Ankaragücü, Trendyol Süper Lig’in üçüncü haftasında deplasmanda Karagümrük ile 1-1 berabere kaldı.
Gece ile gündüz, beyaz ile siyah kadar farklı iki yarı oynadı Ankaragücü.
Bu yüzden hangi yarıyı baz alarak oyunu yorumlamam gerek bilemiyorum.
Koskoca ilk 45 dakikada isabetlisini boş ver, rakip kaleye atılan bir şut bile yoktu.
Koskoca ilk yarıda gol beklentisi istatistiği 0 (yazıyla sıfır) olan bir Ankaragücü vardı sahada.
Belki de cehaletimden kaynaklanıyordur bilemiyorum ama ben Süper Lig’de XG, yani gol beklentisi sıfır olan bir takım daha önce görmedim, öyle bir maç izlemedim.
Sezon başıdır, takım henüz lige tam anlamıyla hazır değildir diyeceğim de…
Bu durumda asıl dezavantajlı olması gereken Ankaragücü mü olmalı, yoksa Karagümrük mü?
Rakip geçen sezonki tüm as oyuncularını kaybetmiş, tamamen sıfırdan kurulmuş.
Transferleri daha yeni yeni yapıyor.
Yerli oyuncuları genç, tecrübesiz isimler.
Böyle bir kadronun takım olabilmesi için en az 7-8 hafta gerekli.
Ama bakıyorsunuz, sanki yıllardır birlikte oynuyormuş gibiler.
İskelet kadrosunu korumuş, çok önemli oyuncularla takviye edilmiş Ankaragücü ise sanki sezonun ilk hazırlık maçına çıkmış gibiydi.
Karagümrük ilk yarıda rakibi kendi sahasında bekledi.
Ankaragücü’nün ceza alanı çevresinde topla oynamasına izin verdiler.
Başkent ekibini ikinci bölgede karşıladılar.
Baklava dilimi şeklindeki orta sahasıyla Ankaragücü ataklarını karşılayan, topu kaptıktan sonra bekleri Levent ve Veseli ile oyuna genişlik kazandırarak hücuma çıkan bir Karagümrük vardı sahada.
45 dakika sadık kaldıkları bu oyun sistemi ile oldukça da başarılı oldular.
Birkaç pozisyona girdikleri gibi, golü de buldular.
Defansta yaptıkları birkaç hata dışında da Ankaragücü karşısında hiç zorlanmadılar.
Ankaragücü’nde ise Uros Radakovic, saç baş yolduran hataları, yaptığı ikramlarla gol yollarında zorlanan Karagümrük’ün ekmeğine yağ çaldı.
Bir ara Uros’a Arap yarımadasından 1 milyon Euro’luk teklif geldiği söylentisi ortaya atıldı.
Emre Yıldız’ın PR’cılarının ortaya attığı bu komik iddia gerçek olsa, inanın kendi arabamla tesislerden alır Esenboğa’ya bırakırım.
Ankaragücü acilen kaliteli bir stoper almalı.
Yoksa bu sezon Uros ile zor geçer.
Atakan Çankaya da sezona çok iyi başlamadı ama bu Uros’tan çok daha çabuk toparlanır.
Olimpiu Morutan, önemli bir yetenek.
Ankaragücü tarihinde en yüksek bonservis ücreti ödenen oyuncu.
Tolunay Kafkas hoca bu oyuncuyu sağ kanada hapsederek adeta ayaklarında prangalarla oynamaya zorladı.
Morutan öyle bir kenara hapsedilecek oyuncu olmadığından ilk yarıyı sıfır katkıyla tamamladı.
Ankaragücü’nün en büyük zaafı üçlü defans da oynasa dörtlü de stoperlerin topu oyuna sokmada çok yetersiz kalmaları.
Tolunay Hoca, stoperlerinin bu eksiğini Tolga Ciğerci’ye özel görev vererek aşmaya çalışıyor.
Stoperlerin arasına giren Tolga Ciğerci topu oyuna sokma görevini üstleniyor.
