Ankaragücü, TFF 1. Lig’in 3. haftasında Denizlispor’u deplasmanda 3-0 yenerek milli maç arasına moralli girdi.
11 Nisan’daki Başkent derbisinde Gençlerbirliği karşısında alınan 2-1’lik galibiyetin ardından 140 gündür kazanamayan (6M, 4B) Ankaragücü için ilaç gibi oldu bu sonuç.
Transfer yasağını birkaç gün önce kaldırmış, 3 günde 13 futbolcuya imza attırmış, henüz birlikte 3-4 antrenman bile yapmamış bir takımla oynanmış olsa da dün sonuç lazımdı, onu da aldı Ankaragücü.
Öncelikle galibiyetin mimarlarını kutlamak gerekir.
Biri takımın en yaşlısı, 37’lik delikanlı Erdem Özgenç.
Diğeri de ilk 11’in en genci henüz 21 yaşındaki Ali Kaan Güneren.
Teknik direktör Mustafa Dalcı’yı da geçen sezon çok eleştirilen korner organizasyonundan vazgeçtiği için ayrıca kutluyorum.
İnat etmedi, sonucunu da bu maçta aldı.
Ankaragücü, İsmail Kartal döneminde TFF 1. Lig’de şampiyon olurken de Erdem Özgenç’in kornerlerinin, serbest vuruşlarının çok ekmeğini yemişti.
Bu yıl da çok ekmek yer.
Yeter ki gereksiz organizasyonlara başvurulmasın.
Yusuf Abdioğlu’nun kazandırdığı ilk gol ve ardından Ali Kaan Güneren’in nefis kafa şutuyla gelen ikinci golden sonra maç artık burada biter dediğimiz anda devreye orta hakem Abdullah Taşkınsoy çıktı.
Cem Ekinci’nin direkt kırmızı kartla atılması skandal bir karardı.
Hakemin bir skandal kararı da Mustafa Çeçenoğlu’nun son dakikalarda Pinto’nun bileğine yaptığı yüzde 100 kırmızı kartlık harekete, sarı kart bile çıkartmamasıydı.
VAR kararlarına bazen kızıyoruz da ne kadar önemli olduğu da böyle pozisyonlarda ortaya çıkıyor.
Mustafa Dalcı hoca, geçen hafta maç sonu basın toplantısında beraberliğe mazeret olarak, Geraldo, Owusu, Ariyibi ve Aatıf’ın olmamasını gerekçe göstermişti.
Demek ki bu gerekçe doğru değilmiş.
Geçen haftaki kadro 2 oyuncu dışında sahadaydı, Geraldo, Owusu, Ariyibi ve Aatıf ilk 11’de yine yoktu ama Ankaragücü sadece 45 dakikada 3-0 öne geçebildi.
Maç sonu basın toplantısına katılamadığı için iki maç arasındaki farkın ne olduğu sorulamadı.
Niye katılamadığını da anlatayım.
Kulüpler, geçici antrenörlerle sezon başı en fazla 15 gün çalışabiliyor, sonrasına prolisanslı bir teknik direktörle sözleşme imzalamak zorunda.
15 gün dolduğu için kulüp Necati Erkmen ile anlaştı, artık basın toplantılarına Necati Hoca katılacak.
Ara sıra Necati Hoca “hastalanacak”, rapor alacak, Mustafa Dalcı’yı yine basın toplantılarında görebileceğiz.
Hoca ne diyecekti bilemem ama kendi sorumun cevabını kendim vereyim.
Ankaragücü’nde değişen bir şey olmadı, değişen sadece rakipti.
Goller dışında ne oynandı, anlamak zordu.
Özellikle 2. yarı halı saha maçı gibiydi, 80-90 metreye yayılmış bir oyunda, orta sahalar düştü, topu alan bir anda kendini rakip ceza alanında buldu.
Ankaragücü rakibe tam 20 şut fırsatı tanıdı, 5’i isabetliydi, 8’inde de top defanstan döndü.
Rakibin bir şutu direkten döndü, en az 4-5 net pozisyonu vardı.
Denizlispor 10 kişi kaldıktan sonra da Ankaragücü’nün 5’i, 6’yı bulacak net pozisyonları, Geraldo, Ariyibi tarafından cömertçe harcandı.
Geraldo ve Ariyibi, hatta bunlara Owusu ve Aatıf’ı da ekleyebiliriz, rahat adam eksilten oyuncular.
Ancak son vuruş becerileri çok düşük.
Bu oyuncularla kanat sorunu yaşamazsınız, topu rahatlıkla ceza alanına getirirler.
Önemli olan ceza sahasında bu topları değerlendirecek bir santraforunun olması.
Ankaragücü’nün mutlaka ama mutlaka Eren Derdiyok’u milli maç arasında hazır hale getirmesi ya da TFF 1. Lig tecrübesi olan, yaşı kaç olursa olsun son vuruş becerisi yüksek bir oyuncu transfer edilmeli.
Son günlerde Ankaragücü’nün transferleri tamamen Erdem Karagöl’e teslim edilmiş durumda.
Transfer Erdem Karagöl üzerinden yapıldığı sürece zarar etmek de önemli değil Ankaragücü için.
Kitsiou’yu isteyen birçok takım oldu, 500 bin Euro’dan aşağı inilmedi.
Kitsiou ne zaman Orçun Yücel’i menajerliğinden azletti, Erdem Karagöl ile anlaştı, beş kuruş bonservis alınmadan Gaziantep FK’ye transfer oldu.
Ankaragücü’nün gelecek vaat eden oyuncularından Berke Gürbüz, sadece 300 bin TL karşılığında yine Erdem Karagöl aracılığıyla Gaziantep FK’ya satıldı.
Şimdi de Erdem Karagöl’ün son yıllarda gittiği hiçbir takımda başarılı olmayan oyuncusu Nadir Çiftçi’nin transferi konuşuluyor.
Birileri çıkıp bu tercihlerin nedenini anlatmalı.
Eren Derdiyok ve Abdullah Durak gibi, futbolu kafalarında bitirmiş, koşmak bir yana yürümekten aciz iki oyuncuyu Ankaragücü’ne “iteleyen” bu menajerin kulübe ne faydası olmuş birileri anlatmalı.
Ankaragücü’nde neler oluyor, biz de taraftar da bilmeli.
Ankaragücü, sezon başı fikstür avantajına sahipti.
İlk 3 maçtan beklenti 7-9 puandı.
İlk 2 maç kazanılamayınca hesaplar şaştı.
Denizlispor maçında da puan kaybı olsaydı, milli maç arasında tam bir kaos ortamı oluşacaktı, neyse ki 3-0 gibi net bir skorla kazanıldı.
Ankaragücü’nün galibiyete ihtiyacı vardı, onu aldı ama şu sıra galibiyetten de çok barışa ihtiyacı var camianın.
Başkan Faruk Koca’nın bir çuval inciri berbat ettiği, o berbat röportajının neden olduğu yıkımın izleri silinmeli.
Başkan Koca, gerekirse camiadan özür dilemeli.
Yoksa bugün bir galibiyetle camia sevinir, yarın bir yenilgiyle de birbirine girer.
Geçen hafta statta 1334 taraftar vardı, birkaç hafta sonra onu da bulamaz.
Bu arada merak edenlere, Başkan sonunda yurt dışı seyahatinden döndü, dünkü maçta yerini aldı.