Türkiye, itibar anlamında sportif alanda çok büyük bir darbe aldı.
Bir diyorum ama normalde iki darbe üst üste geldi.
Tüm Avrupa’nın heyecanla beklediği UEFA Şampiyonlar Ligi Finali ve dünyanın en prestijli organizasyonu Formula 1 ülkemizin sınırları dışında yapılacak.
UEFA, geçen yıl Türkiye’ye verdiği ve 29 Mayıs’ta İstanbul’da oynanacağı açıklanan Şampiyonlar Ligi finalinin koronavirüs salgınında gelinen son durum nedeniyle Portekiz’in Porto kentinde yapılmasını kararlaştırdı.
Ayrıca bu olay ilk kez de yaşanmadı.
Geçen yıl Türkiye’de yapılacak final yine elimizden alınmıştı.
İngiliz Hükümeti’nin Türkiye’yi riskli ülke kategorisinde değerlendirmesi ve maça gideceklerin, futbolcular dahil dönüşte karantinaya alınacak olması nedeniyle UEFA ile bir görüşme gerçekleştirdi.
Bu görüşmeden de ne yazık ki Türkiye’nin itibarını sarsan o karar çıktı.
UEFA yetkilileri, Türkiye’den gelecek tepkileri de bertaraf etmek için Cumhuriyetin 100. yılına denk gelen 2023 yılındaki finali İstanbul’a vermek istediklerini yetkililere ilettiği iddia edildi.
Bu sarsıntının ardından Formula 1 yönetimi de aldığı kararla organizasyonu yarış takviminden çıkardı.
İngiliz hükümetinin Türkiye’yi riskli ülkeler arasına alması ve organizasyonlara katılanların ülkede karantinaya alınacak olması ne yazık ki bizlerin elini kolunu bağlıyor.
Yaşanan bu gelişmelerin ardından yukarıdan aşağıya Türk yetkililer suskun.
Lafa geldi mi Türkiye’nin itibarını ağızlarından düşünmeyenler neden suskun?
Yaptırdıkları binalarla Türkiye’nin itibarını dış dünyaya kanıtlamak isteyenlerin dış politikası, iç politikası ve sağlık politikası iflas etmiştir.
Dış politikada herkesle kavga etmek, içeride insan hakları ve adalet sistemindeki kamuoyunu tatmin etmeyen ve tartışılan kararlar, sağlıkta da ne yazık ki aşı ve diğer konulardaki tutarsızlıklar ülkemizi bugün bu hale getirdi. Sağlık Bakanlığı’nın pandemi nedeniyle yaptığı vaka açıklamaları ne yazık ki hem ülkede hem de dış dünyada hep tartışılıyor.
Artık bazılarının şapkalarını önüne koyup düşünmesi gerekiyor.
Bir final maçı üst üste bir ülkeden alınıyorsa yöneticilerin veya yönetimin radikal kararlara imza atması gerekiyor. Bu ülkenin artık hiç bir alanda hiç bir kayba tahammülü yoktur. Demek ki neymiş, “itibar” lafla olmuyor.
ÖMER HAKAN KİBAR