Rakip de sürekli Tolga’ya baskı uyguladığından, ağırlıklı olarak yan ve geri paslarla oyunu açmaya çalışıyor.
Tolga bu tür oyunlarıyla geçen sezon çok defa sahadan ıslıklanarak ayrılmış bir oyuncu.
Bu sezon da aynı sahnelerin yaşanmaması için ya hocanın ona farklı görevler vermesi ya da Tolga’nın artık biraz sorumluluk alması, oyunu dikine oynaması gerekir.
Kaleci Rafal’ın gözlerinde sorun mu var bilemiyorum ama uzaktan çekilen her şut Ankaragücü kalesinde sorun yaratıyor.
Rohden’in şutunda yerinden kımıldayamadı, üzerine gelen bir şutta da ne yapacağını bilemedi.
Bu ligde bu tür zaafın olduğu ortaya çıkarsa, rakipler için özel taktik konusu olursun.
Rakiplerde öyle şut ustaları var ki her maç bu tür goller yersek şaşırmamak gerekir.
Biraz da Renaldo Cephas’a değineyim.
Çok önemli bir yetenek.
Hani bir reklam sloganı var ya “kontrolsüz güç, güç değildir” diye.
Tam da Cephas’a uygun slogan.
Kontrolsüz ve bencil.
Çok rahat Ali Sowe’a pas vereceği pozisyonu kendi tamamlamak isteyince takımını bir golden etti.
İlk yarıyı futbolcu bazlı değerlendirdim, bazı futbolcuları isim isim eleştirdim.
Ama aslında takım olarak Ankaragücü ilk yarıda çok kötüydü.
Vasatın bir tık üstünde bile oyuncu yoktu sahada.
Ben de TV’den izledim, bu maç Ankaragücü’nün değil de başka takımların maçı olsaydı, daha 15. dakikada TV’yi kapatır giderdim.
Tam bir eziyetti ilk 45 dakika.
İnsanlar Tolunay Kafkas’ı saha kenarında tepkisiz maç izlemekle eleştiriyor ama ilk 3 hafta hocanın gerçekten oyunu iyi okuduğunu ortaya koydu.
Bu maçta da ilk yarıdaki tüm eksikleri ikinci yarı düzeltti.
Öncelikle takıma devre arası cesaret aşıladı.
İlk yarıda korkak, sorumluluk almaktan çekinen, sıfır riskle top benden gitsin de ne olursa olsun anlayışındaki takımı mantalite olarak 180 derece değiştirdi.
Tolga daha dikine oynamaya başladı, Efkan assolist gibi sahne aldı.
Morutan içe kat ederek rakip defansın dengesini bozmaya çalıştı.
Gol öncesi Ali Sowe ile buluşturduğu top da usta işiydi, “Ben bu takımda çok büyük işler başaracağım” diyordu resmen.
Ankaragücü’nde devre arası Tolunay Hoca’nın uyarılarını dikkate alan oyuncular ikinci yarı Karagümrük’ü sahasına hapsetti.
Biraz şanslı olsalar çok rahat kazanacakları maçı son vuruş becerilerinin yetersizliği, rakip kalecinin muhteşem performansıyla berabere bitirdiler.
Keşke Tolunay Hoca değişiklikleri yapmak için 70’li dakikaları beklemeseydi.
Ancak oyuna aldığı her oyuncu, görevini eksiksiz yerine getirdi.
Bir takımın iki farklı yarıda bu kadar değişik performans ortaya koyması, tabi sadece Hoca’nın oyunu okuması ile geçiştirilemez.
Hoca’nın görevi oyunu okumadan önce rakibi maçtan önce iyi analiz etmek olmalı.
Renaldo Cephas, Adana Demirspor maçında haftanın oyuncusu seçilecek performans ortaya koymuştu.
Rakip teknik direktör Ankaragücü’nü ve Cephas’ı iyi analiz etmiş, bu maçta topu ayağına alır almaz en az iki adamla baskı yapılınca Cephas son derece etkisiz kaldı.
