Ankaragücü, Spor Toto Süper Lig’in 23. Hafta maçında Fatih Karagümrük’e 2-0 yenilerek puan tablosunda 14. sıraya geriledi.
Bugünkü Hatayspor-Kasımpaşa maçının skoru ne olursa olsun bir basamak daha düşmesi kesin.
Haftayı kırmızı çizginin sadece bir basamak üstünde tamamlayacak.
Çok değil, daha 12 gün önce 23 Ocak’ta Konya deplasmanında alınan galibiyetle zafer şarkılarının yankılandığı Beştepe’de ne oldu da her şey 180 derece değişti?
Neden 7’den 70’e camiada herkes, mutsuz ve umutsuz?
İnanın ben de şu yazıyı yazarken o kadar zorlanıyorum ki.
Duygularım o kadar yoğun ki.
İçimden çok ama çok ağır şeyler yazmak geliyor.
Eskiden maç günleri bu duygu yoğunluğu ile maçları yorumlardım.
O yüzden kantarın topuzunu kaçırdığım da olurdu.
Şimdi bir gün sonraya bırakarak duygunun yanına mantığı da oturtmaya çalışıyorum.
Böylesi daha sağlıklı oluyor.
Sorumuz neydi?
Ankaragücü’nde her şey iyi giderken neden 180 derecelik değişim yaşandı?
Bu sorunun cevabı için sizi geçen sezona götüreyim.
Yer Gazeteciler Cemiyeti.
Ben ve VİRALSPOR Genel Yayın Yönetmeni Orhan Karadağ, Başkan Faruk Koca ile röportaj yapıyoruz.
Ankaragücü TFF 1. Lig’de lider ama Mustafa Dalcı çok eleştiriliyor.
Başkana “Şampiyon olursanız Mustafa Dalcı ile çalışmaya devam edecek misiniz?” diye sordum.
Aslında basit bir soruydu ama cevap veremedi, bana “Sen ne yaparsın?” diye sordu.
Güldüm, “Benim cevabımı dünya alem biliyor ama insanların merak ettiği sizin cevabınız” dedim.
Bu diyaloga rağmen “Mustafa Dalcı ile devam ederim” demedi.
O gün anladım ki Faruk Koca’nın düşünceleri arasında Mustafa Dalcı ile devam etmek yoktu.
Program sonrası özel sohbetimizde Ankaragücü için hayalindeki teknik direktörün İlhan Palut olduğunu, bir gün onunla çalışmayı çok istediğini söyledi.
Röportaj sonrası Hüseyin Aytekin, Orhan Karadağ ve benden röportajın o kısmının çıkarılmasını rica etti.
“Ligde çok kritik bir noktadayız, bu röportaj bu şekilde yayınlanırsa Hocayı da kaybederiz, şampiyonluğu da” dedi.
Faruk Koca’nın kesinlikle böyle bir talebi olmadı ve biz Hüseyin Aytekin’in kulüp menfaatleri için yaptığı talebi, içimize sinmese de kabul ettik, röportaj o kısım çıkartılarak yayınlandı.
Ardından ne oldu, o mutevazı Faruk Koca gitti, kulübü Emre Yıldız’a teslim eden, egosu tavan yapmış, her şeyi sadece ben bilirim diyen Faruk Koca geldi.
“Şampiyon olursa devam ederim” diyemediği Mustafa Dalcı’yı bir anda “Türkiye’nin en iyi teknik direktörü” ilan etti.
Sezon sonu kongre yaparak, Mustafa Dalcı ve Emre Yıldız’a karşı olan tüm yöneticileri tasfiye etti.
Ankaragücü ile geçmişte bağı olanlara da futbol şube dışında görev verdi.
Böylelikle futbol şube, Emre Yıldız’ın “Biz üç kişiydik” dediği Faruk Koca, Emre Yıldız, Mustafa Dalcı’ya kaldı.
İşte bugün ne yaşanıyorsa, bu operasyonun sonucudur.
Faruk Koca, bu kulüpte “Sarı Öküz” öyküsündeki gibi değerleri bir bir yok etti, biz sessiz kaldık.
Niye?
“Ankaragücü tarihinin en güçlü yönetimi geliyor, kulübü paraya boğacaklar” dediler inandık.
Paraya değil, liyakata bakın, bu ekip mi bunu başaracak diyenlere burun kıvırdık.
Her transferi, dünya yıldızı gibi tanıttılar inandık.
Sonuçta bugüne geldik.
“Türkiye’nin en iyi teknik direktörü” 3 maçta gitti, futbol dâhisi (!) Emre Yıldız yarım sezon sonra ayrıldı.
Ama Faruk Koca’nın egosu artık o kadar büyük ki camianın istekleri artık onun için bir şey ifade etmiyor.
Hayalindeki teknik direktör İlhan Palut’un Konyaspor’dan ayrılması ile zaten geldiği günden beri içine sinmeyen Ömer Erdoğan’ı bir anda çizdi.
