Ankaragücü, İnegölspor’u deplasmanda 2-1 yenerek play off hattına iyice yaklaştı.
Geçen sezonun son 3 haftasının dışında 3-4 senedir ikinci kez üst üste üçüncü galibiyetini alıyor bu takım.
TFF 1. Lig Şampiyonu olunan sezonlar dışında üst üste 4 galibiyeti ben hatırlamıyorum.
Bu hafta Erbaaspor maçını da kazanarak üst üste 4. hatta 5. galibiyetleri de alacak güce sahip Ankaragücü.
Yurtdışındayım, cep telefonundan izlediğim maçın yorumunu yapacak kadar saygısız değilim.
Ancak, penaltı pozisyonunu otelde bulduğum bir bilgisayardan defalarca inceledim.
Kesinlikle normal hata değil, art niyetle verilmiş bir karar.
Bu kadar art niyetli bir hakemin yönettiği maçı, o patates tarlası sahada geriden gelip kazandıkları için ayırt etmeksizin maçta forma giyen 14 futbolcunun da, Recep Karatepe ve teknik heyetin de alınlarından öpüyorum.
Mahmut Tekdemir liderliğindeki bu kadroya sezon başından beri güvendiğimi yazdım, programlarda dilim döndüğünce anlattım.
Hem galibiyete hem de bir kez daha yanılmamış olmama sevindim sevinmesine de…
Maç sonrası kutlama amacıyla yaptığım 10’u aşkın telefon görüşmesi, sevincimi kursağımda bırakmaya yetti.
Artık galibiyetlere sevinmeli mi endişelenmeli mi bilemiyorum.
Bu takımın adı Ankaragücü.
Ankaragücü, bulunduğu lig neresi olursa olsun Türk futbolunda bir markadır.
Bu yüzden her daim gözler üzerindedir.
Hele ki galibiyetler geldikçe izleyeni, hem de alıcı gözle izleyeni çoğalır.
Üst üste gelen galibiyetler, hem tecrübeli ayakların hem de her geçen gün parlayan yıldız adayı genç oyuncuların piyasasını artırdı.
Bahis cezalarının 45 günlük olanları için cezalar bu hafta oynanacak maçlarla bitiyor.
Ankaragücü, İskenderunspor maçı ile birlikte Miraç Şimşek, Mervan Yusuf Yiğit başta olmak üzere 4-5 oyuncusuna kavuşacak.
Liglerde 3 ay, 6 ay, 12 ay ceza alan onlarca oyuncu var.
Takımlar ara transferi dört gözle bekliyor.
Normalde transfer yasağı olan bir kulüpte oynamak futbolcu için maddi açıdan artıdır.
Alternatifi olmadığı için fiyatı kulüp değil futbolcu belirler.
Bu sayede Ankaragüçlü futbolcular başka bir kulüpte alacakları paranın yüzde 30-40 fazlasını Ankaragücü’nde kazanıyorlar.
Kalıcı yasak olduğundan gelecek sene için belki de yüzde 100 zamlı ballı sözleşme yapacaklar.
Kimse bu sözleşmeleri bırakıp gitmez.
Normalde…
Ancak içinde bulunduğumuz durum, normal değil.
Bahisten dolayı yüzlerce cezalı oyuncu var, bu oyuncuların yerini doldurmak için gözünü karartıp futbolcu arayan onlarca kulüp var.
Ankaragücü’ndeki ballı sözleşmeyi teklif edecek onlarca kulüp gelecek adına tehdittir.
Ankaragücü bu tehdit ile karşı karşıya iken yönetimdeki rahatlık, Vallahi de Billahi de beni rahatsız ediyor.
“Rahat olun, hallederiz.”
Ankaragücü’nün maalesef travması olmuş cümleler yeniden kuruluyor.
Bazen kendime kızıyorum.
“Yav kardeşim derdin ne ya, herkes gibi taraftara yaranmak için skora göre iki çift laf et, yaz git, ne diye her şeye maydanoz oluyorsun” diyorum.
Bazen bilgi sahibi olmamak en büyük keyif.
Etliye sütlüye karışmayan yazı yazarsın, program yaparsın, en fazla medyada çıkan haberlere atıfta bulunursun olur biter.
Bilgi sahibi olursan, hele de bazı bilgiler yazılmamak kaydıyla sana gelirse uykuların kaçar.
Yazdığında da mikser olursun, milletin sevincine limon sıkan adam olursun.
Ankaragücü’ne “paramı ya ödersiniz ya da sözleşmemi fesh edip giderim” diyen oyuncu sayısı yediye yükseldi.
Yedi futbolcunun da noterden ihtar yazısı kulübe resmen tebliğ edildi.
İsimlere bakar mısınız?
Enes Tepecik, İsmail Çokçalış, Yusuf Emre Gültekin, Halil İbrahim Pehlivan, Diego Özçakmak, Mesut Emre Kesik, Özgür Aktaş.
Çıkar bunları takımdan, elinde ne kalıyor bak.
İlk resmi ihtar 5 Aralık’ta gelmişti.
Bu ne demek?
Paralar ödenmezse 5 Ocak 2026’dan itibaren tek taraflı sözleşme fesihleri başlar demek.
