Ankaragücü-Fenerbahçe maçı bitti ama tartışmaları bitmedi.
Hakem ve VAR ile ilgili tartışmalara Ankaragücü yönetimi, maçtan 36 saat sonra (Prosedür gereği 36 saatten önce görüntü kullanılamadığından) şarkılı türkülü bir video klip ile dahil oldu, öncesinde ve sonrasında sessiz kalmayı tercih ettiler.
Konuşsalar, tepkilerini dile getirseler ceza alacaklar, maçlara dahi giremeyecekler.
Tabi Eryaman’da, deplasmanda protokolde maç izlemek önemli onlar için, Ankaragücü için bu risk alınır mı?
Başkan Faruk Koca, yeğeninin vefatından dolayı maça gelemediğinden maç sonu kameralara konuşmak basın sözcüsüne düştü.
O da “Hakemlerle ilgili konuşmak istemiyorum. Eski hakemler pozisyonları yorumlar” dedi.
Bu sayede Ankaragücü’nün hakkını aramanın, yöneticilerin değil, eski hakemlerin görevi olduğunu öğrenmiş olduk.
Yayıncı kuruluşun eski hakemlerden oluşan triosuna bakarsak, Halil Umut Meler ve VAR hakemlerinin maçtaki tek hatası Ferdi Kadıoğlu’nun ceza sahası içinde Ankaragüçlü oyuncuya takılıp düşmesine penaltı çalınmaması.
Ankaragüçlü taraftarın isyan ettiği tüm pozisyonlarda hakemleri akladılar yani.
Biz de zorunlu olarak daha iki hafta önce Faruk Koca’ya hakaret eden Ahmet Çakar’dan medet umduk.
Sağ olsun pozisyonları, doğru şekilde yorumladı da Ankaragücü’nün mağdur olduğu ortaya çıkmış oldu.
Taraftar, ertesi gün sosyal medyadan “Ankaragücü İçin Adalet” tag’ı açtı.
Atılan binlerce twit sayesinde Türkiye gündemine girdiler.
Ankaragücü’nün kendi hakkını aramaktan aciz olduğunu gören Galatasaray, Başkanı ve başkan vekiliyle TFF Başkanı’na baskın yaptı.
MHK Başkanvekili Murat Ilgaz’ın istifasını istediler.
Galatasaray bununla da yetinmedi , sosyal medyada “Türk Futbolu İçin Adalet” tag’ı açtı.
Taraftardan sorumlu yönetim kurulu üyesi Gülsen Yılmaz, taraftarın açtığı tag’a değil de Galatasaray’ın açtığı tag’a destek vermeyi tercih etti.
Eleştirilince de bir açıklama yaptı ki konu nerelere kadar gitti.
Ben tüm twitleri tek tek okudum, namusuna, şerefine uzatılan bir dil göremedim.
Zaten böyle bir şey olsa, önce o dili, Ankaragücü taraftarı kopartır.
Yeni kanun ne diyor bu konuda bilemiyorum.
Belki ben de suç işliyorumdur, Gülsen Hanım’ın taraftarın değil de Galatasaray’ın tag’ine destek vermesini yazdığım için.
Dava açarsa canı sağ olsun, gider yargılanırız.
Neyse, Ankaragücü hakkını aramayı iyi ki Galatasaray’a ihale etmiş, onlar vazifelerini en iyi şekilde yerine getiriyor.
Günün tartışma yaratan olaylarından biri de localarda ağırlıklı olarak Fenerbahçelilerin yer almasıydı.
Ankaragücü yöneticileri bu konuda da çok ağır eleştiri aldılar.
Söz vermiştim, bu konuyu araştıracağıma.
Araştırdım da.
Sonuç: Ankaragüçlü yöneticilerin locaların Fenerbahçelilerce işgalinde en küçük günahları yok.
Eryaman Stadı’nda 51 loca var.
2 Loca Ankaragücü yönetimine tahsis edilmiş, 2 loca ise misafir takım yöneticilerine.
8 locanın sahibi Gençlik ve Spor Bakanlığı.