Hani derler ya: “Söz ağızdan çıkana kadar senin esirin, ağızdan çıktıktan sonra sen onun esiri olursun.
”Tolunay Kafkas, milliyetçi bir kimliğe sahip, Türk oyuncular için de pozitif ayrımcılık yapılmasından yana.
Bu düşüncesini kendi içinde yaşasa sorun değil.
Ancak kamuoyu ile paylaşınca sorun olmaya başladı.
İlk hafta 8 yabancı hakkının tamamını kullanan tek hocaydı, bu da haber olarak medyada yer aldı.
Sanırım bunu kişisel sorun yaptı ki sağ bekte Kitsiou’yu kesip Hayrullah’ı oynatmaya başladı.
Böylelikle ilk 11’de 4 Türk oynamış oldu.
Eeee ama Kitsiou, Hayrullah’tan iki gömlek üstün bir sağ bek.
Bu maçta da Kitsiou’nun oyuna girmesiyle takım adeta level atladı.
Bence Hocalar açıklama yaparken futbolun içinde kalmalı.
Dünya görüşlerini içlerinde yaşamalı.
Sonra ağızlarından çıkan sözün esiri olabiliyorlar.
Haftaya Ankaragücü, şampiyonluğun iddialı ekibi Fenerbahçe’yi ağırlayacak.
Yönetimin görevi Eryaman Stadı’nı hazır hale getirmek.
Tolunay Hoca’nın görevi de rakibi en iyi şekilde analiz yapmak…
Ankaragücü ilk 3 hafta denk takımlara karşı oynadı.
Fenerbahçe bu sezon çok büyük paralarla çok güçlü bir takım kurdu.
Şu ana kadar içeride, dışarıda tüm resmi maçları da kazandı.
Ama maçlar kağıt üzerindeki değerlerle değil, sahadaki futbolcuların yürekleriyle oynanıyor, kazananı da bu belirliyor.
İlk kez rakibin favori olduğu bir maç olacak.
Eğer Ankaragücü, Karagümrük maçının ilk yarısındaki gibi maça korkak başlarsa çok büyük hayal kırıklığı yaşar, ikinci yarıdaki cesur Ankaragücü gibi olursa da sezonun en önemli başarısını elde eder.
Top artık Tolunay Hocada.
Hoca maç sonu açıklamasında ilk 3 maçı İstanbul deplasmanında oynadıklarını söyledi.
Deplasmanda oynamanın dezavantajı rakip taraftarın baskısı altında olmaktır.
Adana Demirspor maçında rakip taraftar yoktu, diğer iki maçta da tribündeki üstünlük kesinlikle Ankaragücü’ndeydi.
Bu içi boş sitemleri doğru bulmuyorum.
Sezona iyi hazırlansa bu takımın ilk 3 maçı 9 puanla tamamlaması içten bile değildi.
Bakınız iki haftadır taraftarı Allah koruyor.
Bu hafta da Bekarevi Çocukları çok ciddi tehlike atlattı.
Çok çok geçmiş olsun.
Bu tür söylemler, canlarını ortaya koyup deplasmana giden, tribünde 90 dakika susmadan takımını destekleyen taraftarın özverisini de küçümsemek oluyor.
Vazgeçelim bu tür söylemlerden.
Taraftarın eleştirilerini de dikkate alalım.
Sosyal medyada Ali Çetin iki haftadır Ankaragücü’nün kullandığı her kornerden sonra kendi kalesinde tehlike yaşadığına dikkati çekiyor.
Çok haklı bir eleştiri.Hocam artık bu soruna da bir çözüm bul lütfen.
METİNER ERDEM
1 Yorum
Mücadeleyi Beinsport özetlerden izleyip sosyal medyadan diğer yorumcularında eleştirilerini dinledikten sonra yazılan bir makale olduğu o kadar belli ki 🙂
Bir yazar maçı izlemişte mi yorum yapıyor yoksa izlemiş gibi yapıpta mı yazıyor hemen anlarım 🙂