Ankaragücü, deplasmanda Beyoğlu Yeni Çarşı’yı 2-1 yenerek ligdeki ilk galibiyetini elde etti.
Bay haftasında yapılan teknik direktör değişikliği ile takımı Recep Karatepe hocaya emanet eden Ankaragücü yönetimi, kan değişiminin karşılığını aldı.
Kimi çevrelerce eleştirilse de Ankaragücü’nün kadrosunda TFF 2. Lig için çok önemli isimler var.
Mahmut Tekdemir, İsmail Çokçalış, Osman Çelik, Halil İbrahim Pehlivan gibi isimlerin varlığı rakip teknik direktörlerin gözünü korkutmaya yetiyor.
Daha iki sezon önce Süper Lig takımlarında ilk 11 oynayan bu oyuncuların, henüz 2. Lige adapte olabildiklerini söylemek çok zor.
Ancak, bu oyuncuların bu lige adapte olduklarında kaliteleri ile fark yaratacakları da çok açık.
Sezon başı hiç aklımıza gelmemişti ama şu an için Ankaragücü’nün en büyük sıkıntısı tecrübeli bir kaleci gibi duruyor.
Ertaç Özbir’in dönmesiyle, “umarım hazır bir şekilde döner” Ankaragücü rahat bir nefes alır.
Beyoğlu Yeni Çarşı, ilk 4 maçında aldığı sonuçlardan da belli, tam bir beraberlikler takımı.
İçeride dışarıda oyun planını öncelikle gol yememek üzerine kurguluyor.
Araya bir gol sıkıştırırsak ne ala anlayışındalar.
Görkem Cihan’ın henüz 8. dakikada yaptığı, “Körün istediği bir göz, Allah verdi iki göz” atasözüne tam uyan bir hataydı.
“Defans bizim işimiz” diyen Beyoğlu Teknik Direktörü Efe İnanç, takımını iyice geriye çekerek maçı 1-0’a kilitlemeye çalıştı.
Efe İnanç’ın unuttuğu, önlem almakta geciktiği Enes Tepecik’in muhteşem uzaktan şutlarıydı.
Enes Tepecik, 19. dakikada muhteşem ötesi şutla 35 yaşındaki tecrübeli rakip kaleci Muammer Yıldırım’ı avlamayı başardı.
İlk yarı Ankaragücü’nün baskısı, Beyoğlu’nun defansif oyun tercihini sürdürmesiyle tamamlandı.
Ankaragücü, son Elazığspor maçında ikinci yarıda oyundan düşmüştü.
Sebebi de Osman Çelik, Yusuf Emre Gültekin gibi maç kondisyonuna henüz sahip olamayan oyuncuların varlığı ve Enes Tepecik’in rahatsızlığıydı.
Ayrıca Ankaragücü’nün en önemli sıkıntısı yedek kulübesinin zayıflığı.
Her oyuncu değişikliği takımı geriye götürüyor.
Beyoğlu, Ankaragücü’nün zaafını değerlendirmek için ikinci yarıda topa daha fazla sahip olup, ofansif oyunu tercih etti.
Ofansif oyun konusundaki tecrübesizliklerini bu kez Miraç Şimşek cezalandırdı.
Miraç Şimşek’in golü de aynı Enes Tepecik’in golü gibi jeneriklikti.
Kalan dakikalarda, maçın başındaki roller değişti.
Diego Özçakmak’ın hazır dönmesiyle defans eskisine göre rakip ataklarını çok daha sağlam karşıladı.
Penaltı, Zahir Ersari’nin acemiliği de olsa son derece haksızdı.
İlahi adalet, haksız penaltının gol olmasına izin vermedi.
Kaçan penaltı sonrası Yusuf Emre Gültekin’in itirazdan direkt kırmızı kart görmesi ise ancak “takım arkadaşlarına ihanet” sözcükleri ile ifade edilir.
Kart direkt olduğu için en az 2 maç olmayacak.
Altınordu maçı Yusuf Emre Gültekin’siz de kazanılır ama Batman deplasmanında da cezalı olursa şimdiden söyleyeyim çok kulağını çınlatırım.
Ankaragücü zor da olsa bu önemli maçı kazanarak üzerindeki ağır yükü attı.
Bu hafta da Altınordu maçı var, mutlaka kazanması gerekir.
Sarı Lacivertli ekibin bu maçı Yusuf Emre Gültekin’in olmamasından dolayı zorlansa da kazanacağına inanıyorum.
Bu takım en baştan beri söylüyorum, kesinlikle düşmeye oynamaz, hatta play off’u zorlar.
Şu an için sorun; her maç mutlaka hata yapan genç kaleciler, yokları oynayan Atakan Güner, gol dışında hiç katkı sunmayan Miraç Şimşek, tek devrelik oyuncu görünümü çizen Enes Tepecik.
Bu oyuncular eski formlarına kavuşur, kaleye Ertaç Özbir, forvete Mervan Yiğit geçerse bu takım ligin önemli takımlarından biri olur.
Hele Hasan Nazarov’u U19 Milli Takımı’na gönderip Türk statüsünde oynatma planı da gerçekleşirse bak o zaman görün Ankaragücü’nü.
Maç sonu bazı yönetim trolleri, benim paylaşımlarımın altını sanki galibiyetten dolayı üzülmüşüm gibi yorumlarla doldurmuşlar.
Sevgili troller, benim eleştirdiğim Ankaragücü yönetimi, onur mücadelesi veren takım değil.
Hepiniz biliyorsunuz ben Mustafa Kaplan’ı severim, sözlerine de güvenirim.
Bu takımı Mustafa Kaplan kurdu, inandı, bizi de inandırdı, zorluklar içinde bugüne getirdi.
