Ankaragücü, lig ikincisi Şanlıurfaspor’u 4-1’lik skorla farklı yendi.
Henüz 40. saniyede geri düşmesine karşın, sezonun en iyi futbolunu oynayan Başkent’in Sarı Lacivertli ekibi, rakibini darmadağın etti.
Maçtan önce Mesut Bakkal bedduamın nedenini kısaca açıklayayım.
Geçen sezon Emre Yıldız ve Mustafa Dalcı istifa ettikten sonra Faruk Koca, teknik direktör olarak Mesut Bakkal ile anlaştı.
Mesut Hoca, kötü teknik direktör değil ama Ankaragücü’ne karşı o kadar ilgisizdi ki takım hakkında bilgi almak için Emre Yıldız ile bir araya gelme ihtiyacı hissetti.
Getirdiği, gönderdiği oyuncularla takımı mahvetmiş Emre Yıldız’dan aldığı bilgiyle oyun kurguladı.
Emre Yıldız ve Mustafa Dalcı, A Takım’a alınan Miraç Şimşek ve Hazan Nazarov gibi genç futbolcuları yeniden U19’a göndermiş, Arda Ünyay’ın Galatasaray’a transferine izin vermişlerdi.
Doğal olarak onlardan genç futbolcular ile ilgili Mesut Bakkal’a olumlu referans gitmesi söz konusu olamazdı.
İşler kötü gidiyordu, Mesut Hoca Manisa FK maçı öncesi tesislerde kahvaltıda medya ile bir araya geldi.
Orada neredeyse yalvardım, “Adı olan, ruhu olmayan oyuncuları kes, Miraç Şimşek’i, Hasan Nazarov’u yeniden A Takım’a al” dedim.
İsimlerini bile bilmiyordu, “Hangi futbolcular” diye sorma gereği hissetti.
Sonra antrenmana geçtik, beyefendi Mert Çetin’i, Gaetan Laura’yı motive etmeye çalışıyordu, kendi kendime “eyvah” dedim.
Sonuçta sezonun en kritik maçında futbolcu başına 30 bin Euro prim vaat edilen maçta Manisa FK’ya kaybedildi.
O maç sonu bir gazetecinin asla yapmaması gereken bir şey yaptım.
O kadar dolu ve kızgındım ki Faruk Koca’ya hakaret bile sayılabilecek çok ağır bir mesaj atarak, Mesut Bakkal’ı kovmasını istedim.
Yusuf Tanık, o dönemde yönetimde olmamasına rağmen ligin bitimine 6 hafta kala futbol şubeye el koymaya karar vermişti.
Kulübe gelip futbolcularla görüşmek için Mesut Bakkal’dan izin istedi.
Mesut Bakkal, “her şey kontrolümde” dedi bu talebi reddetti.
Manisa FK yenilgisi sonrası da defolup gitti.
Yusuf Tanık inisiyatif kullanarak Mustafa Kaplan’ı getirdi, 3’te 3 yapmak bile Ankaragücü’nü kurtaramadı.
Sözde peşinatının yarısını iade etti, 4 maçta Ankaragücü’nden yaklaşık 1 milyon TL alarak kendisine yeni takım aramaya başladı.
Ankaragücü küme düştüyse Faruk Koca kadar, Emre Yıldız kadar, İsmail Mert Fırat kadar, hatta daha fazla Mesut Bakkal’ın suçu vardır.
Teklif yapıldığında “Ben takım çalıştırmaya hazır değilim, hele Ankaragücü’nü hiç tanımıyorum” dese, o gün alternatifler Mustafa Kaplan, Tolunay Kafkas, Ertuğrul Sağlam’dan kim gelirse gelsin Ankaragücü şu anda TFF 1. Lig’de olurdu.
Kısa dedim ama o kadar doluyum ki o kadar kinliyim ki Mesut Bakkal’a…
Hayatımda yine bir ilki yaptım, yazı başlığı olarak bir bedduayı tercih ettim.
Umarım bu mağlubiyetten sonra Şanlıurfaspor yönetimi de seni kovar Mesut Bakkal hoca.
Benim de Ankaragüçlülerin de yüreği biraz soğur.
Gelelim maça.
Anlatılmaz yaşanır diye bir söz var ya dün akşam aynen öyle bir 90 dakika yaşadık Eryaman Stadı’nda.
Henüz 40. saniyede geri düşmesine karşın, takım kalecisinden en uçtaki oyuncusuna kadar mükemmel bir oyun oynadı.
Rakibe sahanın her yerine bastılar, her türlü hücum organizasyonunu başarı ile gerçekleştirdiler.
Kendi ceza sahasından rakip ceza sahasına kadar olan kısımda oyunun iki yönünü de mükemmel oynayan bir kaptan vardı sahada.
Modern futbolda en değerli oyuncular box to box oynayabilenlerdir.
Mahmut Tekdemir Başakşehir’de zirvedeyken oynadığı futboldan bile daha iyi performans sergiliyor Ankaragücü’nde.
