Ankaragücü, kritik Hatayspor maçını 4-1 kaybetti.
Camia yeniden kaos havasına girdi.
Moraller son derece bozuk.
Bozuk olması da doğal.
Yine bir kritik maç kaybedildi hem de farklı sonuçla.
Ortak kanaate göre bu takım küme düştü.
Anlamadığım bir konu.
Memleketim Kayseri, 10 yıl görev yaptım, oradaki arkadaşlarla sürekli konuşuyorum, onlara göre de Kayserispor düşüyor.
Gençlerbirlikliler çoktan 1. Lig hesabına başlamış, Denizlispor, Erzurumspor taraftarı da aynı Ankaragücü gibi düşme senaryosu yazıyor.
Külliye’nin takımı, düşürmezler deniyor da Başakşehir’in gol atacak mecali kalmamış, yarın Aykut Kocaman da kaçar gider o takımdan.
6 takım var tehlike hattında, üstteki ile alttaki arasındaki fark sadece 5 puan.
Ankaragücü kaybediyor, onlar da kaybediyor.
Bu 6 takımdan 2’si kurtaracak.
Bunlardan biri niye Ankaragücü olmasın?
Ankaragücü bay haftasını geçirmiş, daha onların bay haftası bile var.
Daha 15 hafta var, bu moralsizlik niye?
Geçen sezona bakıyorum.
Son 15 haftaya girilirken, Ankaragücü yine dipte, tehlike hattının üstü ile aradaki fark 4 puan.
Antalya’yı Eryaman’da yense ligde kalıyordu takım.
Aklıma bir an 2018-2019 sezonunun ikinci yarısı geldi.
Galatasaray’dan 6 gol yemişti Ankaragücü, yine kaos havası hakimdi.
O günlerdeydi sanırım.
Ankaragücü’nün sosyal medyasını o dönem yöneten Muhammed Erdoğan, kulüp hesabından bir twit paylaşmıştı.
“Ankaragücü, Ankara’nın umududur” diye.
Ne güzel bir söz değil mi?
O günden sonra her şey 180 derece değişmişti.
Ankaragücü, geçici bir iki maç dışında Süper Lig’de hiç çalışmamış Mustafa Kaplan ile destan yazdı o sezon.
Hikmet Karaman’ın da yazılmış 3 destanı var bu kulüpte.
Neden 4’üncüsü olmasın?
Sadece 2 maçlık bir seri dahi her şeyi baştan aşağı değiştirir, yeni bir destanın fitilini ateşler.
Eleştirin hem de en ağırından olsun.
Başkan Fatih Mert’i, Futbol Şube Sorumlusu Faruk Koca’yı, yönetimi, teknik heyeti, futbolcuları, tribün liderlerini, medyayı, hatta kendi kendinizi bile eleştirin.
Hakaret, küfür olmadan ama.
Bu takım bu noktadaysa, kulübü yönetenler gibi bizim de payımız var, sizin de.
Hadi başlayalım eleştirilere.
Balık baştan kokar misali, önce Başkan Fatih Mert’ten.
Anlaşılan, camiada bu takımdan umudu kesen ilk kişi Başkan Fatih Mert.
Önünde kritik Hatay maçı var.
Başkan, maçtan bir gün önce gecenin bir vakti kum saati fotoğrafı paylaşıyor.
“Beceremedim, bırakıyorum” diyor.
Bir kulüpte başkan umudunu yitirdiyse, teknik heyetten, oyunculardan ne beklersin?
Ne hakkın var onları da taraftarı da umutsuzluğa itmeye?
Sevgili Başkan, eğer beceremediğine inanıyorsan, umudunu yitirdiysen, bir hafta bir haftadır.
Bugünden istifanı sun, yönetim içinden belki biri çıkar da senin kaybettiğin güveni, inancı bu takıma aşılar.
Sayın Faruk Koca,
Kulübün maddi sorunlarının çözümü, transfer yasaklarının kaldırılması konularında çok emek verdin.
Bu konularda hakkın ödenmez.
Ama yanlış kişilere güvenerek, transferde, teknik direktörlerde yapılan hatalarda da başrolde oldun.
Çok fazla siyaset girdi bu kulübe.
