Ankaragücü, TFF 2. Lig Beyaz Grup’taki ilk maçında Erzincanspor ile 1-1 berabere kaldı.
Önce kiminle oynadığımızı size anlatayım.
Erzincanspor, Ankaragücü gibi transfer yasağı olan neredeyse tüm futbolcularını kaybetmiş bir kulüptü.
Transfer yasağını son gün kaldırıp 15 futbolcuyla sözleşme imzaladı.
Ertesi gün de Ankaragücü maçına çıktı.
Toplama takım bir günde nasıl Ankaragücü’nden puan alır demeyin.
Bu takım transfer yasağına rağmen yaklaşık 20 gün önce oluşturuldu.
Dün Ankaragücü maçında forma giyen oyuncular Erzincan ve Erzurum kamplarına da katıldılar.
Bu yüzden kimse Ankaragücü, toplama takıma puan kaybetti demesin.
Bir de Erzincanlılar’ın gözünde Ankaragücü’nü anlatayım.
Erzincanspor için 115 yıllık bir kulüp olan Ankaragücü ile oynamak adeta Şampiyonlar Ligi’nde oynamakla eşdeğerdi.
BiKanal’ın o uyduruk görüntüleri kent meydanında kurulan dev ekrandan Erzincanlılara izletildi.
Bunu niye yazıyorum?
Ankaragücü’nü vasatlaştırmaya çalışanlar, bu kulübün büyüklüğünü bilsin istiyorum.
Maça değinmeden önce Mansur Yavaş başkana da önce sitem, sonra da geciken desteği için teşekkür etmek istiyorum.
Ankaragücü’nü Süper Lig’den alıp, TFF 2. Lig’e düşüren, tarihin en başarısız yönetimine bir maç için futbolcu başına 20 bin Euro prim desteği veren Mansur Başkan, nedense önceki güne kadar bugünkü yönetim için ne elini cebine attı ne de belediyeden destek oldu.
Baktı tepkiler çığ gibi büyüyecek, metro işini alan firmanın Ankaragücü’ne sponsor olmasına aracılık etti.
Bu sponsorluk olmasa Beştepe’de herşey toz duman olabilirdi.
Neyse ki maç öncesi sponsorluk geldi de futbolcuların beklentisi karşılandı.
Bu sponsorluk Ankaragücü’nü en fazla bir iki ay idare eder, sonrası Allah Kerim.
Gelelim maça…
Ankaragücü, gündüz ile gece kadar farklı iki yarı oynadı.
İlk yarıda sahanın her yerinde basan, mücadele eden sağlı, sollu ataklarla rakibi bunaltan bir Ankaragücü vardı sahada.
İlk yarıdaki futbolu 90 dakikaya yayabilse, rahatlıkla play off oynar bu takım.
Erzincanspor, Ankaragücü’nü önce durdurmak sonra tecrübeli ayakları ile vurma planıyla Ankara’ya gelmiş.
Erzincan ekibi, ilk yarıda Enes Tepecik’in mükemmel golüne engel olamayınca ikinci yarıya oyuncu değişiklikleri ile baskılı başladı.
Bu baskının sonucunu da erken aldı.
İkinci yarı oyunun hakimi Erzincanspor’du.
Mustafa Kaplan, kenarda aternatifi olmadığından saha içindeki dizilişlerle rakibin hamlelerine karşılık vermeye çalıştı.
Son olarak Zahir Ersari’yi oyuna alıp 3’lü defans ile rakibin baskısını kırmayı, kanada çektiği İsmail Çokçalış ile pozisyonlar üretmeyi denedi, olmadı.
İkinci yarıdaki futbola bakarsak da Ankaragücü ancak ligde kalma mücadelesi verir.
Ankaragücü alternatifi olmayan bir kadroya sahip.
Bir tarafta çok yaşlı, 90 dakikayı zor çıkaracak tecrübeli isimler, diğer tarafta çok genç, yetenekli ancak tecrübesiz isimler.
Kenarda tecrübelilerin de yetenekli gençlerin de alternatifi yok.
Bu yüzden maç berabere giderken bile en fazla 3 değişiklik yapabiliyorsun.
Mustafa Hoca, sezon başı geçen yılki kadronun korunmasını şart koşmuştu ama maddi koşullardan dolayı bazı kilit isimler takımdan ayrıldı.
Kalanlar ile de Mustafa Hoca’nın maç sonu açıklamasında olduğu gibi ancak ligde kalma, belki play off mücadelesi verilir.
Birileri hayal peşinde, bu yüzden Mustafa Hoca’ya açıklamasından dolayı kızıyor.
Mustafa Hoca sadece gerçeklerin altını çizmiş.
Sen hedefini başlangıçta gerçekçi tut, sonra ekstra başarı gelirse hedefini güncelle.
Ne yapsaydı?
Faruk Koca gibi her sezon başı şampiyonluk, Avrupa sözü verip sonrasında takımı küme düşürtüp travma mı yaşatsaydı?
Efendim taraftarın motivasyonu…
Bu taraftar, her türlü hedefte Ankaragücü’nün yanında olur.
Bazı maçlarda bin kişi, bazı maçlarda 20 bin kişi.
Mustafa Hoca’dan başarı bekliyorsan elini kuvvetlendirmen gerekir.
Yaklaşık 2 aydır yurtiçi ve yurtdışı seyahatlerden dolayı gündemden uzaktım.
Özellikle de uzak kalmak istedim.
Çünkü “çok büyük gayret gösterseler de” mevcut yönetimin Ankaragücü’nde başarılı olmasının imkansız olduğuna inanıyorum.
Bunu yazmak, söylemek birilerini rahatsız ediyor.
Arkadaşlar rahatsız olmasınlar diye arka planda kalmayı özellikle tercih ettim.
Parasız, sürekli dışarıya bağımlı bir ekonomik yapıyla bu işler olmaz.
Bakın bu yüzden Osman Çelik’i bugüne kadar oynatamadınız.
Yusuf Emre Gültekin 1 ay sonra ikna edilebildi.
Enes Tepecik, istese elini kolunu sallayarak giderdi, çocuk vefalı davrandı gitmedi, siz de parasını geç de olsa ödediniz.
Sponsordan gelecek paranın dörtte birini Osman Çelik’e vereceksiniz ki oynatabilesiniz.
Ha kulübe sorsan Osman Çelik’in ayağındaki ödemden dolayı oynamadığını söyleyecekler.
Bu hafta parasını alınca o ödem nasıl da yok olur gelecek maç görürsünüz.
2 aydır yokum, döndüğümde kötü bir haberle karşılandım.
Ankaragücü, hücumda en büyük kozu olacak Hasan Nazarov’u da kaybetmiş.
Ayrıntılar VİRALSPOR’da okuyun.
Son olarak yönetime birkaç küçük tavsiye.
Birincisi çoğu haberi yalan çıksa da sosyal medyadaki “sportrivela” hesabını iyi takip edin, sürekli bir mesaj veriliyor o hesaptan.
Aşçı haberi bile tek başına işlenecek bir konu.
İkincisi, birleştirici olun, yeni tribün grubu yaratma sevdanızdan vazgeçin.
Üçüncüsü, sadece Mehmet Yiğiner PR’ı yapmaktan vazgeçin, amasız, fakatsız, hiçbir beklenti içinde olmadan maddi, manevi yanınızda olan “Mert” insanların da hakkını teslim edin.
Son olarak teknik direktörünüzü, “haraç isteyen, vermeyince sürekli aleyhinde yazan” sözde gazetecilerden koruyun.
METİNER ERDEM
