Sevgili Ankaragüçlüler;
Öncelikle bugün 115. yaşını kutlayan takımınızın doğum gününü kutlarım.
Mehmet Demirkol’un altını çizdiği gibi Ankaragücü sadece Ankara’nın değil, 115 yıllık tarihiyle Türkiye’nin bir markasıdır.
Bu markayı bugün TFF 2. Lig’de oynamaya mahkûm edenleri lanetleyerek, Ankaragücü’nün doğum gününü kutluyorum.
Bugün doğum gününü çok keyifli bir şekilde kutlayabilirdik ama olmadı.
Ankaragücü’nün deplasmanda Adana 01 FK’ya 1-0 yenilmesi keyifleri kaçırdı.
İlk 2 haftada sadece 1 puan alınması doğal olarak taraftarı da endişelendirdi.
Doğal olarak diyorum çünkü, son 2 sezon üst üste küme düşmenin travmasını yaşayan bir taraftar kitlesine sahip Ankaragücü.
“Ankaragücü’nü Ankaragüçlüler yönetsin de amatöre düşmeye razı” bir grup dışında, taraftarın büyük çoğunluğu yeni bir travma yaşamak istemiyor.
İşin ilginç yanı, grubun güçlü takımlarından biri karşısında iyi oyuna rağmen alınan mağlubiyete de en büyük tepkiyi “amatörcüler” gösteriyor.
Öncelikle amatörcüleri de rahatlatacak, tüm takımların ayrıntılı analizlerini yapan uzmanlardan aldığım bir bilgiyi paylaşayım.
İlk 2 haftada alınan sonuçlar, bu kişilerin yaptığı analizleri destekler nitelikte.
Ankaragücü’nün grubunda düşme adayları Buca, Erbaa, Kepez, Karaman, Altınordu.
Uzmanlara göre direkt 1. Lig’e çıkmak için Batman Petrolspor, Elazığspor ve Şanlıurfaspor yarışır.
Bu takımlara ek olarak 2 ila 5’incilik arasında yer alarak play off oynamaya çalışacak takımlar ise Beyoğlu Yeni Çarşı, Adana 01 FK, Ankaraspor, Karacabey ve Ankaragücü olacaktır.
Ankaragücü’nün fikstür şanssızlığı, düşme adaylarıyla geç oynayacak olması.
Başkent ekibi ilk 10 haftada şampiyonluk ve play off mücadelesi veren 6 takımla karşılaşacak.
Genç ve tecrübesiz oyuncusu fazla olan Ankaragücü, zirve mücadelesi veren, ikinci ligin şartlarını iyi bilen rakiplerle yapacağı maçlarda doğal olarak zorlanacaktır.
Ankaragücü unutmuştu ama ikinci ligin şartlarını rakipler ilk 2 haftada yeniden hatırlattı: “Golünü at, üzerine yat.”
Son 2 yılın travmasıyla “Bu takım yine küme düşer” diyenler de az değil camiada.
Özellikle geçen sezonun tecrübesiyle onlara da “yok ya bu takımın düşmesi imkansız” diyemiyorum.
Profesyonel takımların olmazsa olmazı para.
Paran yoksa başına, küme düşme de dahil her şey gelir.
Ankaragücü de maalesef para konusunda ciddi sıkıntılar yaşıyor.
Gazi Ercüment Tekin ve arkadaşları olağanüstü çalışıyor.
Günde 17-18 saat Beştepe’de mesai yapıyorlar.
Ama bu işler sadece “damlaya damlaya göl olur” misali küçük sponsorluklarla olmuyor.
Ya Gülermak gibi 3-4 sponsorluk daha bulunacak ya da cepten karşılanacak.
Ankaragücü’nü bugüne kadar “acil durumlarda” Mehmet Yiğiner ve iki iş insanı destekledi.
Şimdi Mehmet Yiğiner dışındakilerin kendilerini kenara çektiklerini duyuyorum.
