Ankaragücü, sahasında Altınordu ile 1-1 berabere kaldı.
Stada her zamanki gibi erkenden gittim.
İlk kez galibiyetten emindim.
Beyoğlu Yeni Çarşı maçındaki nefis golleri, mücadeleyi görünce Ankaragücü’nün Altınordu’yu rahat yeneceğini düşünmüştüm.
Altınordu, TFF 2. Lig Beyaz Grubun en genç kadrosuna sahip takımı.
35’lik Kerim Avcı dışında tamamı 18-20 yaş aralığındaki gençlerle mücadele ediyor.
Şu ana kadar galibiyetleri yoktu, Ankaragücü’ne de direnemezler diye bekliyordum.
Ankaragücü bir kez daha yanılttı beni.
Son 30 dakikada taraftarın baskısı olmasa çoluk çocuk dediğimiz Altınordu, çok rahat bir galibiyetle İzmir’e dönecekti.
Ankaragücü, daha maçın 16. dakikasında golü yemesine rağmen 60’lı dakikalara kadar laylomlu oyununu sürdürdü.
Maçın göz göre göre gittiğini gören taraftar, oyuna müdahil olunca da futbolcular “zorunluluktan” vites yükseltti.
Ankaragücü, baskıyı artırınca tecrübesizlikleri her hallerinden belli olan Altınordulu futbolcular sürekli hata yapmaya başladı.
Ankaragücü bu hatalardan sadece bir kez yararlanabildi.
Mahmut Tekdemir’in öldürücü asistinde Mervan Yusuf Yiğit’in golü geldi.
Mervan Yusuf Yiğit, geçen sezon çapraz bağları kopmuş genç bir yetenek.
Ankaragücü’nün en çok ihtiyaç duyduğu mevkide, forvette görev yapıyor.
9 ay sonra ilk kez bu maçta oynadı.
Hocası Recep Karatepe ile 30 dakika için anlaşmıştı, o 30 dakikada da golünü attı.
Mervan için moralli bir başlangıç oldu, umarım devamı gelir.
Ankaragücü son 30 dakika oyunu tek kaleye çevirdi ama ofansif oyuncuları, başta Atakan Güner olmak üzere Enes Tepecik ve Miraç Şimşek’in günlerinde olmamaları sonucu pozisyon üretmekte zorlandı.
Teknik direktör Recep Karatepe, maç sonu üstünlüklerini topa sahip olma oranları üzerinden anlatmaya çalıştı.
Tamam top yüzde 70’e 30 Ankaragücü’ndeydi ama ben Ankaragücü’nün gol dışında çok önemli tehlike yarattığını görmedim.
Zaten Altınordu’nun eti ne budu ne ki bu takıma karşı topla oynamada üstünlük kurdun diye övüneceksin?
TFF 2. Lig’de maç sonu teknik direktörler basın toplantısı yapmıyor.
Buna rağmen, maç bitti 45 dakika daha statta bekleyip Recep Karatepe hoca ile görüştük.
Gelir gelmez daha soru dahi sorulmadan “Elimizdeki kadro bu” ifadesini kullanmasına doğal olarak bir meslektaşımız kontra soruyla yaklaşınca hatasını anladı.
Bu kez kadroyu savunmaya başladı, ardından bir başka hatalı cümle kurarak “maddi olarak zor durumdaki kulüplere ancak özveride bulunan teknik direktörlerin geldiğini” söyledi.
Söylemek istediğim hoca da sıkıntılı, kendisi ne kadar gayret gösterse de kulübün içinde bulunduğu durumun takımı etkilediğini biliyor.
Herkesin kafası karışık, kulübün geleceği belirsiz.
Yönetim Kurulu da daha tarih belli olmamış, yer belli olmamış maçtan 2 gün önce kongre kararı açıklıyor.
Aceleleri neydi anlamadım.
Kongre kararı aldın ama tarih yok.
Maçtan sonra tarihi de yeri de belirleyip açıklasan olmaz mıydı?
İsmail Mert Fırat yönetimi de 2 ay önceden kongre kararı aldı.
Nasılsa kongre yapılacak, aday olmayacağız diye de kasaba, bakkala, manava, notere, futbolcuya, teknik direktöre, personele ödemeyi kesti.
Sonuç: Takım tepe taklak küme düştü.
Şimdi yarın futbolcuların maaş ödeme günü.
Bugüne kadar ne yapıp edip personelin, futbolcuların, teknik heyetin parasını ödeyen yönetim bakalım yarın da ödeme yapacak mı?
Yoksa gelen yönetim versin diye kenara mı çekilecek?
Kongre kararı alındı, akabinde iki aday çıktı.
Biri yönetimin içinden birilerinin desteklediği emlak işleriyle uğraşan Mehmet Nazlı.
500 milyonluk bütçeyle geldiğini iddia ediyorlardı, röportajda malvarlığının 100 milyon TL olduğunu söyledi.
Operasyonel gücüne güvendiğini anlattı.
Röportajın ardından yönetimin araya mesafe koymaya çalıştığını öğrendim.
Diğer aday, Cumhur İttifak’ının küçük ortağına yakın Serkan Ülker.
1453 Derneği’nin Başkanı.
Halı yıkama işi yapıyormuş.
Kimseyi mesleklerinden dolayı küçümsemem.
Süleyman Seba da devlet memuruydu, operasyonel gücüyle Beşiktaş’a tarihinin en büyük başarılarını yaşattı.
Ama ben bu yaşıma geldim, başka bir örnek daha görmedim.
Bence benzer özelliklere sahip başka adaylar da çıkar.
Ortada bir örnek var, insanlar kıyaslama yapıyor, o yönetici olabiliyorsa ben niye olmayayım diyor.
Pekala, maddi gücü yüksek kişiler aday olur mu?
Bu yönetimin trolleri klavye başında olduğu sürece çok zor olarak görüyorum.
Bugüne kadar kimin adı geçtiyse anında trol hesapların saldırısına uğradı.
Konuştuğum birçok iş insanı,” İsmail Mert Fırat, Faruk Koca hata yaptı diye bizlerin de hata yapacağımız şeklinde önyargı var. Sabah akşam küfür yemek için mi yüzmilyonlarca lira vereceğiz” diyorlar.
Haksızlar mı?
Yine de en az bu yönetim kadar bu kulübe gönül vermiş önemli iş insanları var.
Ankaragücü sevdalısı birileri bu iş insanlarını harekete geçirmek için gayret gösteriyor.
Başarılı olurlar mı zaman gösterecek
Kim bu insanlar?
Trol saldırılarından canlarını sıkmamak için isim vermiyorlar.
Yine de ilk bilgileri bugün akşamki yayında ben size aktaracağım.
Yayında görüşmek üzere…
METİNER ERDEM