Başkentin köklü kulübü Gençlerbirliği, 40 yıl sonra gerçek anlamda bir seçime hazırlanıyor.
Efsane başkan İlhan Cavcav’ın vefatından sonra yapılan seçim, sadece vasiyetin yerine getirilmesi anlamı taşıdığından sembolik olmuştu.
Efsane başkan, kendisinin yerine oğlu Murat Cavcav’ın gelmesini istiyordu, bu yüzden de vefatından önce onu başkan vekili yapmıştı.
Gençlerbirliği Genel Kurulu da bu vasiyeti yerine getirip Murat Cavcav’ı başkan seçti.
Ancak, 1 yılı aşan başkanlık sürecinde Murat Cavcav bir grup yönetici ile anlaşamadı.
Görevlerinden istifa eden ya da ettirilen bu yöneticiler, Arda Çakmak’ın etrafında birleştiler.
Ve bu ekip ilk kez Kaşıbeyaz’da medyanın karşısına çıktı.
Hepsi Gençlerbirliği sevdalısı, hepsi işlerinde son derece başarılı olmuş pırıl pırıl insanlar.
Çok da başarılı bir organizasyon yapmışlar, son yıllarda bu kadar spor yazarını bir arada sadece TSYD Ankara Şubesi’nin genel kurulunda gördüm desem yeridir.
Arda Çakmak, kısa bir açılış konuşması yaptıktan sonra spor yazarlarının sorularını yanıtladı.
Altyapıya yeterli önem verilmemesini, transfer harcamalarının şeffaf olmamasını, imza parası ve garanti para uygulamalarını eleştirdi, Murat Cavcav’ın sadece çevresindeki birkaç kişiyi dilendiğini, onların da başkanı yanlış yönlendirdiğini iddia etti.
Teknik direktör Ümit Özat ve takımın ligdeki konumu ile ilgili sorulara mesafeli durdu, haklıydı.
Yapacağı sert eleştiriler, gelecekle ilgili planlarını paylaşması, ligde kalma mücadelesi veren takımı olumsuz etkileyebilirdi.
Finansal fair play uygulamasının ardından moda haline gelen, “kulübü borçlandıran yönetici, borçları üstlensin” söylemini o da paylaştı.
Başka kulüplerle ortak stat paylaşımı konusundaki rahatsızlığını dile getirip, Cebeci ya da Ostim Statları’ndan birinin Gençlerbirliği’ne tahsis edilebileceğini söyledi.
Alt yapıya önem vermek, şeffaf olmak, taraftar sayısını artırmak da Arda Çakmak’ın verdiği sözler arasında yer aldı.
Sloganları “Başkan Arda Olacak, Gençlerbirliği Kazanacak” tı, hedefleri ise Avrupa Kupaları’nda mücadele eden bir Gençlerbirliği yaratmaktı.
Toplantı, organizasyon olarak mükemmeldi ama…
Çok fazlası bildik, klişe cümle kurdu Arda Çakmak soruları yanıtlarken.
2 saate yakın süren toplantıdan aklımda kalan tek somut vaat, babaları ile maça gelen çocuklardan para almamaktı.
Diğer kısmı hep ”cek”, ”cak”tı konuşmanın.
Bir de İlhan Cavcav otoriter bir başkandı, o konuşur yöneticiler dinlerdi.
Bu ekibin tamamına yakını İlhan Cavcav ile çalışmış.
Belli ki o dönemde konuşamadıkları için hepsinin dilleri şişmiş.
Bazen toplantı çok sesli koroya dönüştü.
Başkan adayına yöneltilen sorulara dahi diğerleri yanıt vermeye başladı.
Arda Çakmak belki nezaketten, belki de demokrasiye, çok sesliliğe verdiği önemden dolayı sesini çıkartmadı.
Gençlerbirliği’nde İlhan Cavcav’ın dönemini hatırlayalım ya da günümüzde Ankaragücü’nde Mehmet Yiğiner’in, Osmanlıspor’da Gökçeklerin konumunu.
Yiğiner, Gökçek konuşurken bir yönetici sözünü kesip konuşabilir mi?
Demokrasi kulüpler için ne kadar sağlıklı, bilinmez.
Arda Çakmak başkan seçilirse, test etme imkanı bulacağız demek ki.
Ha şu andaki Gençlerbirliği yönetiminde de durum çok farklı değil.
TSYD Ankara Şubesi Yönetim Kurulu olarak Galatasaray maçı öncesi Gençlerbirliği kulübüne yaptığımız ziyareti paylaşmıştım.
Murat Cavcav da kulübe demokrasi getirmiş.
Öyle ki kendisine ait tüm yetkileri de Ümit Özat’a devretmiş.
Kulüpte A’dan Z’ye her şey Ümit Hoca’ya emanet.
Omuzlarda bu kadar yük varken takımı nasıl Galatasaray maçına hazırlayacaksın diye sormuştum, “gece gündüz çalışarak”demişti.
Gerçekten o hafta Galatasaray’ı mükemmel bir oyun sonrası yenmişlerdi.
Ümit Hoca, uyguladığı taktikle takımın ligde kalması için büyük bir adım atmıştı.
Ama aynı takım, Kayseri’de büyük hatalar yapıp eli boş döndü.
40 yıllık otoriter rejimden sonra Gençlerbirliği bu kadar demokrasiyi kaldırır mı?
Zor ama bekleyip göreceğiz.