Ankaragücü-Adana Demirspor maçı öncesi.
Tolunay Kafkas hoca, pek görülmeyen bir şey yaptı, kadroyu maçtan bir gün önce açıkladı.
Kalede genç Doğukan var, “Malcuit’in oynaması şüpheli, o oynamazsa genç Arda Ünyay oynayacak” dedi.
Kadroda Tasos, Beridze’nin de olmasına haklı olarak isyan edenler oldu.
Altyapıdan merak edilen o kadar futbolcu varken, niye Tasos, Beridze diye soranlar oldu.
Öğrendiğime göre o akşam Twitter’daki sohbet odasında bu konu tartışılırken meslektaşım Orhan Sal söz almış, U19’da gol kralı olan Furkan Ceylan’ın da maçın ilerleyen dakikalarında süre alabileceğini söylemiş.
Ne olduysa ondan sonra olmuş zaten.
Cengiz Paça yayına bağlanmış, Furkan Ceylan’ın da aralarında olduğu U19 takımındaki tüm oyuncuların 1 ay önce kulüple ilişiğinin kesildiğini söylemiş.
Ankaragücü’nü çok yakından takip eden bir gazetecinin bunu bilmemesini eleştirmiş.
Haklı mı?
Yüzde 100 haklı.
Orhan Sal bu kulübün kılcal damarlarını bilecek kadar olaylara hakim bir arkadaşımız.
Bu olay bana intikal ettirildiğinde Orhan için üzüldüm, kendi adıma sevindim.
O yayına ben de bağlanmış olabilirdim, aynı duruma ben de düşmüş olabilirdim diye.
Çünkü Furkan Ceylan ve arkadaşlarının kulüple ilişiğinin kesildiğini ben de bilmiyordum.
Ben de ertesi günkü maçta Furkan’ın da süre alacağını düşünüyordum.
Bu bizim eksikliğimiz.
Samimi olarak kendi adıma bize değer verip yazılarımızı okuyan, takip eden Ankaragüçlüler’den özür diliyorum.
Bu eksiğimi fark edip, ertesi günkü maç yazısının sonunda altyapı ile ilgili gelişmeleri öğrenip, okuyucularımla paylaşacağımı yazdım.
Sonra birdenbire mesaj yağmuruna tutuldum.
Okuyunca “Aman Allah’ım neler oluyormuş da haberimiz olmuyormuş” dedim kendi kendime.
Bu arada benim paylaşımımın altına “Erhan” adlı bir hesaba ait bir metin düştü sosyal medyaya.
Okuyunca da benim içime kurt düştü.
Başkan Faruk Koca’nın benimle ilgili sıkça tekrarladığı bir eleştirisi vardır.
“Siz ne söylerseniz söyleyin, Metiner bildiğini yazar” der.
Sözde eleştiriyor ama aslında beni çok iyi tahlil etmiş.
Gazeteci noter başkatibi değildir, söyleneni dinler, kendi bilgi süzgecinden geçirir, ona göre yorumlar.
Söyleneni değil, gerçekleri okuyucuya aktarmaya çalışır.
Başkan ne zaman köşeye sıkışsa, vaat yağmurları yağmaya başlar.
Dün Hakan Bilgin’in bir ay önceki “başkan bırakırsa göreve talibim” yazısını yayınladım.
Bugün başkan, Çankaya’da müthiş tesis müjdesini (!) verdi.
Şimdi ona zaten o tesisler Saray’da var, geçen yıl sözünü vermiştiniz, ne oldu o söz deseniz, anında provokatör ilan edilirsiniz.
Başkanın bu tür vaatlerine alıştığım, şüpheyle yaklaştığım için zaman zaman sürtüşmeler yaşarız.
Bir sürtüşmeyi de Ümit Turmuş’un SAGEM projesi lansmanında yaşamıştım.
Ümit Turmuş, mikrofonu eline almış, aslında her Ankaragüçlü’yü heyecanlandıracak şeyler anlatıyordu.
5 kıtada yüzlerce antrenör tarafından binlerce oyuncu taranacak, bu oyunculardan yetenekli bulunanlar Ankara’ya getirilecek, onlar arasından yıldızlar seçilecek, Ankaragücü’nün geleceği kurtulacaktı.
Herkes hayranlıkla dinlerken, ben istemsizce gülmüşüm, Başkan Faruk Koca da bunu fark etmiş, ciddi şekilde tartışmıştık.
Başkana şunu sormuştum, “5 kıtada binlerce oyuncuyu tarayacak, yüzlerce antrenörü istihdam edecek bu proje için ne kadarlık bütçe ayırdınız?
Cevap vermemişti ama ben biliyordum.
Sıfır.
İkinci soru:
Binlerce yetenekli genci Ankara’ya getirdiniz, Ankara’da yıka yıka stat mı bıraktınız, bu çocuklar nerede çalışacak, nerede maç yapacak?
Ona da cevap yok ama cevap belli.
Sadece Tandoğan ve tek bir saha.