Sosyal medyaya bakıyorum, kimileri galibiyetin mimarı olarak eski yönetimi gösteriyor.
Sizi gidi troller hadi oradan…
Evet eski yönetimin bu galibiyette katkısı olmuştur, o da olağanüstü kongre kararı alarak çekip gitmeleridir.
Ne teknik direktör ne eski yönetim…
Bu galibiyetin tek ama tek mimarı vardır.
Yeni Başkan Nuri Muhammet Yaman ve arkadaşları…
Recep Karatepe hoca hatta Mustafa Kaplan hoca ayrı ayrı “Elimizdeki malzeme bu”, “Bu takımdan şampiyonluk beklemeyin” derlerken, bu takımın bu ligin üstünde bir kadroya sahip olduğunu biliyordum.
Futbolcuların tek sorunu kulübün yaşadığı maddi imkansızlıklardan dolayı geleceğe ilişkin belirsizlikti.
Nuri Muhammed Yaman ve arkadaşları işte o belirsizliği ortadan kaldırdı, futbolcular ilk kez tünelin ucundaki ışığı gördü ve sezonun en iyi futbolu oynandı.
Süper Lig ayarında top oynadılar desem abartı olmaz.
Maç sonu güvenliği de zor duruma düşürerek soyunma odasının içine kadar girdim.
Kapıdaki güvenlik görevlisinden özür diliyorum.
Ancak böyle bir yazı kaleme almama o anda duyduklarım ilham oldu.
Başkan mıydı yoksa yönetimden biri miydi tam çözemedim ama şu konuşmanın güzelliğine bakın.
Şöyle diyordu, futbolculara hitap eden kişi:
“Bizler sizlere güvenerek bu zor görevi kabul ettik. Sizlerin de bizlere güvenmenizi, bu takımı sahiplenmenizi, TFF 1. Lig’e çıkarmanızı istiyoruz.”
Futbolcular 100 bin TL prim istedi, Başkan tereddüt dahi etmeden kabul etti.
Kimileri prime karşıdır ama futbolcu için prim maaştan daha önemlidir.
Sezon başında iç saha galibiyet primi yönetim tarafından 15 bin TL olarak belirlenmişti.
Bir de küçük altın veriliyordu.
15 bin TL primdeki futbola bakın, başkanın açık çek verdiği maçtaki futbola bakın.
Neymiş, bu galibiyet eski yönetime yazarmış.
Güldürmeyin insanı.
Şimdi yazmam ama sezon sonu yazacak çok şeyim olacak.
Maç sonu sahanın en iyisi olan Osman Çelik’i alnından öptüm.
Yanında oğlu olmasa ağlayacaktı.
Bu takım için çok ciddi maddi özveride bulunduğu, sakatlığından dolayı oynayamadığı halde troller, tetikçiler tarafından o kadar ağır ithamlara, iftiralara uğradı ki.
Maalesef haber kaynakları içerideki yöneticilerdi.
Eski basın sözcüsü Cem Koçyiğitoğlu, “Bu takımın play off oynayacağına inanmayan var mı” diye sorduğunda “Ben varım, siz yönetimde kaldığınız sürece bu takımdan bir şey olmaz” demiştim.
Eğer genel kurul kararı alınmasaydı, bu takım hem kalıcı yasak hem puan silme cezası alacağı gibi, devre arası tamamen dağılacaktı.
Kesin ama kesin amatöre kadar düşecekti.
Ben hangi futbolcunun hangi takımla anlaştığını bile biliyorum.
Allah korudu da Nuri Muhammet Yaman ve arkadaşları geldi, Ankaragücü’nün önü açıldı.
Basın toplantısı sırasında Nuri Muhammet Yaman başkanı, “Söz verdiği primi göndermedi” diye itibarsızlaştırmak istemelerine rağmen dün bazı eski yöneticiler resmi görevle sahadaydı.
Muhammet başkan, bazılarını kulüp personeli olarak değerlendirecekmiş.
Teyit edilmiş bir bilgi değil ama umarım doğrudur.
Özellikle 5 aylık dönemde en fazla karşı karşıya geldiğim Hikmet Doğanlı’nın bu kulübe yönetici olarak olmasa da personel olarak önemli hizmetler sunacağına inancım tam.
Yeni yönetimle tünelin ucundaki ışık göründü.
Tünelden çıkmak için transfer yasağı kalkmasa da kalıcı yasak ve puan silme cezaları mutlaka bertaraf edilmeli.
Başkan Yaman, yönetimde 4 tecrübeli avukat bulunduğunu, ilk günden transfer yasakları üzerinde çalışmaya başladıklarını söylüyor.
Umarım başarırlar.
Futbolcuların iki aydır ödenmeyen maaşları ödenmeli, prim söz verildiği gibi Cuma gününe kadar hesaplara yatırılmalı.
Yönetim bunları yapsın, Mahmut Tekdemir, Osman Çelik ve arkadaşları bu takımı takviyesiz de TFF 1. Lig’e çıkartır.
Son söz taraftara: Sayınız azdı ama muhteşemdiniz.
METİNER ERDEM