Bu localarda Bakanlar, bürokratlar, yakınları, korumalar maç izliyor.
3 loca MKE’ye tahsis edilmiş.
Burayı da MKE’nin yöneticileri ve yakınları kullanıyor.
1 locayı Ankara Emniyet Müdürü’ne tahsis etmişler.
Burada da üst düzey Emniyet mensupları maç izliyor.
Geri kalan 35 locanın tamamı ise Ankaragücü tarafından oldukça yüksek fiyatlara satılmış.
Ankaragücü yönetiminin, kendi sattığı localara karışma hakkı da yok.
Adam parasını vermiş locayı satın almış, istediği kişiyi alır o locaya.
Locaların misafir takım taraftarınca işgal edilmemesi için talimatlarda bir madde var.
Tüm localara bilet tanımlanarak girilebiliyor.
Bunun için de Passolig şart.
Fenerbahçe Passolig’i olanlar sadece misafir takım locasına girebiliyor.
Diğer localara maça 24 saat kalana kadar sadece Ankaragücü Passolig’i olanlar giriyor.
Son 24 saatte ise misafir takım dışındaki tüm Passoligler ile bu localara girmek mümkün.
Bu localara giriş için Passolig gerekliyken ve Fenerbahçe Passolig’i olan taraftarların girişi yasakken, nasıl oldu da bu localar Fenerbahçeliler ile doldu?
Kaçağın ana kaynağı Eryaman Stadı’nın protokol girişi.
Diğer tüm girişlerde turnikeler varken, sadece protokol girişinde turnike yok.
Maalesef ben de birçok kez şahit oldum, orayı kontrol etmek çok zor.
Bir bakan geliyor yanında 50 kişilik koruma ve yakınlarından oluşan orduyla.
Hepsi birlikte hurraaaa içeri giriyorlar.
Oradaki gariban polis mi soracak sen kimsin diye o gruptaki birine.
Ya bakanın çok yakını çıkarsa o polisin, güvenlik görevlisinin sonu ne olur tahmin edebiliyor musunuz?
Sadece bakanlar değil, üst düzey devlet protokolü, belediye başkanları da 20-30 kişiyle maça geliyor.
O gün bu şekilde protokolden giriş yapanlar ağırlıklı olarak Fenerbahçeliydi tabi.
Protokolden aranmadan, bilet tanımlanıp tanımlanmadığı bilinmeden girenlere demişler ki “Bulduğunuz boş locaya girin oturun.”
Localar 12 kişilik ama maç sırasında her locada en az 30 kişi vardı.
Ankaragücü’ne destek için yüzbinlerce, milyonlarca lira verip loca alan işadamları ve yakınları, maçı kendi localarında ayakta izlemek zorunda kaldı.
Tabi, bu kişiler aranmadan girdikleri için o gün localarda Abdullah Karaata’nın gündeme getirdiği gibi alkollü içecekler de servis edildi.
Demem o ki localara Ankaragücü yönetiminin karışması söz konusu değil.
Suçlu varsa, kendi koydukları kuralları kendileri çiğneyen protokoldü.
Ama şu soru benim de aklımı kurcalıyor.
Beşiktaş maçında bu olay neden yaşanmadı da bu maçta yaşandı.
Demek ki Faruk Koca başkan statta olunca protokolde biraz çekiniyor.
Başkan olmayınca bunlar yaşanabiliyor.
Kapı kırma olayı misafir takım tribününde yaşandı.
Onun da sorumlusu Ankaragücü yönetimi değil, güvenlik görevlilerinin zafiyeti.
Ha son olarak, localara usulsüz giren sadece Fenerbahçeliler değildi.
Çok sayıda Ankaragüçlü de localara alındı.
Zaten 5 kulüp görevlisi de “Usulsüz seyirci alımı” iddiasıyla PFDK’ya sevk edildi.
“Bir müsibet bin nasihattan iyidir” demiş atalar.
Umarım bu yaşananlardan ders alınır, bir daha bu olaylar yaşanmaz.
METİNER ERDEM