Umarım yanılıyorumdur.
Yönetim acil yeni kaynaklar bulamaz, aidiyet duygularının düşüklüğüne geçen sezon şahit olduğumuz futbolculara ödeme yapılmazsa, Ankaragücü de düşme adayları arasındaki yerini alır.
En taze örnek Osman Çelik.
Ankaragücü ölüm kalım mücadelesi içinde.
Arkadaş ise krizi fırsata çevirme peşinde.
Eski alacaklarımı ver, maaşıma da zam yapıp sözleşmemi uzat yoksa oynamam diye diretiyor.
Bu arkadaşı sözde takımın en mücadeleci elemanı olarak görüyorduk.
Meğer saha dışındaki mücadelesi, saha içini beş katlıyormuş.
Adana’ya da para sorunu çözülmediği için gitmek istemedi, Mustafa Kaplan da kadroya almadı.
Sonradan yöneticiler “Biz ikna ettik, Osman’ı ilk uçakla gönderiyoruz” diyorlar.
Mustafa Hoca da haklı olarak reddediyor.
Bugün Osman’ın yaptığını, yarın paralarını alamazsa diğerleri yapmaz mı?
Biz uyarımızı yapalım da…
Ha bu arada en acı olanı da ne biliyor musunuz?
Transfer yasağını kaldıramadığın sürece bu oyunculara muhtaçsın.
Normal şartlarda defterini dürüp postalaman gerek ama hala medet umuyorsun “acaba şartlarını yumuşatır gelir oynar mı” diye.
Gelelim dünkü maça.
Ankaragücü, Erzincanspor maçının sadece ilk yarısında iyiydi, Adana 01 FK maçında ise 90 dakika rakipten üstün oynadı.
Ancak bir anlık konsantrasyon bozukluğu, taçtan gelen topun gol olmasıyla maçtan puan alınamadı.
Özellikle Enes Tepecik’in yakaladığı çok müsait pozisyonlar gol olsa bugün çok farklı şeyler konuşuyor olabilirdik.
Genç kaleci Fatih Demir’in acemice hareketi nedeniyle kırmızı kart gördüğü pozisyondan sonra bile Ankaragücü 10 kişiyle beraberlik fırsatları yakaladı.
Olmadı, olmadı.
Ankaragücü’nde bir sıkıntı da taraftarın bazı futbolcularla ilgili takıntıları.
Geçmişte Atakan Çankaya’ya yapılanlar, bugün İsmail Çokçalış’a yapılıyor.
İsmail Çokçalış Erzincan maçının yıldızıydı.
Adana 01 FK maçında da görevini yerine getirdi.
İsmail’in mevkisi sağbek.
Yerinde kalsa, sadece oyunun defansif yönünü oynasa kimse ses çıkarmayacak.
Ancak Mustafa Hoca takımın ofansif yükünü de İsmail Çokalış’a vermiş.
Doğal olarak top kaybı da yapıyor.
90 dakika öğle saatlerinde Adana sıcağında hiç durmadan gidip gelmek kolay değil.
Ankaragücü’nde sıkıntı, Miraç Şimşek’in geçen sezonki formundan çok uzak olması, santraforda alternatif yaratılamaması.
Hasan Nazarov’un yabancı statüsünde sayılması da Mustafa Hoca’yı zor durumda bıraktı.
9 numara pozisyonuna adam bulunamadığından Ankaragücü genellikle 4-6-0 dizilişiyle oynamak zorunda kalıyor.
Enes Tepecik izlerken keyif veren bir oyuncu haline eldi.
Ancak diğer genç oyuncular henüz istenilen seviyede değil.
Taraftar bu takıma sabır gösterir, yönetim de para işini çözerse Ankaragücü’nün geleceği parlaktır diyebilirim.
Aksini düşünmek bile istemiyorum.
Düşünmek istememek, konuşmak istememek anlamına gelmiyor.
