Ankaragücü, ligde kalma mücadelesi verdiği direkt rakibi Kasımpaşa ile evinde golsüz berabere kaldı.
Bu sezon Ankaragücü için en fazla yapılan eleştiri, istikrarsız olması.
İstikrarsızlık öylesine genlerine işledi ki bu takımın, maç maç bile değil artık devreler arasındaki performanslar bile 180 derece farklı olmaya başladı.
Son haftalarda (İstanbulspor maçı haricinde) ilk yarıda dökülen bir Ankaragücü izliyoruz, sonrasında devre arası Tolunay Kafkas dokunuşu, ikinci yarı bambaşka oluyor Kupa Beyi.
Ankaragücü, kazansa da kaybetse de ikinci yarıdaki futbol öyle keyif verici oluyor ki balık hafızamızdan olsa gerek, bir türlü o berbat ilk yarıları hatırlamıyoruz, konuşmuyoruz.
Kasımpaşa maçı da onlardan biri oldu.
Perşembe günü Kupa’da Başakşehir ile oynanacak maçı düşünerek maçı ilk yarıda koparmasını bekledik Ankaragücü’nden.
Sahada Nihad Mujakic dışında maça sıfır konsantre bir takım vardı.
Koskoca ilk yarıda maç adeta Mamadou Fall, Valentin Eysseric, Cedric Bahakon ile Nihad Mujakic arasında geçti, diğer futbolcular bizler gibi izledi.
Yalnız, ne ciğer ne güç varmış bu Mujakic’te arkadaş.
Üç kişiyle 45 dakika tek başına boğuştu enerjisinden gram kaybetmedi.
İkinci yarıda aynı performansla devam etti.
Kaleci Gökhan Akkan, ilk yarının uzatma dakikalarında kalesinde devleşince Ankaragücü, çok iyi olmadığı bu devreyi golsüz berabere tamamlamış oldu.
İkinci yarı, Tolunay Kafkas, Taylan Antalyalı/ Andrej Djokanovic değişikliği ile başladı.
Beklenti daha radikal değişiklikler yapılması şeklindeydi.
Sahada varlığı ile yokluğu belli olmayan Ghayas Zahid’in yanı sıra geçen hafta olduğu gibi bu maçta da yokları oynayan Lamine Diack’ın ikinci yarıya başlaması “Hoca torpilinden” başka bir gerekçeyle açıklanamazdı.
Nitekim maçtan sonra Tolunay Kafkas’a “Ghayas Zahid’in torpili kim” diye direkt sordum.
Aldığım cevap şaşırtıcıydı, Tolunay Hoca, “Ghayas Zahid’in bugünkü performansından memnunum. Bu takımın kaptanı oynamayı hak ediyor” ifadelerini kullandı.
Bazen bizlerin bir oyuncudan beklentimiz ile teknik direktörlerin beklentileri örtüşmeyebiliyor.
Hoca da kendi ayağına sıkmak istemez değil mi?
Vardır bir bildiği diyerek, çok da uzatmamak gerektiğini düşünüyorum.
Tasos konusunda Tolunay Kafkas’ı daha önce de uyarmıştım.
Yunan Milli Takım oyuncusu Ankaragücü’nde yedek kalamaz diye bir kural yok.
Tasos da ilk 11 oyuncusu olmadığı konusunda bir kez daha beni haklı çıkardı.
Çok iyi bir hamle oyuncusu.
Özellikle rakibin baskı yaptığı, yorulduğu, geride boş alanlar bıraktığı anlarda müthiş işler başarabiliyor.
Her oyuncuya hakkı ne ise onu vermek, sadece Yunan Milli sıfatından dolayı ilk 11 için zorlamamak lazım.
İlk 11 için zorlayacaksan Pedrinho’yu, Andrej Djokanovic’i zorla, Milson’u sistemine dahil etmek için zorla sevgili Hocam.
Lamine Diack’taki Fenerbahçe maçı sonrası düşüşü anlamakta zorlanıyorum.
Bu kadar üst düzey vasıflara sahip bir oyuncu, bu kadar vasat performans üst üste iki maç göstermemeli.
Umarım, futbolun dışında bir sorunu yoktur.
Ankaragücü, 42 yıl sonra Türkiye Kupası alacaksa, bu başarının başrolünde olacak oyunculardan biridir Lamine Diack.
