Naim en başta, hepsi on bir kişi süper şampiyonlarımız…
Hemen baştan yazalım, bilinçli olarak, her hangi bir tartışmaya neden olmamak için bu kahramanların isimlerini burada sıralamıyorum…
Aslında sporumuzun geçmişten günümüze bu eşsiz kahramanlarını hepimiz biliyoruz.
Zaten bizm vurgulamak istediğimiz de; onlarla ilgili biyografi yok, kitap yok, film yok.
Kahramanlarımızı layık oldukları şekilde anıtlaştıramamışız…
Hindistan dünya şampiyonu güreşçileri için film yaptı, biz yapmadık.
Halbuki günümüz teknolojisi ile ne filmler yapılır.
Kar, para, reyting getirmez diyenlere şu iki şeyi hatırlatmak isterim.
Yıllar önce Metin Oktay ile ilgili film yapılmıştı, büyük seyirci toplamıştı.
Ayrıca bazı gazeteler günlük fotoroman şeklinde “devamı yarın” diyerek pehlivan hikayeleri yayınladılar, büyük ilgi gördüler.
Büyük şampiyon Naim’in kaç kere dünya şampiyonu olduğu televizyon kanallarında farklı farklı söylendi.
Üniversitede halter dersinden kaldığını söyleyen kanal ve kendi vücut ağırlığının üç katını kaldıran ikinci halterci olduğunu söyleyen başka bir tv kanalı.
Çünkü ortada biyografi, kitap ve film yok.
Oysa, Naim kendi vücut ağırlığının üç katının on kilo fazlasını kaldıran tek insandır.
Naim batı ülkelerinin on milyon dolar transfer ve yüz milyon dolar sponsor ve reklam tekliflerini elinin tersiyle itti ve Türkiye’yi tercih etti.
Naim’den sonra bir milyon onurlu çalışkan Bulgaristan göçmeni vatandaşımız, Türkiye’ye Naim’i örnek alarak göç etti.
Naim ve diğer süper şampiyonlarımızla ilgili film, kitap, biyografi yoksa bunun nedeni para, reyting, kazanç değil kıskançlık ve buna bağlı mutsuzluktur.
Tarihten bir örnekle bunu kanıtlayacağım.
Sezar’a komplo kuran Kasiyus’ta (Cassius) derin bir kıskançlık vardı ve buna bağlı olarak mutsuzdu. Bu nedenle Sezar birinci yardımcılığına Kasiyus’u değil, Brütüs’ü getirmişti. Kasiyus kara kara düşünüyordu ve Sezar’a karşı duyduğu nefret hastalık haline geldi. Sezar hakkında birçok yalanı hikayeleştirerek fitne ve iftiraya başlamıştı. Sezar’ın büstlerine gizlice çamur sürmeler, Sezar’ın adının geçtiği yazıtlara çamur sürmeler, Brütüs’ün ve Sezar’ın odasının karıştırılmasını, nöbetçiler görüyor ve bildiriyordu. Ama çocukça hareketler olarak kabul ediliyordu. Brütüs adanmış bir demokrattı. Ülkesine ve erdeme çok değer verirdi. Ama Sezar’ın baskıcı yönetiminden de hoşlanmıyordu. Brütüs Roma’da Sezar’dan sonra gelen birinci adamdı. Sezar öldükten sonra başa Brütüs geçecekti. Kısaca bekleyecek sabrı da vardı. Acele edip komplonun içinde yer almasına gerek yoktu. Fakat Kasiyus Brütüs’ü kendi hıncıyla zehirleyip, her gün Sezar’la ilgili gerçek dışı hikayeler anlatıp Brütüs’ü kendisine komploda yardımcı olmaya ikna etti. Çünkü Brütüs, Kasiyus’un sinsi virüsüne karşı kendisini koruyamamıştı. Brütüs tuzağa düştü. Sezar’ı ülke içindeki küçük sorunlarla algılamaya başladı. Oysa Brütüs Sezar’ı dünya üzerindeki etkilerine göre algılasaydı böyle bir komploya girmezdi. En önemlisi virüs bulaştıran Kasiyus’a acımamalıydı. Yardım ederek kendini ağa düşürdü. Sezar’ın ölümünden sonra virüs bulaştırıcı Kasiyus değişmeden kaldı. Ama öldürülme olayı Brütüs’ün dengesini bozdu. Ayrıca evdeki hesap çarşıya uymadı. Augustus ve Antonyus, Brütüs ve Kasiyus’a karşı büyük bir ordu hazırladırlar ve onları yendiler. Kasiyus yenilince bir köleye emir verip, kılıcıyla kendini öldürttü. Brütüs’te kılıcını yere ters saplayıp, üstüne atlayıp intihar etti.
Roma Augustus’a kaldı.
Eğer Naim ve diğer süper onlarca şampiyonumuzla ilgili kitap, biyografi, film yoksa bunun nedeni Kasiyus karakterli adamlardır.
Herkes kaldırışlarını bitirir, en son Naim podyuma çıkardı.
Magnezyum tozunu eline sürer, saçını üfler ve halterin başına geçerdi.
Salondaki ve ekran başındaki herkes biraz sonra kırılacak olan dünya rekoruna odaklanırdı.
Gelecek kuşaklar için bu nedenle film, kitap, biyografi çok önemli ve gereklidir.