Ziraat Türkiye Kupası’nda Galatasaray’ın, Evkur Yeni Malatyaspor’u eleyerek finale çıkması, Süper Lig tarihinde bir ilkin yaşanmasına neden oldu.
Ligin sona ermesine 5 hafta kaldı.
Genellikle bu haftalarda 2 ya da 3 takım şampiyonluk, 4 ya da 5 takım ligde kalma mücadelesi verirdi.
UEFA Avrupa Ligi için verilen mücadelede de 3-4 takım yer alırdı.
Sonuçta 7-8 takım hedefsiz kalırdı.
Hedefsiz takımlar saçmasapan puanlar kaybeder, hem şampiyonluk hem de ligde kalma mücadelesi veren takımların hesapları hep şaşardı.
Süper Lig tarihinde ilk kez son 5 haftaya girilirken 18 takımın tamamının da bir hedefi var.
Medipol Başakşehir, Galatasaray ve Beşiktaş kıyasıya bir şampiyonluk yarışı içinde.
Bu üç takım birbirleri ile maç yapacak ve mutlaka puan kayıpları olacak.
Bu puan kayıpları son 5 haftayı 3 puanla kapatıp, büyük çıkış yakalayan Trabzonspor’u heyecanlandırdı.
Onlar da neden Şampiyonlar Ligi olmasın diye elde kağıt kalem hesap yapmaya başladı.
Beşinci sıradaki Alanyaspor’dan, onikinci Kayserispor’a kadar herkes artık UEFA Avrupa Ligi hayalleri kuruyor.
Konyaspor, Ankaragücü, Kayserispor’u alınacak bir galibiyet Avrupa için umutlandıracak.
Ama o galibiyet gelmezse, bu kez küme düşme korkusunu her an hissedebilecekler.
Sivasspor, Fenerbahçe, Bursaspor, Erzurumspor, Göztepe ve Akhisarspor’un amacı ise sadece ligde kalmak.
………………………
Peki Ankaragücü bu tablodan nasıl etkilenecek?
Bu sorunun yanıtı: Hem olumlu hem de olumsuz…
Önce olumsuzdan başlayayım.
Önünde Beşiktaş (D), Rizespor, Başakşehir (D), Sivasspor ve Göztepe (D) maçları var.
Galatasaray elenseydi, en azından Rizespor hedefsiz bir takım haline gelecekti.
Şimdi 5 takımın 5’inin de çok ciddi hedefleri var.
Bu maçlardan galibiyet çıkartmak çok zor.
Ama Ankaragücü artık taş gibi bir takım.
Rakipleri için de bu maçlar hiç rahat olmayacak.
Kümede kalma mücadelesini verecek takımlarla maçı olmasa da Ankaragücü’nün performansı, şampiyonu ve Avrupa’ya gidecek takımları belirleyecek.
Galatasaray’ın finale kalmasının olumlu yanı ise ligde kalma barajını oldukça düşürecek olması.
Artık ne Sivas’a, ne Fenerbahçe’ye, ne Bursa’ya, ne Erzurum’a, ne Göztepe’ye ne de Akhisar’a bedava puan verecek takım yok.
Herkes alnının teriyle maç kazanmak zorunda.
Bu da ligde kalma barajının 33-34 puanlara düşmesi demektir.
Ankaragücü’nün bundan sonra hiç puan almasa da ligde kalacağı anlamına gelir.
………………………….
Hesap kitaplar bir tarafa Ankaragücü, Beşiktaş maçına nasıl hazırlanıyor?
Antrenmanı izlemek üzere dün Beştepe’deydim.
Moraller üst düzey.
Antrenman neşe içinde başladı, neşe içinde bitti.
Eskiden yerli, yabancı gruplaşması olurdu.
Tamamen ortadan kalkmış, herkes abi kardeş gibi.
Kolej havası derler ya, işte aynen öyle.
Tek eksik Djedje.
Bir de Moulin kafa olarak eksik.