İlk haftalardaki iyi oyun skora yansımayınca, son maç da gerçekten takım geriye gidince yönetimin takdiridir, teknik direktör değişikliği yapıldı.
Ankaragüçlüler belki takip etmediği için bilmez, VİRALSPOR olarak geçen sezon Gençlerbirliği’nin başlangıçtaki kötü saha sonuçlarına rağmen hep Recep Karatepe’nin arkasında durduk.
Gençler şampiyon olduğunda herkes Hüseyin Eroğlu yalakalığı yaparken Recep Karatepe’nin katkısını hatırlatan yazıyı yazan, paylaşımı yapan tek spor gazetecisi benim.
Recep Karatepe’yi de Mustafa Kaplan gibi severim, sayarım, bilgisine, yeteneklerine güvenirim.
Recep Karatepe’nin başarısından da üzülmek bir yana geçen sezonki savlarımda haklı çıktığım için gurur duyarım.
Onun için geçiniz bu işleri.
Yönetimi eleştiriyorum.
Zamanında açıkça desteklediğim gibi eleştirilerimi de başkaları gibi gizli saklı yapmıyorum açıkça yüzlerine karşı yapıyorum.
Ankaragüçlü olmaları, gece gündüz mücadele etmelerini takdir ediyorum.
Eleştirdiğim tek konu göreve gelirken bize anlattıklarının tam tersine beş parasız, plansız ve programsızlarmış.
Çiğ köfteci, tavuk dönerciyi sponsor yapmalarına itirazım yok.
Bunlarla ancak karın doyar, profesyonel futbol kulübü yönetilemez.
Büyükşehir Belediyesi aracılığıyla alınan, içeriği 15 milyon mu 30 milyon mu olduğu belli olmayan forma göğüs sponsorluğu dışında kulübe henüz ciddi para girişi sokamadılar.
Şaka gibi ama aslına bakarsanız bu yönetimin en önemli sponsoru sürekli eleştirdiğimiz, küfür ettiğimiz İsmail Mert Fırat oldu.
Tarihin en beceriksiz başkanı olarak kayıtlara geçen, Ankaragücü’nü 2 sezon üst üste küme düşüren İsmail Mert Fırat, kulübü milyarlarca lira borçlandırdığı gibi, alacaklarını da unutmuş.
İsmail Mert Fırat yönetiminin depolarda unuttuğu 45-50 milyon TL tutarındaki ürünlerin satışından ve yine eski yönetimin tahsil etmeyi unuttuğu Nihad Mjakiç’ten gelen 30 milyon liranın üzerindeki bonservis parası ile bugüne kadar işler döndürüldü.
Maalesef kendi beceriksizliklerini hep başkalarına yüklemeyi adet edindiler.
Dün akşam yaşanan bir olaydan dolayı baktım kibir de tavan yapmış.
Daha bir ay önce biz eleştiriden memnun oluruz diyen arkadaşlar, bir anda kendilerini eleştirenleri ötekileştirme yolunu tercih etmeye başlamış.
Neyse bunlar benim kişisel konularım.
Yazıyı bir örnek olay ile bitirip, bizleri ötekileştirseler de yönetime yol göstermek istiyorum.
Geçen gün Trabzonspor-Gaziantep FK maçını izliyorum.
Baktım Gaziantep FK’nın formasında sadece “Şehitkamil” yazıyor.
Gaziantep TSYD Başkanı Murat Atay’ı aradım, bu sponsorluk Şehitkamil Belediyesi’nin mi yoksa o adda bir şirketin mi olduğunu sordum.
Şehitkamil Belediyesi’nin olduğunu, karşılığında 100 Milyon TL aldıklarını söyledi.
Hani belediyelerin profesyonel kulüplere yardımı suçtu?
AKP’li Şehitkamil Belediyesi nasıl 100 milyona profesyonel kulübe sponsor olabiliyor?
Sincan Belediyesi AKP’li.
Çok da güçlü belediye.
İsmail Can Ocak adındaki sözde Ankaragüçlü, eski basın sözcüsü de orada üst düzey yönetici.
Ankaragücü’ne 1-2 milyon para verip gönderiyor, paraya ihtiyacı dahi olmayan AKP’li milyarder bir kişinin takımı Ankaraspor’a isim sponsoru olup şampiyonluğa oynatıyor.
Bizim yönetim çiğ köfteciden, tavuk dönerciden gelen 40-50 bin liralık sponsorluklara bile razı olduğundan Sincan Belediyesi’nden gelen 1-2 milyonu her yerde ballandıra ballandıra anlatıyor.
Alın size emsal.
İsteyin siz de üzerlerinde hiçbir baskı olmayan AKP’li belediyelerden 100 milyonu.
Sonra onları örnek gösterip CHP’li belediyelere yüklenirsiniz.
Ankaragücü yönetimisiniz, 100 bin liraya loca satmakla bu kulüp yönetilmez.
Kalıcı yasağın gelmesi 40-50 bin liralık sponsorlukla engellenmez.
2-3 sezon bu ligde kalalım diyorsunuz ya.
Puan silme bu sezon söz konusu olmaz ama işte önünüzde Malatyaspor, Adana Demirspor örneği.
Adana Demir, daha geçen sezon battı, bu sezona eksi 6 puanla başladı.
Malatya 3 sezon öncesi Süper Lig’deydi, şimdi eksi 30 puanla lig başlamadan 3. Lige gitti.
Zamana yaymakla, kulak üstüne yatmakla bu işler olmaz.
Bu sezon sorunlar ya çözülecek ya çözülecek.
Napolyon’un dediği gibi para, para, para…
Parasız bu işler olmaz, hele ki kibirle hiç olmaz.
METİNER ERDEM