Güzel bir günü noktalamak üzereyiz.
Güne, VİRALSPOR Genel Yayın Yönetmeni Orhan Karadağ’ın, Meriç Enercan röportajını izleyerek başlamak güzeldi.
Duayen abimiz Meriç Enercan ile Ankaragücü’nün yakın tarihine yaptığımız kısa yolculuk büyük keyif verdi.
Mutlaka izleyin, izlemeyenleri nazikçe uyarın…
Ardından müthiş bir mücadeleye sahne olan Hatayspor maçındaydık.
İki takımda sadece ve sadece futbol oynamak için sahadaydı.
Üst düzey oynayan iki takımı da yürekten kutluyorum.
Tabii ki öncelikle Ankaragücü’nü ve galibiyetin mimarlarını.
Ankaragücü, Hatayspor’u 2-0 yenerken galibiyetin mimarları, öncelikle kaleci Friedrich, sağbek Kitsiou, sonra antrenör, diğer oyuncular ve taraftardı.
Sondan başlayayım, seyircisiz maçta taraftarın maça ne katkısı olabilir ki diyebilirsiniz.
Sosyal medyada dün TT olan “Adalet İstiyoruz” paylaşımı, maça müthiş etki etti.
Hüseyin Göçek’i pamuk gibi yapmış bu paylaşımlar.
Sakın yanlış anlaşılmasın.
İnanın Ankaragücü lehine haksız bir tane kararı yok, gördüğünü çaldı.
Göremediği tek pozisyonda yine Protokol Tribünü’nün katkısıyla da olsa VAR’a gitti, Ender Aygören’in neredeyse bileğini kıracak Gökhan Karadeniz’e kırmızı kartı çekinmeden gösterdi.
Taraftarın istediği de zaten adaletli yönetimdi, istediğini aldı.
Protokol Tribünü’nü de kutlamak gerekir, Konyaspor maçında penaltı, bu maçta da kırmızı kartta etkili olarak iki maçın kazanılmasında da pay sahibi oldular.
Konyaspor maçında sonucu, teknik direktörlerin taktikleri değil, sahadaki futbolcuların hataları belirlemişti.
Özellikle de kalecilerin.
Sehic, Friedrich’ten daha çok hata yapmıştı, maçı da bu sayede Ankaragücü kazanmıştı.
10 futbolcu bir yana kaleci ayrı yana.
Ne kadar iyi oynarsan oyna ne kadar mücadele edersen et, maçlarda sonucu kalecin belirliyor.
İtiraf edeyim, maç öncesi muhtemel 11’i yazarken kaleye Friedich’i yazmıştım ama içimden inşallah hoca keser diye dua ediyordum.
9 maçlık kötü performanstan sonra Brezilyalı kaleci ilk kez, gerçek kimliğiyle oynadı.
Hatay maçının kazanılmasında bir numaralı pay sahibi oldu.
Kitsiou’yu izlemek bir iki istisna maç haricinde müthiş keyif.
Özel bir kamera ayarlayacaksın, 90 dakika sadece Kitsiou’yu izleyeceksin doyamazsın.
Bugün de hem defansif hem de ofansif anlamda kusursuzdu.
İdeal 11 yaparken genelde 11 yabancı konuluyor.
Bizde anlamsız bir yabancı hayranlığı var.
Bugün ilk 11’de 5 Türk vardı, ardından 3 Türk oyuncu daha oyuna dahil oldu.
Hem Ankaragücü’nün bugünkü oyununa hem de diğer takımlara bakıyorum, Türk oyuncu ne kadar fazlaysa, o kadar çok mücadele oluyor sahada.
Fizik denklemi gibi.
Bu sözüm birilerinin kulağında küpe olsun.
Bugünden sonra Mustafa Dalcı’yı tartışmak ne kadar doğru olur bilemiyorum.
Mustafa Dalcı konusunda sorumluluğu Faruk Koca üstlenmişti.
Her görüşmemizde kendisini eleştirdim.
O kararında diretti.
Sonuçta o haklı çıkmış görünüyor, bize de susmak düşüyor, susuyorum.
Ama yine de 60. dakikada oyuna giren Paintsil’in, golünü de attıktan sonra oyundan alınmasını bir Allah’ın kulu doğru karar diye beni ikna edemez.
Oyuncunun çıktıktan sonraki ruh hali, kararın yanlışlığını zaten açıkça gösteriyordu.
Ankaragücü, 10 eksik futbolcuya rağmen müthiş mücadele verdi.
Genç Ender dahil, herkes adeta 2 kişilik performans gösterdi.
Sahanın her yerinde rakibe baskı uyguladılar.
Neden önceki maçlarda bu mücadeleyi göremedik diye sormadan edemiyorum kendime.
Alper Potuk’un kadro dışı kalması etkili olabilir mi?
Alper’siz 2 maçta 6 puan.
Yedekte kaldığı maçlarda bile neden olduğu huzursuzlukları hatırlıyorum da.
Umarım yönetim sırf maliyetinden dolayı zoraki oynatmak istemez.
Kafaca ve bedence hazır olmadığı sürece Alper’in bu takıma katkısı olmaz.
İyi futbolda belki bir etkide yeni prim sistemi.
Konyaspor galibiyetine 50 bin lira ödendi.
Gençlerbirliği, Beşiktaş, Denizlispor maçları primi ise 30’ar bin lira.
Bir iki gün içinde primler hesaba yatıyor.
Faruk Koca sorumluluk aldıkça, bu takım iyi yerlere gelecek.
Gelelim geçen maç sonundaki Faruk Koca’dan izin olayına…
Nasıl bir toplum olduk anlayabilmiş değiliz.
Sözde demokratız ama linç kültürünün esiri olmuşuz.
Hadi klasik Metiner Erdem muhaliflerine bir şey demiyorum da her gün konuştuğumuz, dertleştiğimiz dostlar bile sorup araştırmadan ne de meraklıymış linç etmeye.
Evet o gün bir telefon konuşmasına tanıklık ettim.
Bir tebrik telefonundan yola çıkarak Ankaragücü düşse bile geleceği çok güzel olacak diyecek kadar futbol cahiliyim, öyle mi?
Olay Ankaragücü altyapısıyla ilgiliydi.
Her yıl altyapıya en az 15-20 milyon liraya kadar para aktarılmasının söz konusu olduğu bir gelişme.
Ankaragücü altyapısının bu gelirlerle çok büyük atılım yapacağını, bu sezon küme düşülse bile geleceğinin aydınlık olacağını düşündüğüm için içeriğe girmeden ben de düşüncelerimi paylaştım.
O gün yazılmamak kaydıyla bu bilgi bana verilmişti, basın toplantısında paylaşılacağı söylendi, ben de yazmadım.
Gazetecilikte “Off The Record” diye evrensel bir kavram vardır.
Yazılmamak kaydıyla paylaşılan bilgi yazılmaz.
Şimdi niye yazıyorum, bu linç olayını anlattım, bu kez yazabilirsin dedi.
Ayrıntılarını yine basın toplantısına bırakarak, bu kadarını paylaşıyorum sizinle.
Ayrıca bu konu sadece mevcut yönetimle ilgili de değil, Fatih Mert ve yönetimi gitse, Murat Ağcabağ da gelse, Mehmet Yiğiner de dönse, alt yapıya bu gelirler düzenli olarak aktarılacak.
Derbide görüşmek üzere…