Kupada çeyrek final, ligde Konyaspor galibiyetleri bile Faruk Koca’nın planlarını uygulamasına engel olmadı.
Beştepe’de mobing başladı.
Transferlerde hocanın istediği isimler yerine, sözde istifa eden Emre Yıldız’ın listesindeki isimlere yönelindi.
Ali Sowe gibi üst düzey bir oyuncuya alternatif olarak TFF 1. Lig kulüplerine 140 bin Euro’ya önerilen, onların kabul etmediği Maussiti-Oko alındı.
Para bol ya, Diack varken aynı mevkiye Konyaspor’un 500 bin Euro teklif ettiği oyuncuya 700 bin Euro teklif ederek Djokanovic alındı.
Sağ bek, sol bek Ankaragücü’nün en öncelikli ihtiyaç duyduğu mevkilerdi, doğru dürüst ilgilenilmedi bile.
Ömer Erdoğan genç ve tecrübesiz.
Zaman zaman ciddi hatalar da yapıyor.
Uzun vadeli çalışılsa, arkasında durulsa başarılı olacağına yürekten inanıyorum.
Ama Ankaragücü’nde onun için böyle bir ortam hiç olmadı.
Aslında geçen hafta, başkan ile arasındaki iplerin kopmasının ardından istifa edecekti ama yapmadı, yapamadı.
Maalesef Karagümrük maçını da kaybederek ayrıldı.
Ömer Erdoğan kaos ortamlarında süreci yönetmekte başarılı bir hoca değil.
Hatayspor’daki ikinci döneminin son 10 haftasında sadece 1 galibiyet aldı.
O da ligde kalması kesinleşen Giresunspor’u son maçta yenerek.
İnat etmesi halinde aynı tablo belki de Ankaragücü’nde yaşanacaktı.
Faruk Koca da bir anda değişmeyeceğine göre, en hayırlısı oldu diyebilirim.
Bu saatten sonra Ankaragücü’ne kim gelir?
Başkan, hiçbir teknik direktörle görüşmedik dese de İlhan Palut girişimlerinin sonuçsuz kaldığına dair bilgiler geliyor.
Eğer İlhan Palut ikna edilmezse, Ömer Erdoğan operasyonu boşuna yapılmış olur ki bu durumda oklar Başkana çevrilir.
İlhan Hoca olmazsa ne olur?
Ünal Karaman, Bülent Uygun, Tolunay Kafkas şimdiden siyasi güçlerini devreye sokmuş durumdalar.
Başkanın bu isimlere karşı direneceğini düşünüyorum.
İsmail Kartal Ankaragücü’nü toparlar ama camiada bir kesim aşırı tepkili, sorun yaratır mı bilmiyorum.
Mustafa Kaplan da başkanın güvendiği isimlerden.
Teknik direktör olmasa da sportif direktör olarak gelirse şaşırmam.
Başkan yabancı teknik direktöre de sıcak.
Bekleyelim görelim, Ankaragücü’nün kısmetinde kim varmış.
Unutmayalım ki Ankaragücü arması Faruk Koca’dan da Ömer Erdoğan’dan da büyüktür.
Maça gelirsek…
Ömer Erdoğan elindeki en iyi kadroyu çıkardı diyebilirim.
Atakan Çankaya’nın yerine Fıratcan Üzüm tercihi doğruydu.
Fıratcan çok çabaladı, çok fazla bindirme yaptı ama finalde yaptıkları ile yetersizliği ortaya çıktı.
Kevin Malcuit’in olmaması, çok büyük eksiklik.
Geçmişte de sık sakatlık yaşayan bir oyuncu.
Onun mevkisi mutlaka çok iyi bir transferle doldurulmalı.
Takımın en kötüsü Marlon’du diyebilirim.
Atağa çıktığında dönüşleri o kadar geç oldu ki.
Ankaragücü ilk golü de onun bu vurdumduymaz tavrı yüzünden yedi.
Penaltı maçın kırılma anıydı.
Kupadaki penaltı atışlarında ilk ve son penaltıcılar çok önemlidir.
Beşiktaş kupa maçı penaltılara kaldığında ilk atışı Ali Sowe kullanmıştı, çok da temiz bir atış yapmıştı.
Bu kez niye Pedrinho kullandı anlayamadık.
İkinci yarı zaten sahada Ankaragücü yoktu.
Tribünlerin isyanı bile sahadaki futbolcuları kendine getiremedi.
Maç sonu, Hoca istifasını önce futbolcularıyla paylaştı.
Soyunma odası bir takımın mahremidir.
Mahremde yapılan konuşmanın saniyesinde İstanbul medyasına servis edilmesi de araştırılması gereken bir konu olsa gerek.
Hocanın maç sonu soru almamasını yadırgadım.
Keşke kendi geleceğini düşünmek yerine biraz Ankaragücü’nü düşünseydi de üstü kapalı da olsa bu kulüpte yaşananları camiayla paylaşsaydı.
Yapmadı, yaşadıklarını sineye çekti gitti.
Yolu açık olsun.
METİNER ERDEM