O gün Abdullah Karaata konusuyla iyice gerilen toplantıdan o da sinirle ayrılmıştı ben de.
Zaten Ümit Turmuş da lansmandaki konuşmasına global bir proje olan SAGEM ile başlamış, SEYMEN ile bitirmişti.
SEYMEN’deki SEY’in açılımı Sincan, Etimesgut, Yenmahalle’ymiş.
Global proje, 5 dakikada Ankara’nın üç ilçesi ile sınırlı bir projeye dönüşürse Metiner Erdem gülmesin de ne yapsın?
Sonrasında zaten ilk günden umutlarımı yitirdiğim projeyle ne ilgilendim ne de haber yaptım.
Son olaylar üzerine içeriği korkunç iddialar ortaya atılınca bir şeyler yapma ihtiyacı hissettim.
Benim hemen her konuda görüşüne değer verdiğim, referans kabul ettiğim kişiler vardır.
Konu altyapı olduğunda her zaman aradığım ilk kişi Ankaragücüscout olarak tanıdığınız kendisini altyapıya adamış, futbol bilgisi üst düzey arkadaş olmuştur.
Yine onu aradım, tarafsızca iki tarafın da doğrularını, yanlışlarını bana anlattı.
Sonra birkaç yöneticiyi aradım onlardan da iddialar konusundaki görüşlerini dinledim.
Aslında ilk aramam gereken kişi Cengiz Paça olmalıydı ama onu hiç arama gereği duymadım.
Çünkü ne diyeceğini biliyordum.
Ankaragücü’nde görev yaparken ne zaman arasam tüm samimiyetiyle her şeyi söylerdi.
Sonra görevden ayrıldı, her aradığımda, bir iddiayı sorduğumda verdiği cevap hep aynı oldu.
“Abi ben ne söylesem yanlış anlaşılır. Benden görevi devralan meslektaşlarım hakkında yorum yapmam bana yakışmaz. Senin elin uzundur başkasına sor” derdi.
Yine aynı şeyi söyleyeceğine emin olduğum için onu hiç aramadım.
Yöneticilerin, başkan Faruk Koca’nın yakınındaki kişilerin ortak söylemi şöyleydi:
“Biz başlangıçta bu iddiaları Cengiz Paça’nın köpürtmesi olarak değerlendiriyorduk. Bu yüzden çok önemsememiştik. Sonradan o kadar çok farklı yerlerden, güvendiğimiz kaynaklardan benzer iddialar geldi ki araştırdık, çoğunun doğru olduğunu öğrendik. Faruk Başkanı bu konuda uyaracağız.”
Demek ki konuyu Başkan Faruk Koca’ya aktarmışlar ki Başkan bugünkü açıklamasında Ümit Turmuş’tan ayrıntılı rapor istediklerini söylemiş.
Ümit Turmuş’un ekibindeki Berk Kırlıkovalı benimle temasa geçti, o da dertliydi.
“Biz doğru dürüst maaş almadan özveriyle çalışıyoruz. Bu iddialar art niyetli kişilerce ortaya atılıyor, bizim de söyleyecek sözümüz var. Kim ne derse desin yönetimin desteği arkamızda. İzmir’deyim dönünce Ümit Hoca’dan izin alıp sizinle konuşacağım” dedi.
Ben de bir yayın teklif ettim.
Sanırım Hüseyin Aytekin izin vermemiş, öyle kaldı.
Yönetimdekiler, başkan Faruk Koca’nın çevresindeki kişiler de iddiaların birçok kısmını doğrulasa da ben yine de sosyal medyada dolaşan metni haberleştirmedim.
İddiaların birçoğu doğru olsa da bir o kadar da çelişkilerle doluydu metin.
Örneğin metnin tamamında ”Ankaralı gençler” ifadesi geçiyordu.
Sonradan SEYMEN’e çevrilse de SAGEM 5 kıtayı kapsayan bir proje.
Bu projeyi sadece Ankaralı gençlere indirgemek bana doğru gelmiyor.
Zaten Ümit Turmuş da lansmanda hiçbir zaman projeyi Ankaralı gençlere indirgememişti.
Altyapı efsanesi Altınordu’dan yetişen yıldızlara bakın.
Sanki hepsi İzmirli mi?
Çoğu değil.
Hedef Ankaragücü’ne yetenekli gençler bulmaksa, İzmir’den de genç getirilir, Adana’dan da Diyarbakır’dan da.
Ümit Turmuş’un Ankaragücü’nü İzmir’in arka bahçesine çevirmesi ne kadar yanlışsa, eleştirilerin de sadece Ankaralı gençler üzerinden yapılması o kadar yanlış.
O metin Sporanki’de yayınlandı.
Sporanki’ye metni servis edenler bir yerde değişiklik yapmışlar.
Haberde örnek olay olarak T ikizlerinden bahsedilmiş.
Oysa sosyal medyada dolaşan metinde tam isim yazıyordu.