Maç öncesi ağrıları olduğunu söyleyerek mızmızlanıyor, sonra 1,5 saatlik antrenmanı tamamlıyor.
Çift kale maç yaparken de ne ağrı var ne sızı.
Taraftar Moulin Moulin diye tutturuyor ya, işte Mustafa Kaplan hoca ona bu tavırları yüzünden güvenemiyor.
Bir de defansif yönünün zayıf olmasından dolayı.
Niye Sedat diyenlere de…
Kaptan sanki 18’lik oyuncu gibi herkesten çok çalışıyor, çabalıyor.
Mustafa Hoca da antrenmanda kim iyiyse ona formayı veriyor.
Bedava forma yok yani.
Antrenmanda dikkatimi çeken bir nokta da ağırlıklı hücum çalışılması.
Hatta antrenman sonrası Orgill, Boyd, Sacko, Sadaev, İlhan ve Moulin’e yaklaşık yarım saat tek vuruş çalışması yaptırıldı.
Ortaları Mustafa Kaplan ve Erhan Namlı hocalar yapıyordu.
Mustafa Hoca’nın her iki ayağını kullanarak yaptığı ortalara hayran kaldım.
Keşke oyunculuğunu izleyebilseydim.
Tek vuruşlarda ençok Moulin’i beğendim.
Ne gollar attı, ne goller.
Ağrım var diye antrenmana çıkmak istemeyen adam, 1,5 saatlik çalışmanın üzerine yarım saat de son vuruş çalıştı, en ufak şikayet yok.
Moulin, kafasından parayı çıkarsa, bu takıma çok faydası olacak ama yapamıyor işte.
Aldığım duyuma göre yine kulübe ihtar çekmiş.
Hakkını istiyor, ona da bir şey dememek lazım.
İşin özeti Mustafa Kaplan’ın Beşiktaş’a teslim olmaya niyeti yok. ,
Hatta Kaplan sürpriz peşinde diyebilirim.
Bir not da İlhan’ın 30-35 metreden Altay’ın koruduğu kaleye şut çalışması.
Altay çok iddialı sözler sarf etti ama gülen taraf İlhan oldu.
…………………………
Ankaragücü’nün basın ve iletişim sorumlusu arkadaşı eleştiriyorum diye bana kızanlar var.
Yine dün kulüpten 2 açıklama yapıldı.
İlki İstanbul İl Spor Güvenlik Kurulu’nun şaçma sapan bir kararıyla ilgiliydi.
Ankaragücü taraftarı Çamlıca gişelerinde toplanacak, arama ve kimlik kontrolünden sonra maça toplu olarak giriş yapılacak, İstanbul’dan ya da başka şehirlerden gelen Ankaragücü taraftarı Çamlıca’ya gelmezlerse maça giremeyecekmiş.
Adeta terörist muamelesi yapılıyor Ankaragücü taraftarına.
Aslında ne Beşiktaş ne Ankaragücü yönetiminin bu kararla ilgisi var.
İstanbul emniyetinin akla mantığa uymayacak bir tasarrufu.
Bu karar, sonucu ne olacağı düşünülmeden kulübün internet sitesinden ve sosyal medya hesaplarından paylaşıldı.
Doğal olarak da büyük tepki gördü, hatta Beşiktaş kulübü bile suçlandı.
Tribünlerde yeni yeni filizlenen dostluğun bozulmasına varacak derecede paylaşımlar yapıldı.
Ankaragücü yönetimi bunun üzerine devreye girdi, saçma sapan karar ortadan kaldırıldı.
Neden ilk duyuru yapılırken içeriğine bakılmaz, taraftarın tepkisi hesap edilmez, anlamıyorum.
Basın sorumlusu bu kadar basit bir konuyu da düşünemeyecek mi?
Sonuçta bir yöneticinin iki telefonla halledeceği bir konu.
Bu duyuru yapılamadan o telefonlar edilip sorun halledilseydi de açıklama öyle yapılsaydı, boşuna bu gerginlik yaşanmayacaktı.
Yorumu size bırakıyorum…