VİRALSPOR’un yaz rehaveti biraz uzun sürdü farkındayım.
Pazartesi sezonun ilk YouTube yayınını yapmak istiyorum.
Son dönemlerde yaptığımız gibi ağırlıklı olarak taraftar sorularını yanıtlayacağız.
Mesela, “bu arkadaşlar aday olmasaydı, kulüp kayyuma kalırdı” safsatasıyla ilgili soruları mutlaka bekliyorum.
Hatta programı beklemeden birkaç kelime edeyim.
Hatırlarsınız Ankara basını olarak seçim öncesi bir hareket başlatmak istemiştik.
Maalesef aday olmayacağına adım gibi emin olduğum Murat Ağcabağ tarafından o hareket sabote edilmişti.
Olayın Faruk Koca-Murat Ağcabağ kavgasına indirgenmesine bazı arkadaşlar çanak tuttu, maalesef engel olamadım.
Halbuki bugün yönetimde olan Bağımsız Ankaragücü Delegeleri Platformu ile ortak hareket etmek isteyen 200-300 milyon liralık maddi güce sahip iş insanları vardı, onları gündeme getiremedik.
Sonrasında Gazi Ercüment Tekin ve arkadaşları tek başlarına hareket etmeye karar verince o iş insanları geri çekildi.
Ankara medyasının başlattığı süreç sabote edilmeseydi, bugün Ankaragücü her kesimin desteklediği bugünkü yönetimin de içinde yer aldığı Ankaragüçlüler tarafından yönetiliyor olurdu.
Yazıyı yine çok uzattık, yarın programda görüşmek üzere…
METİNER ERDEM





2 yorum
Vay ki vay… 2023’te Ankaragücü Avrupa kupalarına katılacak bir başkent kulübü olacaktı. Gururluyduk, güçlüyüz, Ankaragüçlüyüz diye hava atacaktık. Ama gördük ki her tarafımız yalan dolanla dolmuş, haberimiz yokmuş. Dağ olsa bu ihanete dayanamazdı.
Hâlâ soruyorum kendime: Bu camianın başına gelenler neydi? Yine köy köy, kasaba kasaba dolaşmaya başladık. İki maç oynandı, yine hüsran. “Yönetici olduk” dediler, yediler, içtiler ve bir şey olmamış gibi çekip gittiler.
Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti Ankara’yla övün diyemiyorum… çünkü içim yanıyor.
Ankaragüçlüyüz de, ne yapabiliriz diye soruyorum. Karar vericilerin tek bildiği; para kimden gelirse gelsin diye oturup beklemek sanki. Biz camia olarak her zaman ayaktayız, ama onlar sadece günü kurtarma derdinde.
Ve bu da en çok Ankaragücü’ne gönül verenlere, yani bize dokunuyor. 💛💙
Selamlar.
Bu takım oyuncularına sabretmek zorundayız. Bundan önceki sezonlarda defansımız çok kötüydü gol yedikten sonra çöküyorduk. Bu sezon bu lige göre defansımız iyi, kadro beraber oynadıkça düzelecektir. Kaplan hocaya katılmıyorum. Bu takımdan şampiyonluk bekliyorum. Olur; olmaz diye bir şey yok, göç yolda dizilir, lig uzun şampiyonluk için yola çıkan takımların korkulu rüyası biziz. Takım içi arkadaşlık gençlerle yaşlıların birlikteliği önemli. Daha ilk maçta Mustafa Kaplan’ın bu takımdan şampiyonluk beklemeyin demesi beni şaşırttı. Bu takımın yarısı süper lig-1. Lig tecrübesi olan oyuncular, hangi rakiplerinde böyle tecrübe var. İsmail Çokçalış’a kimse gak-guk diyemez. Taraftarın sabredemediği oyuncular gittikleri yerde yıldız oluyor. Sabredemeyecek hoca hemen gitsin oyalanmasın, oyunculara tahammül edemeyen maça gelmesin.