Başkent derbisinde Ankaragücü ile Gençlerbirliği 1-1 berabere kaldı.
Ankaragücü oynamak; Gençlerbirliği ise bozmak isteyen oyun anlayışıyla maça başladı.
Mustafa Dalcı, hastalıklarını atlatan 4 oyuncusu dönmesine rağmen, “Kazanan Takım Bozulmaz” kuralından hareketle, Hatayspor’u 2-0 yenen kadroyla sahadaydı.
Ama daha maçın başında hata yaptığı ortaya çıktı.
Mustafa Kaplan, Ankaragücü’nü çok yakından tanıyor.
Orta sahada oynayan Pinto’nun, genç Ender’in ve sol bek Atilla’nın baskı uygulandığında hata yapacağını biliyor.
Emre Güral’ın da en uçta oynadığında verimli olamadığı zaten Hatayspor maçında ortaya çıkmıştı.
Bu maçta alacağı bir puan için kupayı bile feda eden Mustafa Kaplan, bu 4 oyuncunun gününde olmaması sayesinde çok rahat bir maç çıkartıyordu.
Ta ki Mustafa Dalcı, Lukasik ve Borven’i oyuna alana kadar.
Lukasik ve Borven için “ağır gribal enfeksiyon geçirdiler, 10-15 dakika zor oynarlar” denildi.
Oysaki özellikle Lukasik, son yarım saat oynarken hiç sırıtmadı, 90 dakika bile oynayacak bir oyuncu görüntüsü çizdi.
Maça çok hata yapan Ender’in yerine Lukasik ile başlansaydı, orta sahadaki boşluklar kapatılırdı.
Pinto’ya da orta saha yerine asıl mevki olan sol bekte görev verilseydi, Atilla yerine bir santrafor oyuna alınabilir, Emre Güral da on numara mevkisine çekilebilirdi.
Sadece 2 farklı oyuncu seçimiyle 4 futbolcudan maksimum yararlanma şansını, “Kazanan takım bozulmaz” kuralıyla harcadı Mustafa Dalcı.
Önce bir kanada Paintsil’i alarak ardından da Lukasik ve Borven’in oyuna girmesiyle Ankaragücü, geri düştüğü maçta önce beraberliği yakaladı, ardından da galibiyet için çabaladı.
Ankaragücü’nde kaleci Friedrich, geçen maçta olduğu gibi yine formdaydı.
Hatay maçının kahramanı Kitsiou’nun Ankaragücü’nün yediği golde Pinto ile ortak olduğu hata, affedilmezdi.
Onların hatası kadar Murat Yıldırım’ın becerisi de golde önemli rol oynadı.
Saba yine çok iyiydi ama istense daha iyi olabilir miydi bilemiyorum.
Asıl mevkisi sol kanat olan Saba, bir süredir sağ kanat oynuyor ve oldukça başarılı performans sergiliyor.
Saba asıl mevkisinde oynatılsa onu, Johannes’in yokluğunda bugün ilk kez bir lig maçında oynayan Ömürcan karşılamak zorunda kalacaktı.
Bu eşleşmede ağırlıklı olarak galip Saba olabilirdi.
Mustafa Dalcı, bu tercihi neden yapmadı anlayamadım.
Belki de sık sık ileriye çıkan Polamat’ın arkasında bırakacağı boşlukları Saba ile kullanmak istemiştir.
Pandemi dolayısıyla maç sonu basın toplantılarına alınmıyoruz, bu yüzden böyle sorularımız havada kalıyor.
Borven’in oyuna girmesiyle, Emre Güral forvet arkasında on numara gibi oynamaya başladı.
Sonunda çok kötü başladığı maçı asist yaparak tamamladı.
Şu takımın gerçek bir on numaraya o kadar çok ihtiyacı var ki son 2 transfer sezonunda nasıl bu konu göz ardı edildi anlam veremiyorum.
Atakan ve Erdi, vasatın üzerinde, Sarlija ise vasat seviyelerinde performans gösterdiler.
Mustafa Dalcı hata yapsa da oyuncu değişikliklerinde son derece başarılı.
Yaptığı her değişiklik takıma olumlu yansıyor.
Son 3 maçtaki görüntüsüyle Ankaragücü, bu ligin iyi futbol oynayan takımlarından biri haline geldi.
Bu futbolunu umarım ileriki maçlara da taşır.
Gençlerbirliği de iyi yolda, umarım iki takımda en kısa zamanda ligin dibinden kurtulur.
Maç sonu gereksiz bir gerginlik yaşandı, nedenini sorduğumuzda da herkes birbirini suçladı.
Ama Mustafa Kaplan ve oyuncusu Berat’ın kameralar karşısında sarf ettikleri sözler çok ama çok ağırdı.
Dil sürçmesi olarak görmek istiyor, en kısa sürede bir özür açıklaması yapılacağına inanıyorum.
Yoksa ne bu taraftar unutur ne de ben unutulmasına izin veririm.
Ankaragücü, maça yeni bir göğüs reklamı ile çıktı.
Büyükşehir Belediyesi şirketlerinden Belka’nın ismi vardı, formaların göğsünde, kollarda da MKE’nin.
Önce heyecanlandık, yeni sponsorluklar mı geldi diye.
Sonra öğrendik ki konu eskiye dayanıyormuş.
Hani, belediyenin 6 şirketinden 5’er milyon olmak üzere toplam 30 milyon gelmişti ya
O paraların karşılığı verilen taahhütten dolayı bu reklam kullanılmış.
Mutlaka yine birileri bu konuyu niye yeniden gündeme getirdin diye eleştirir.
Geçen sefer sosyal medyada linç edilmiştim.
Beni o gün linç edenler; boya, badanaya, üç beş fayansa görkemli törenler düzenlenirken, Mansur Yavaş’a hala bir teşekkür plaketi bile verilmemesini normal karşılıyorlardır sanırım.
Beşiktaş maçında görüşmek üzere…