Bir an önce toparlanmalı, Fenerbahçe maçındaki performasını diğer maçlarda da göstermeli.
Ankaragücü, Tolunay Kafkas ile sistem değiştirdi.
Sezon başından beri 4-2-3-1 oynuyordu, şu aralar 3-4-3 oynuyor.
Bu sistemin başarılı olması için stoperlerden en az birinin ayağının çok iyi olması, topu oyuna doğru sokabilmesi, takıma ofansif anlamda da katkıda bulunması gerekiyor.
Tolunay Hoca, Kevin Malcuit’i sağ stoper oynatarak sistemindeki boşluğu kendi doldurdu.
Arda Kızıldağ da o boluğu doldurabilirdi ama nedense onu oynatmıyor.
Atakan Çankaya, Nihad Mujakic ve Uros Radakovic üçlüsü, kesici özellikleri olan ama topu oyuna sokmada yüksek beceriye sahip olmayan oyuncular.
Bu yüzden Tolunay Hoca’nın sisteminin başarılı olması, Kevin Malcuit’in performansına bağlı.
Dün Kevin’in performansı vasatın altındaydı, Ankaragücü’nün performansı da bu yüzden oldukça düştü.
Bu sistemin başarılı olmasının bir diğer şartı da kanat beklerinin hem hücumda hem de defansta etkili olabilmeleri.
Tolunay Hoca, bu konuda oldukça şanslı.
Stelious Kitsiou da Matej Hanousek de geldikleri ilk günden beri makine düzeninde çalışıyorlar.
Dünkü maçta da neredeyse sıfır hatayla oynadılar.
Tüm ofansif aksiyonlarda başrolde onlar vardı.
Kasımpaşa teknik direktörü Kemal Özdeş, Ali Sowe’u Ryan Donk ile kilitlemeyi planlamış.
Oyunun büyük kısmında bunda da başarılı oldu.
Yine de Ali Sowe, klasını konuşturdu, skor üretebileceği pozisyonlar buldu.
Kimisinde kaleci Günay Güvenç, kimisinde de Tarkan Serbest izin vermedi.
Maç içinde birkaç pozisyonda hakem kararlarına itiraz ettik ama ben özet görüntülerde biraz abarttığımızı fark ettim.
Bahattin Şimşek gördüğünü çalmış, zaten Ankaragücü’nün de istediği bu.
Sadece kendisi için değil, herkes için adalet.
Ankara polisinin Ankaragücü taraftarına eziyeti bitmeyecek gibi.
Bu maçta da bazı taraftarların maça girerken yaşanan kargaşada ters kelepçe ile gözaltına alındığını, maçtan sonra sosyal medya paylaşımlarından öğrendim.
Ankaragüçlü Hukukçuları ve yönetici Gülsen Yılmaz’ı, taraftarlarına verdikleri destekten dolayı kutlarım.
4 Mayıs’ta tarihi bir maç var.
Ligden tamamen kopan Başakşehir için de Avrupa için tek umut kupa.
Başakşehir bu haftayı maç yapmadan tamamladı.
Ankaragücü’nün karşısına dipdiri çıkacak.
Ankaragücü taraftarı için 810 kontenjan ayırmışlar.
20 yılı aşkın süre sonra gelen yarı final için bu sayının çok üzerinde Ankaragüçlü o maçta olmak isteyecektir.
Ankaragücü, yönetimi kontenjanı artırmak için çalışacaktır ama Başakşehir kulübü buna izin vermez.
Zaten 810 Ankaragüçlü’nün karşısında olsa olsa 5-6 bin Başakşehirli olur.
Ankaragücü taraftarı 5-6 bin çekirdekçiyi boğar o statta.
Şimdiden benim içimde kıpır kıpır.
Nasıl geçecek 4 gün bilemiyorum.
Başakşehir maçı sonrası görüşmek üzere.
Ha başlıkta Levent Onuk dedik, bir şey yazmadık, haklısınız.
Önemli bir konuyu sonrasında hatırlamak için bir kenara yazarsınız ya!
Ben konu çok önemli olduğu için bir kenara değil de başlığa yazmayı uygun gördüm.
Onun da sırası bir gün gelecek.
METİNER ERDEM