Close Menu
    Facebook X (Twitter) Instagram YouTube
    viralspor
    Facebook X (Twitter) Instagram YouTube
    • ANASAYFA
    • FUTBOL
    • BASKETBOL
    • VOLEYBOL
    • KİŞİSEL
    • YAZARLAR
    • TÜM SPORLAR
    • VİRALSPOR YOUTUBE
    viralspor
    Anasayfa » Blog » Olimpiyat Oyunlarının Mutfağı Federasyonlar
    Yazarlar

    Olimpiyat Oyunlarının Mutfağı Federasyonlar

    viralsporviralspor3 Ağustos 2020
    Facebook Twitter WhatsApp

    Olimpiyat oyunlarının mutfağında federasyonlar vardır. O mutfaktan tatsız tuzsuz yemek de, ortalama lezzette yemek de, insanların kuyruğa girdiği bir dünya lezzeti de çıkabilir. Bu mutfağa ve şefe bağlıdır.

    Federasyon mutfağında çalışan şefi ve diğer çalışanları değiştirmek için, daha başarılı olacak bir şef ve ekibine ihtiyaç vardır.

    Yoksa eski şef ve ekibiyle aynı şeyleri yaparak şef ve ekibi eskiyi devam ettireceklerinden mutfağa değer katmazlar.

    Bu nedenle olimpiyat oyunlarını federasyonlar üzerinde inceliyoruz. Federasyonları da yerinde sayan mı, yan gelip yatan mı, yoksa geleceği yakalayan mı diye markalaşmış şirketler üzerinden değerlendirmeye çalışıyoruz.

    Çünkü dünyada gelecekle ilgilenen iki grup var. Silahlı kuvvetler ve marka şirketler. Diğerleri onları rehber edinerek yollarını bulmaya çalışıyorlar.

    Silahlı kuvvetler gelecek projelerini gizli tuttukları için ulaşmak imkansızdır.

    Şirketlerinde gelecek üzerinde çalıştıkları projeleri açıklamadıklarını biliyoruz. Yalnız şirketlerin on yıl önceki gelecek çalışmaları bugün ürün olarak önümüzde olduğundan hikayeleri bize yol işareti olmaktadır.

    Karışık sorular soran çocuklar ‘İşte öyledir de onun için’ diye suistimalleri ne var ki öyle olduğu için öyledir diye düşünenler, geleceği göremeyenlerdir.

    Ama bazen aptalca bir soru geleceğin ışıklarının içeri süzülmesini sağlayabilir.

    Babasının fotoğraf çekmekte olduğunu gören Dr. Edward Land’in üç yaşındaki kızı, ‘sonucu hemen şimdi görebilir miyim?’ diye sordu.

    Bu masum soru Land’i anında fotoğraf hedefine yöneltti. Birkaç yıl sonra polaroid pazarına çıktığında Land şöyle diyordu. “Biz gerçekten de yeni ürünler icat etmeyi bilmiyoruz. En iyi ürünlerin hepsi var. Sadece görünmüyorlar, keşfedilmeyi bekliyorlar.

    İsviçreli bir mühendislik danışmanı olan Nicholas Hayek şu aptalca soruyu sordu. “Dünyanın en pahalı saatlerini üreten İsviçre saat pazarının bir bölümünü Seiko ve Citizen gibi Japon firmalarının elinden niçin geri almasın?

    İsviçreliler düşük fiyatlı saatlerde pazarı gerçekten de Japonlara kaptırmışlardı.

    İsviçreli saat firmalarının Pazar payı lüks saatlerde %97 iken, ucuz saatlerde %0, orta fiyatlı saatlerde %3’tü. Aslında pazarın büyüme şansı olmayan küçük bölümüne sıkışıp kalmışlardı. Bu yüzden İsviçre’deki saat firmaları iflasın eşiğine gelmişlerdi ve bunlardan ikisini Nicholas Hayek satın almıştı. Hayek bu ikisini birleştirdi ve Swatch ortaya çıktı.