Ben de çocukları deşifre etmemek için tam adını yazmayacağım, T.T’nin ikizleri kod adını kullanacağım.
Bu olay beni tam bir ikilemde bıraktı.
T.T, Türkiye’deki 200 bin inşaat müteahhidinin üyesi olduğu İMKON’un genel başkanı.
Onun da açılımı: İnşaat Müteahhitleri Konfederasyonu.
T.T, Başkan Faruk Koca’nın çok yakınındaki bir kişi.
Kongrede yönetim kurulu üyeliği teklif edilmişti, işlerinin yoğunluğundan kabul etmedi, bari denetleme kurulunda ol denildi, şimdi Ankaragücü denetleme kurulu başkanı.
Neymiş, hocalarının oybirliği ile U15 takımına seçtiği ikizler, Berk Kırlıkovalı tarafından yetersiz görülerek kadro dışı bırakılmış.
T.T gibi güçlü bir ismin çocuklarını bile “yetersiz” diye kadro dışı bırakmışsa, ben Berk Kırlıkovalı’ya “Helal olsun sana cesur yürek” derim, üstüne alnından öperim.
“Ankaragücü’nün böyle cesur antrenörlere ihtiyacı var” derim.
Berk Kırlıkovalı’nın kadro dışı bıraktığı ikizleri, metni yorumlayan Nejat Kabay, sözde haksızlığı gidermek için U16’ya aldırmış.
Var mıdır başka örnek?
Babaları T.T değil de X kişisi olan ve alt yaş grubunda kadro dışı bırakılıp da sonrasında üst yaş grubuna alınan bir başka sporcu var mıdır?
Mesela, bugün bana Başkan Faruk Koca’ya yazdığı mektubu gönderen Esra Hanım’ın oğlunun uğradığı haksızlığı gidermek için de bir girişimin oldu mu Nejat Hoca?
Kusura bakma da Nejat Kabay, “vıcık vıcık yağcılık kokan” bu uygulamandan sonra o haberde yer alan hiçbir sözünün benim için kıymet-i harbiyesi kalmadı.
Bir de sporcu velilerini tribünlere almama meselesi yazılmış.
Ama maçta oğluna faul yapan oyuncuyu sahaya girip dövmeye çalışan sporcu velisi konusu es geçilmiş.
Bu nedenle sporcu velilerinin tribünde olmasını da doğru bulmuyorum.
Ümit Turmuş ve ekibinin çocuklara ve velilere hakaret ettiği iddiaları var, bu iddiaların birçoğu teyit edilmiş durumda.
Bir defasında Ümit Turmuş’un bu nedenle darp edildiği de gelmişti kulağıma.
Otel meselesi, küflü yiyecek meselesi de duyumlarıma göre doğru.
Hele, sporcu çocuklara elleriyle kartal/pençe işareti yaptırılması tam anlamıyla skandal.
Aynı Furkan Ceylan gibi gol kralı olmuş bir oyuncunun Ankaragücü ile ilişiğinin kesilmesindeki skandal gibi.
Sporcuların belli kulüpler üzerinden getirildiği, o kulüplere ciddi paralar ödendiği iddiası var.
Bir olur, iki olur, sonrasında anlaşılır böyle konular.
Hala devam ediyorsa, zaten yönetim katındaki bazı kişiler de işin içindedir demektir.
Kimi kime şikâyet edeceksin o zaman?
Bize sadece hayırlı işler demek düşer.
Ayrıca el kadar çocuklara mobbing uygulandığı iddiaları var ki inanılmaz.
3-4 gündür yaptığım araştırmalardan edindiğim izlenim, bazıları skandal denilecek boyutta istenmeyen olaylar oluyor altyapıda.
Ama son günlerde köpürtülen iddialarla amaçlanan, sporcu gençleri korumaktan çok antrenörlerin güç savaşı.
Sonuçta filler tepişiyor, ezilenler, senin benim çocuklarım oluyor.
Faruk Koca’nın inadı yüzünden ölü doğmuş bir proje zoraki sürdürülmeye çalışılıyor.
Ben söyledim diye yapmaz biliyorum Faruk Başkan ama…
Yerinde olsam yol yakınken dönerdim yanlıştan.
Hemen yarın bu projeyi sonlandırırdım.
Ümit Hoca’ya emekleri için teşekkür eder, yolları ayırırdım.
Ama sosyal medyada dolaşan metinde adı geçen Ankaralı sporcuların sözde destekçisi hocalarla da kesinlikle çalışmazdım.
Sözün özü hiçbiriniz masum değilsiniz.
METİNER ERDEM
1 Yorum
Kifayetsiz muhterislere gerek yok, çocuklara kartal pençesi yaptıracak kadar küçülmüş adamlardan bu takıma hayır gelmez. Bu çocuklarla beraber İmalatı Harbiye filmini izleyen aidiyeti olan hocalar lazım. Başka ülkeden başka şehirden de bir-iki çocuk olur, esas olan bu şehrin çocuklarıdır. Yol yakınken dönmekte fayda var.