Futbolcuların alacaklarının tamamı Gazi Ercüment Tekin döneminden kalma.
Hani “5 ayda kulübün kasasına 150 milyon TL soktuk” yalanını atan yönetime.
Futbolcular hala peşinatları alamamış, 2 aylık maaşları da ödenmemiş, personelin, Tandoğan’daki hocaların 4 aylık alacakları duruyor.
İnsana demezler mi sadece 3 ay ödeme yaptınız, ayda 50 milyon TL’yi nereye harcadınız diye?
Rakam sanıldığı kadar büyük değil.
Futbolcuların toplam alacağı 35 milyon TL.
Hadi eski yönetim züğürttü, şimdiki yönetime sesleniyorum:
“Ya arkadaş, bıraktık 1 milyarınızı, vergi SGK’ya ödenecek 400 milyonu, transfer yasağı için gerekli 10 milyon Euro’yu.
21 kişisiniz, şu takımın dağılmaması için gerekli 35 milyonu da mı bulamıyorsunuz?”
Yuh olsun size!
Takım şu an Başkan yardımcısı İlhami Alparslan’ın maddi desteğiyle bir şeyler yapıyor.
İlhami Bey önce kulübün 100 bin TL prim ayıbını temizledi.
Ardından her hafta primleri ya kendi cebinden ödedi ya da kaynağı kendi buldu.
Bu hafta da Kepez maçının galibiyet primini pazartesi akşamı futbolcu hesaplarına yatırdı.
İnegölspor maçı için de Kepez maçının 2,5 katı prim vaat etti.
O para da umarım Cuma akşamına kadar hesaplara yatar.
Zaten o da patlarsa yandı gülüm keten helva.
Haftalardır bir projeden bahsediyorum, istiyorum ki birileri araştırsın yazsın.
Sokakta, tribünde konuştuğum herkese özellikle anlatıyorum.
Haberi kulüpten değil de belediyeden aldığım için istediğim an yazma özgürlüğüm var.
Ama “Kulübün menfaatine” dendi, benden bekletmem istendi.
Ama bakıyorum, bu haberin duyulmaması imkansız, nedense kimse yazmıyor, işkillendim.
Özellikle en ufak ayrıntıları bile kendine yakın gazetecilere sızdıran eski yönetimin.
Biliyorlar ama susuyorlar, neden?
Sonra öğreniyorum ki Ankaragücü’nün geleceğini kurtaracak bu proje birilerinin ağzını sulandırmış.
Yazmazsam, belki de bazı şeyler için geç kalınmış olacak.
Kurum ismi vermeyeceğim.
Ankaragücü’ne kalıcı gelir sağlayacak birkaç otopark verilecek.
Bir de inşaatla ilgili kalıcı gelir getiren bir iş.
Özellikle bu iş çok hayati önem taşıyor.
Aylık 25-30 milyon TL geliri var.
Kulübün futbolcu maaşları, personel gideri, tesis gideri, deplasmanlar dahil şu an aylık gideri 15-20 milyon TL.
Yani kulübü yönetecekler asla dışarıdan para aramak zorunda olmayacak.
O zaman isterlerse gerçek Ankaragüçlüler de kulübü yönetebilecek.
Bu iş direkt kulübe verilemiyor, Ankaragücü ile organik bağı olan bir şirket üzerinden işlerin yürütülmesi lazım.
Aldığım bilgi projenin Başkan Nuri Muhammet Yaman’a ait olduğu yönünde.
Ancak, şirket işi ortalığı karıştırmış durumda.
Eski yönetime yakın biri, “Benim şirketim üzerinden yapılsın” diye oldukça duygusal (!) bir teklifle gelmiş.
Allah’tan Muhammet Başkan, “45 yıllık dostluğum var” falan dememiş, anında reddetmiş.
Şimdi şirkette kimlerin adamı olacak kavgası yaşanıyor.
Bu iş olsun, kulübü Muhammet Başkan’a da bırakmazlar.
Ankara’da inşaat sezonları belli.
Kışın bu işten para gelmez, en erken mart-nisan.
Futbolcu sözleşme fesihleri, puan silme cezasına neden olacak ocak sonuna ötelenen vergi-sgk borçları, ekstra cezalara neden olacak FIFA’daki dosyalar Mart-Nisan’ı beklemez.
Yakında olağanüstü kongre tartışmaları başlarsa bilinki işin içinde bu şirket kavgası vardır.
Sevgili Ankaragücü taraftarları…
Bu konuları bilin ama lütfen bu konuları saha içinde verilen mücadele ile karıştırmayın.
Recep Karatepe hoca ve futbolcular çok güzel bir ritim yakaladı, destek olun.
Siz tribünde büyük bir güç olursanız kimse size rağmen bir iş yapamaz.
Tribünden olmaktan asla vaz geçmeyin.
Doğum günüm dolayısıyla arayan soran, mesajlar atan, sosyal medya paylaşımları yapan yüzlerce Ankaragüçlü dosta Şarm El Şeyh’ten selamlar.
Kalın sağlıcakla…
METİNER ERDEM




