Ankaragücü, TFF 1. Lig’deki ilk maçında Tuzlaspor ile deplasmanda 1-1 berabere kaldı.
Başkent ekibi, güne iki önemli futbolcusunun Covid-19 testlerinin pozitif çıkması sonucu moral bozukluğuyla başladı.
Akşamki maç sonrasında moraller, düzelmek bir yana daha da dip yaptı.
Tuzlaspor, TFF 1. Lig’in tecrübeli ekibi.
Geçen sezon uzun süre liderlik mücadelesi verdikten sonra, önce rakiplerine geçilmiş, son haftalarda da play off şansını yitirmişti.
Böyle bir rakip karşısında sezonun ilk haftasında deplasmanda 1 puan, aslında hiç de fena bir sonuç değil.
Zaten moralleri bozan maçın sonucu değil, oynanan oyundu.
Bu oyunla Tuzla’dan bir puanla dönmek mucizeydi, Ankaragücü o mucizeyi gerçekleştirdi.
Türkiye’de adı konulmamış bir kural vardır.
Süper Lig’den düşen 3 takımdan bir ya da ikisi ertesi yıl TFF 1. Lig’de başarılı olur ve yeniden en üst lige yükselir.
Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok.
Formül gayet açıktır.
Süper Lig’deki kadronun iskeletini koru, bir iki tecrübeli oyuncu, üç beş de genç futbolcuyla takviye et yeter.
En son ve en yakın örnek Gençlerbirliği.
Murat Cavcav’ın ilk yılında küme düşen Gençlerbirliği, iskelet kadroyu korumuştu.
Mesela Sessegnon, Bogdan Stancu, Roma’ya transfer olan Mert Çetin, Trabzon’a giden Berat Özdemir, Halil İbrahim Pehlivan, Ahmet Oğuz kadroda tutulmuştu.
Bu iskelet kadro Erdem Özgenç, Selçuk Şahin, Mert Nobre gibi tecrübeli isimler ve alt yapıdan 5-6 gençle takviye edilmiş, o Gençlerbirliği güle oynaya Süper Lig’e dönmüştü.
Gençlerbirliği gibi son yıllarda Erzurumspor, Sivasspor, Rizespor, Kayserispor, Antalyaspor bu formülle geri dönüş yapmışlardı.
Geçen sezon küme düşen takımlardan ne Ankaragücü, ne Gençlerbirliği, ne Erzurumspor ne de Denizlispor bu formülü uyguladı.
Üçü ilk hafta farklı kaybetti, Ankaragücü ise farklı mağlubiyetten şans eseri kurtuldu.
Diğerleri çok büyük maddi sıkıntı yaşadıklarından iskelet kadroyu bozdular.
Ya Ankaragücü…
Anlatılanlara göre yönetim iki ayda 68 milyon TL harcama yapmış.
Demek para sorunu da yok, öyleyse niye iskelet kadro bozulur?
Ankaragücü’nde 3 sezondur iktidarda öyle bir yapı hakim ki…
Tek dertleri, sınırsız transfer yapmak.
Doymuyorlar transferlere, 3 sezonda tam 60 futbolcu transfer edildi, bir o kadar futbolcu da gönderildi.
Sonuç n eoldu?
İki sezon üst üste küme düşüldü, bu sezon da bana göre şu anki haliyle play off’u zor görecek bir kadro oluşturuldu.
Peki bu kadar transfer yapılıyor da kriter ne oluyor?
Bunun cevabını Kızılcahamam’da öğrenmiştik aslında.
Erdem Karagöl adlı menajer Eren Derdiyok ve Abdulah Durak’ı alıp Başkan Faruk Koca’nın yanına götürmüş, gazetecilerin de olduğu ortamda çekinmeden “Bunları alırsan büyük sükse yaparsın Başkanım” diye oyuncularını Ankaragücü’ne önermişti.
İşte kriter bu, sükse yapmak.
Ertesi gün de bu oyuncular, “emekli ikramiyesi” gibi bir sözleşmeyle Ankaragücü’ne imza atmıştı.
Atıf için de aynı şeyleri söylemişlerdir büyük ihtimal.
Tuzlaspor maçında ne oldu?
Eren ve Abdullah “sükse” yaptırabildi mi?
Maalesef hayır.
Eren de Abdullah da takımın en kötüleriydi.
Teknik direktör Mustafa Dalcı, maç sonu röportajında takımın yeni oyunculardan kurulduğunu, zamana ihtiyaçları olduğunu söyledi.
Haklısın diyeceğim de Hocam, kadronun çoğunluğu 1,5 aydır elinde, tüm kampları onlarla yaptın.
Manisa FK, Eyüpspor da sıfırdan kuruldu ama ilk haftadan takır takır oynadılar.
Sevgili Hocam, ben yapılan transferleri yeterli bulmadığımı Faruk Koca başkanın yüzüne söyledim.
Çekinme sen de söyle.
Koskoca sezon Eren ile bitmez.
Ofansif oyuncuların Atıf, Hasan Hüseyin, Ariyibi, Owusu Geraldo top sadece ayaklarına geldiğinde oynarlar.
Defansif yönleri çok zayıf.
Tuzla maçında da gördük, top rakipteyken bu oyuncular sahada yoktu, Ankaragücü sanki 11’e 7 oynadı.
Rakip elini kolunu sallayarak Ankaragücü kalesine geldi.
Stoperlerin çok ağır, beklerin hücumda etkili değil.
Ne kadar tecrübeli olursan ol, böyle oyunculardan dengeli bir takım yaratman çok zor Hocam.
Benden hatırlatması…
Ankaragücü bu kadroyla zor “sükse” yapar.
METİNER ERDEM