Ankara 19 Mayıs Spor KOmpleksi ile ilgili sorunların çözümü amacıyla spor bürokrasisinin üst makamlarına yazdığım açık mektuplardan birini de Gençlik Ve Spor Bakanlığı Müsteşarı Sayın Faruk Özçelik’e yazdım.
19 Mayıs Stadı yıkılıp yeniden yapılırken spor kompleksi içinde bulunan atletizm sahası ve diğerleri yeni proje içinde kendilerine yer bulabilecekler mi?
Hemen başka bir bakış açısı ve farklı bir konudan olayı ele alalım.
Herkesin kafasına takılan iki soru vardır.
Japon halkı neden hala güneşe tapmaktadır ve Konya’dan biraz büyük olan Hollanda bugünkü zenginliğine nasıl ulaşmıştır?
Bu iki sorunun cevapları konumuza çözüm için ışık tutabilir.
16. yüzyılda Portekizli tacirler Japonya ve Avrupa arasındaki ticareti tekelinde tutuyorlardı.
Japonya’ya ulaşan her Portekiz gemisinden iki türlü insan iniyordu.
Tüccarlar ve misyonerler.
Tüccarlar ticaretlerini yapınca gemiye binip Portekiz’e dönüyorlardı ama misyonerler Japonya’da kalıp Hristiyanlığı, Katolikliği Japon halkına kabul ettirmeye çalışıyorlardı.
Misyonerler Japonya’da çok uğraştılar ama halk arasında fazla ilerleyemediler.
Japon İmparatoru halktan ve elit gruptan gelen şikayetlerden rahatsız olmaya başlamıştı.
17. yüzyılın başında Hollandalılar Japonya’ya ulaşmaya başladılar.
Hollandalılar misyoner faaliyetleriyle ilgilenmiyorlardı.
Japonya ile ticaret yapıyorlar ve Japonlara havacılık, silahlar ve gemicilik konusunda bilgiler veriyorlardı.
Nihayet Japonya’ya misyonerlik faaliyeti yapmayan birileri gelmişti.
Japon imparatoru hızla ülkeden Portekizlileri çıkarmaya başladı.
O andan itibaren pratik kafalı Hollandalılarla uğraşacaktı.
Japonya ve Hollanda tamamen farklı kültürlere sahip ülkelerdir.
Ama değişmeyen evrensel bir kaygıyı taşıyorlardı.
Çıkar.
Onlar birbirlerinin çıkarlarına hitap ederek aralarındaki farkları aştılar.
Hollanda paylaşacak bilgisi olduğundan ticaret önceliğini aldı ve kasasını altınlarla doldurdu.
Japonya da aradığı bilgilere ulaştı… Bu herkesin konuştuğu ve anladığı bir dildir.
1540 yılında Kanuni Sultan Süleyman’a dünyanın yeni bir yıla girdiğini Piri Reis anlatmıştı.
Osmanlı İmparatorluğu’nun çok önemli gelir kaynağı olan ipek ve baharat yolunun özelliğini yitirmek üzere olduğunu, bu nedenle Karadeniz ve Hazar denizinin bir kanalla birleştirilmesini ve Süveyş Kanalı’nın açılmasını Piri Reis geleceğin kontrol edilmesi adına istiyordu.
Ama Osmanlı İmparatorluğu’nun geleceğini kurtaracak bu projeyi savunanlar, Piri Reis, Barbaros Hayrettin Paşa, Şehzade Mustafa ve diğer dört kişi tasfiye edildiler.
19 Mayıs Stadı’nda bulunan atletizm ve diğer olimpik spor dallarının tesisleri günümüzde sporumuzun ipek ve baharat yoludur.
Olimpiyat, Dünya, Avrupa madalyalarına ülkemiz bu yoldan ulaşmaktadır.
19 Mayıs Stadı’nın yıkılıp yenilenmesi sırasında yukarıda verdiğim örneklere dayanarak atletizm ve diğer olimpik spor dallarının haklarının korunmasını temenni ediyorum.