Ankaragücü, her açıdan büyük anlam taşıyan maçta Antalyaspor ile deplasmanda 2-2 berabere kaldı.
Öncelikle Eren ve Mert’in anısı için büyük önemi vardı maçın.
Antalyaspor’u tebrik etmek gerekir, hem taraftarı hem de yönetimi Eren ve Mert’in en iyi şekilde anılması için yoğun gayret gösterdi.
Çok da güzel anıldı iki yavrumuz.
Ankaragücü, hem maç öncesi, hem gollerden sonra, hem de maç sonrası adına yakışır bir şekilde tüm Türkiye’ye hatırlattı cennetteki Eren ve Mert’i.
Mert Turgut Çakır, annesine söz vermişti ya, “Bir Manisa’ya bir de Antalya’ya gideyim, ondan sonra deplasmana gitmeyeceğim” diye.
Sevgili Zekiye Çakır anne, oğlun bugün yüzlerce Ankaragücü taraftarının kalbinde deplasman yaptı.
Meraklanma, o taraftarlar yine kalplerinde getirecek oğlunu.
Eren de Mert de hep o kalplerde yaşayacak.
VİRALSPOR olarak bizler de Mert ve Eren’in ailelerine ve tüm Ankaragücü camiasına bir kez daha baş sağlığı ve sabır diliyoruz.
Maçın bir diğer önemi puan tablosuydu.
Antalyaspor, Ankaragücü’nün 3 puan önünde ve bir üst basamakta yer alıyor.
Yani ligde kalma mücadelesi veren Ankaragücü’nün direkt rakibi.
Yenilse arada 6 puanlık fark oluşacaktı, son dakika golüyle farkın açılması önlendi.
Her şeyden önce umutlar tazelendi.
Galatasaray maçındaki mücadele şahaneydi ama hep akıllarda bir soru işareti vardı.
İstanbul takımları ile yapılan maçlarda futbolcular ekstra motive oluyor.
Acaba, o muhteşem geri dönüşün sebebi sadece rakibin Galatasaray olması mıydı?
Bugün o sorunun cevabı da verildi.
Yeni oyun sistemiyle Ankaragücü futbolcuları artık daha çok inanıyor kendilerine ve asla maçı bırakmıyorlar.
Rakibin adı değil, kendilerine olan inanç motive ediyor artık onları.
Mustafa Kaplan, 5’li defans sisteminde oyuna çok daha fazla olumlu anlamda müdahale edebiliyor.
Galatasaray maçında Pazdan’ı da ileri göndererek 2’li defans bile oynattı.
İki maçta son dakikaları çift forvetle oynamanın, sahanın her noktasında baskı yaparak oyunu rakip alana yıkmanın karşılığını aldı.
Teknik direktörlerin maç performansını ölçen internet siteleri var.
Geçen hafta, Rıza Çalımbay, Mehmet Özdilek, Sergen Yalçın’dan sonra en başarılı 4. teknik direktördü.
Bu hafta da ilk sıralarda yer almayı bu maçta hak etti.
Futbol şansı da artık Ankaragücü’nün yanında.
Eskiden 7-8 pozisyona girer, bir gol ya atar ya atamazdı.
Şimdi, girdiği 2 pozisyondan biri gol oluyor.
Son 2 haftadaki sonuçlar Orgill’i de tartışılır hale getirdi.
Orgill, sezon başından beri 14 maçın tamamında yanılmıyorsam 90 dakika oynadı.
Galatasaray maçının 70. dakikasında kırmızı kart gördü.
14 maç artı 70 dakikada Ankaragücü’nün attığı gol sayısı dokuz.
Orgill’siz 20 artı 90 dakikada atılan gol sayısı ise dört.
Yani 1330 dakikada atılan golün yarısını bu takım Orgill’siz 110 dakikada atmış.
Umarım Orgill, bu 110 dakikadan ders çıkarır.
Orgill ders çıkarmasa bile Mustafa Hoca mutlaka çıkarmalı.
Belki de son 110 dakikada olduğu gibi İlhan’ı santrafor mevkiinde oynatıp, Orgill’i İlhan’ın yerine koyar.
Buraya kadar yazdıklarım Ankaragücü’nün artıları.
Biraz da eksiklere değinmek gerekir.
Birincisi ön libero mevkisi kim oynarsa oynasın saatli bomba.
Sedat da, Faty de Moke de ne rakibi karşılamakta yeterli ne de hücuma katkı yapmakta.
Antalyaspor, Ankaragücü gibi ligin en az gol atan takımlarından biri.
5’li defansla bile bu takımdan 2 gol yeniliyorsa, Ankaragücü kendisini sorgulamalı.
Alihan, Galatasaray maçının yıldızlarındandı.
Bu maçta özellikle 2. golde rakibini kaçırarak az kalsın yenilgiye sebep oluyordu.
Alihan, uzun süredir oynamayan bir oyuncu.
Bu tür hatalar yapması bu yüzden doğal.
Oynadıkça hatalar azalacaktır.
Allah’tan Atıf geçen yılki formundan çok uzak.
Sahadaki 22 futbolcu arasında en kötüsüydü.
Yoksa ilk yarının uzatma dakikalarında yakaladıkları o pozisyonu bu kadar kolay harcamazdı.
O pozisyonun maçın kırılma anı olduğunu söyleyebiliriz.
Canteros hafta boyunca sakatlığı nedeniyle antrenmanlara katılamadı.
Mustafa Kaplan oynayamaz diyordu, son dakika baktık 11’de.
Attığı gol usta işiydi.
Zaman zaman aksasa da görevini yaptı.
Mustafa Hoca, son haftaların tartışılan ismini hem de hiç antrenmansız oynatarak risk aldı.
Bir gol attı, ikinci golde de payı var.
Demek ki Mustafa Hoca o riski almakta haklıymış diyelim.
Ama Canteros’un sorumsuzca kaptırdığı bir topta atağı kesmek isteyen Kulusiç’in sarı kart görerek, kritik Denizlispor maçında cezalı duruma düşmesi affedilmez bir hata olarak da notlara girdi.
Evet 2 zor deplasmandan da yenilmeden dönmek önemli.
Ama bu mücadelelerin karşılık bulması, öncelikle Denizlispor maçının kazanılması, ardından da transfer yasağının kaldırılmasıyla mümkün olur.
Başkan Fatih Mert’in, transfer yasağını kaldıramayabiliriz sözünü, transfer görüşmelerinde elini kuvvetlendirmek için söylediğine inanıyorum.
Daha doğrusu inanmak istiyorum.
Aksini düşünmek, konuşmak, yazmak istemiyorum.
Son bir nasihat..
Söz verdiğiniz gibi şeffaf olun.
