Karantina günlerinde eve kapandık.
Zamanla insan alışıyor yeni yaşama.
Biz de alıştık, alışmak bir yana bazen sevdik de.
Sevdiklerimize daha fazla zaman ayırma fırsatı veriyor, yeni yaşam.
Sevdiklerimiz arasında tabi Ankaragücü de var.
Ona da daha bol zaman ayırıyoruz.
Sık sık geçmişe dalıyoruz, anıları tazeliyoruz.
Sağ olsun bu konuda emek sarf eden meslektaşlarımız var.
Onlardan biri de genç yaşına rağmen Ankaragücü tarihine de hakim Engin Atanaz.
Güçlü Futbol adlı Youtube kanalında birbirinden değerli konukları ağırlıyor, bizlerle buluşturuyor.
Başkan Fatih Mert ile başladı programlarına, dün akşam da iki efsaneyi konuk etti.
Biri Nazmi Erdenerin (Nam-ı Diğer Bonhof Nazmi), diğeri de İhsan Kavak (Nam-ı Diğer Deli İhsan).
1981 yılının 13 Mayıs’ında Boluspor ile oynanan final maçları sonucu Türkiye Kupası’nı kazanan unutulmaz takımın iki efsane oyuncusu.
Bonhof Nazmi ve Deli İhsan’ı dinlerken zaman su gibi akıp gitti.
Tam program bitiyordu ki Bonhof Nazmi, “içimde yara” dediği skandalı izleyicilerle paylaştı.
Meğerse ismi Ankaragücü ile özdeşleşmiş, çocuk yaşta geldiği Sarı Lacivertli kulüpte sayısız başarıya imza atmış Bonhof Nazmi, geçen dönem Mehmet Yiğiner yönetimi tarafından Ankaragücü delegeliğinden ihraç edilmiş.
“Mehmet Yiğiner ve yönetimine kırgınım, hakkımı helal etmiyorum” diye de haklı olarak sitemlerini iletti Bonhof Nazmi.
Sonra sözü alan Deli İhsan’dan öğreniyoruz ki sadece Bonhof Nazmi değil, birçok efsanenin durumu da aynıymış.
Deli İhsan da ihraç edilen eski futbolcular arasındaymış.
Kim bilir daha kimler vardır kulüpten ihraç edilen efsane.
Ankaragücü yönetimine önemli bir görev düşüyor.
Aslında Dernekler Kanunu’na göre genel kurul kararı olmadan üye ihracı hukuki değildir.
Bu kişiler dava açarlarsa zaten kazanırlar.
Ama Ankaragücü Yönetiminin, dava açılmasını beklemeden geçmişteki bu ayıbı silmesi gerekir.
İllaki efsane isimler olması da şart değil.
Haksız, hukuksuz yere kim ihraç edildiyse yeniden kulüp üyesi olmaları sağlanmalıdır.
Bu yanlıştan bir an önce dönülmelidir.
xxxx
Erzurumspor’da 4’ü futbolcu 11 kişinin Covid-19 testi pozitif çıkınca Liglerin yeniden başlatılması kararı tartışılmaya başlandı.
Öncelikle altını çizeyim, ben bu ligin oynanmaması düşüncesinde olanlardanım.
Çok iyi biliyorum ki ligler bu ortamda yeniden başlarsa 100 kişi bir araya gelse asla altından kalkamayacakları bin tane sıkıntı çıkacak.
Buna rağmen iddia ediyorum, yanlıştan dönülmeyecek bu ligler oynanacak.
Birincisi bu ligi illaki oynamak isteyen Galatasaray ve Başakşehir’in lobileri çok güçlü.
İkincisi yayıncı kuruluş, para akışını keserek kulüpleri maddi çıkmaza soktu.
Düşme tehlikesi olmayan birçok kulüp de sırf maddi imkansızlıktan dolayı ligin devamı yönünde oy kullanmaya başladı.
Üçüncüsü de iktidar, Türkiye’nin ligleri başlatamayan ülke konumuna düşmesini istemiyor.
İktidarın kararı önemli çünkü UEFA ve FIFA, liglere başlama kararını hükümetler verecek demişti.
Liglerin devamını istemeyenler, Hükümet’in bir karar vermediğine vurgu yapıyordu.
Halbuki sessiz sedasız hükümet bu konudaki kararını paylaştı.
Biliyorsunuz Cumhurbaşkanlığı’nın normale dönüş takvimi önceki gün açıklandı.
Futbolda liglerin haziran ayında yeniden başlaması resmi olarak bu takvimde de yer aldı.
Yani artık Liglerin yeniden başlaması konusunda Hükümet kararı da var.
Süper Lig’in başlamasına 29 gün var.
Almanya’da maçlar hafta sonu başlıyor.
TFF’nin gözü, kulağı şu an Almanya’da.
Orada sorun çıkmazsa, Türkiye’de liglerin başlamasını hiçbir güç (tabi o kişi hariç) engelleyemez.