Kongre yaklaşıyor, duyuyoruz ki adaylara şartlar koşuyormuşsun.
Bundan vazgeç, delegenin hür iradesine güven.
Başkanlığa talip isen çık adayım de.
Hatalarından ders çıkarıp güçlü bir yönetimle, gerçek profesyonellerle çalışırsan bu camia seni yeniden kucaklar.
Ama aday değilsen, adayların önünü aç.
Sevgili Hikmet Karaman.
Bazen öyle hatalar yapıyorsun ki senin kariyerinde birine yakıştıramıyorum.
Sanki hiç hazırlanmadan gelmişsin gibi.
İlk iki haftadaki kadro seçimin hatalıydı.
Bu hafta da golden sonra takıma “Çanakkale Geçilmez”i oynatmak istedin, hataydı.
Bu takım defans yapmayı beceremez hocam.
Kayserispor maçında da gördün, 10 kişi kaldın diye takımı defansa çektin.
Attıkları ilk gol iptal edilmeseydi o maç da en az 4’lük, 5’lik olurdu.
Ya Ersun Yanal’ın Antalya’da yaptığı gibi defans yapmayı öğret ya da bırak takım kora kor mücadele etmeyi sürdürsün.
Bu takımı çok küçümseme.
Diploması bile yok diye eleştirdiğimiz Mustafa Dalcı ile bu takım, senin 4 yediğin Hatay’ı pozisyon dahi vermeden 2-0 yenmişti.
Hatta o maçta Diouf ve Akintola’nın yanında Boupendza da vardı.
Konyaspor’u, Malatyaspor’u, Kasımpaşa’yı yenerken de attıkları golün üstüne yatmamıştı bu takım.
Denizli’de aynı senin taktik anlayışınla oynanmıştı, izleseydin, 2-0’dan sonra bile takımın nasıl bocaladığını görürdün.
Alanya, Rize deplasman maçlarını da tekrar tekrar izle.
2-0’dan nasıl maç kaybedildiğini gör de kulağında küpe olsun.
Suçu futbolcuya atmak, işin en kolayı.
Yakışmıyor sana Sevgili Hocam.
Şu sürekli kendini ön plana çıkardığın twitlerin de sıkıyor artık.
Haberin ola.
Bir eleştiride medyaya ve taraftara.
Tamam takım farklı yenildi de hakem hatalarının hiç mi rolü olmadı?
Hatay’ın ilk golünden önce Voca^ya yapılan faulü ne yönetim ne taraftar ne de medya gündeme getirdi.
Paintsil’in faulü akıllı bir futbolcunun yapacağı bir iş değil.
Tamam kasıtlı vuruyor ama faullerin zaten yarısından çoğu kasıtlı yapılmaz mı?
Her kasıtlı faule kırmızı versen, oynatacak oyuncu bulamazsın ligde.
O şiddette bir faul sadece aşil tendonuna yapılırsa sakatlığa neden olabilir ve bu yüzden kırmızı kart gösterilir.
Ya da Paintsil o şiddette faulü tabanla girerek yapsaydı kırmızı kart normaldi.
Orta şiddette, futbolcunun dizliğinin olduğu bölgeye yapılan kasıtlı faule ne zaman kırmızı kart gösterilmiş, biri bana örnek göstersin.
Yoksa biz ne uçan tekmeler gördük, sarı kartla geçiştirilen.
İkinci penaltı evlere şenlik.
Ama kimseden ses yok.
Demem o ki hakem hatalarını bile es geçersek, bu takımın hakkı nasıl aranacak?
Artık pes etmiş, kum saatinin dolmasını bekleyen yönetime mi bırakacaksınız, kulübün haklarını aramayı?
Bu yönetim bu işi beceremedi, bunda hemfikiriz.
Ama umudunuzu kaybetmeyin.
11 Mart’ta ne yapıp edip çoğunluğu sağlayın kongreyi toplayın, 18 Mart’ı beklemeyin.
Bir hafta bir haftadır.
Yepyeni bir yönetimle, bembeyaz bir sayfa açın.
Sakın aklınızdan çıkarmayın.
Ankaragücü, Ankara’nın umududur.
Ankaragücü varsa, umutlar tükenmez.