıkması için yaptığımız toplantıları sonlandırmayı bile düşündük.
Bu nedenle Faruk Koca ile Murat Ağcabağ’ın Salı günü medya önündeki buluşmasının organizasyonundan çekilmek istediğimizi Faruk Koca’ya ilettim.
Faruk Koca ise ısrarla toplantının yapılmasını istedi.
İstemeye istemeye de olsa bu toplantı yapılacak.
Faruk Koca, neden bu kadar ısrarcı toplantıda öğrenebileceğiz.
O ısrarcı olunca biz de şartımızı koştuk.
“Her şey konuşulacak, her şey sorulacak, kesinlikle ama kesinlikle off the record olmayacak.”
Derbi Ankaragücü açısından rezalet geçse de Gençlerbirliği tarihi bir gece yaşadı, onları tebrik etmezsek ayıp olur.
Elindeki mütevazı kadrodan “takım” yaratan Hüseyin Eroğlu, alkışı sonuna kadar hak ediyor.
Umarım önceki sezon Samsunspor ile yakaladığı başarıyı, Geçlerbirliği’nde de tekrarlar.
Bir alkış da Gençlerbirliği taraftarına.
Hem takımlarını sahada 90 dakika desteklediler hem de Türkiye gündemini cesurca tezahüratları ile sahaya yansıttılar.
Tebrikler Alkaralar…
METİNER ERDEM