    Swatch fikri özenli finansal analizlerden değil, İsviçre saat sanayini yeniden inşa etmek arzusundan doğmuştu. Bu ha İsviçreliye Avrupalıya duygusal bakımdan hitap eden bir hedefti.

    Başlangıçta bankalar, İsviçre finansının düşük maliyetli saat üretiminde Japon rakipleriyle başa çıkamayacağı için kredi açmaktan çekindiler.

    Ama Hayek düşleri olan biriydi. Çocuklar hep aynı soruyu sorarlar. Niçin? Niçin bu şeyler böyle işler? Niçin bu şekilde davranırız?

    İlk Swatch ekibinde çalışanlar saçma bir soru sordular. “Çarpıcı, ucuz ve yüksek kaliteli bir saat tasarlamak ve bunu İsviçre’de üretmek niçin mümkün olmasın?

    Modaya uygun üretebilmek ve bunu yaklaşık kırk dolara satabilmek için tasarım, imalat ve dağıtımda köklü yenilikler gerekiyordu.

    Swatch yenilikçi imalat süreci ile iş gücü ve maliyeti %10’un altına, perakende satış fiyatını ise %1’e kadar düşürdü.

    Swatch sadece pazarlamada bir buluş değildi, İsviçre saat endüstrisinin yeniden formüle edilmesiydi. İlk etapta kısa sürede yirmi beş milyon saat üretildi ve kapış kapış satıldı.

    Avrupa’da yüksek ücret düzeylerinin mutlaka rekabette yenilgi nedeni olarak görülmesi gerekmediğini tartışmasız kanıtlamış oldu.

    Olimpiyat Oyunlarında kırk ve yirmi madalya arası alanlar; Güney Kore, İtalya, Avusturalya ve Kanada sporda geleceği üretmek için Polaroid ve Swatch kültürlerinin ne kadar değerli olduklarını kavramışlardır. Burada kritik olan, geleceği görebilmek için bakış açısını, çocukları da kapsayacak şekilde mümkün olduğunca genişletmektedir.

    Bu nedenle bilgisayarda çocuklara yönelik spor oyunları, spor bilgi yarışmaları yapılmaktadır. Katılan her çocuğa puan verilmekte ve ödül kazanması sağlanmaktadır.

    Bu dört ülkenin federasyonları sektör öngörüsünün derin olduğu kadar sınırsız bir merak gerektirdiğini bildiklerinden kırk ve yirmi arası madalyayı olimpiyat oyunlarında alabilmektedirler.

    ARTUN TALAY

    Previous ArticleMHK’nın En Zor Görevlerde Kurtarıcısı Cüneyt Çakır
    Next Article Trabzon Newton’a Sabretmeli
    viralspor
    • Website

    Related Posts

    Bu Takım Bu Yönetimle Play Off Oynar mı Cem Koçyiğitoğlu Bey?

    20 Ekim 2025

    Ankaragücü’nün Karaman’daki Oyununa Hayır!

    19 Ekim 2025

    Zorunlu Olmasa Bu Oyuncuların Hiçbirine Ankaragücü Forması Giydirilmez

    19 Ekim 2025

    Gençlerbirliği’nden Müthiş Galibiyet

    19 Ekim 2025
    Leave A Reply Cancel Reply

    Faruk Koca: Murat Ağcabağ Başarsın, Özür Dileyeceğim

    21 Ekim 2025

    Süleyman Ören: Ankaragücü Başkanlığı’na Aday Olmaktan Vazgeçtim, Çünkü…

    21 Ekim 2025

    Matey Kaziyski, 11 Yıl Aradan Sonra Yeniden Halkbank’ta

    21 Ekim 2025

    Kenan Yıldız’a Mükemmeliyet Ödülü

    20 Ekim 2025

    Ankaragücü’nde En Şanslı Başkan Adayı Kim?

    20 Ekim 2025
    • Facebook
    • Twitter
    • Instagram
    • YouTube
    Facebook X (Twitter) Instagram YouTube
    • HAKKIMIZDA
    • KÜNYE
    • İLETİŞİM
    © 2025 viralspor

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.