Hemen yazının başında yazayım, Ankaragücü iyi yönetilmiyor…
Son dönemlerde sarı lacivertli kulübün yönetimine ”getirilen” isimler, bunu zaten icraatlarıyla ispatladılar…
Türk futbolunun asırlık çınarını üst üste iki kez bir alt lige düşürmek her babayiğidin harcı değil!
Ankaragücü özelinde bu yetersizlik kendini son yıllarda, bir türlü bertaraf edilemeyen borçlar, isabetsiz transferler ve antrenör tercihleri olarak kendini gösteriyor.
Taraftar yüreği ağzına gelmeden maç izlemeyi unuttu.
Ülkemizin en büyük sorunu günümüzde kendini, bir liderin oluşturduğu liyakatsizlerden oluşan organizasyonlar olarak gösteriyor…
Bulunduğun alanla ilgili uzman olmana gerek yok…
O alanla ilgili bilgin olsun olmasın hiç önemli değil.
Unvanların arasına bir şey daha yazılsın yeter…
Ne kadar yeteneksiz olursan ol, ne kadar getirildiğin o alanla ilgili yetersiz olursan ol hiç önemi yok.
George Orwell’in 1984 isimli kitabında olduğu gibi tarihi kendine göre yazarsın, senden öncesini yok sayarsın olur biter.
Konumuz futbol…
Ankaragücü Kulübü Başkan Faruk Koca, tarihin en güçlü yönetimiyle işbaşında olduklarını açıklamıştı.
Bu söylem, ya tarihi bilmemekten ya da bilinçli olarak 111 yıllık Ankaragücü tarihini kendi döneminden başlatmak anlamına geliyor.
Mesleğe başladığım 1986 yılından bu yana Ankaragücü Kulübü’nde başkanlık yapmış olan yöneticileri tartıya koyduğumda, yıllar içinde görev alan bu isimlere daha uzun yıllar yaklaşılamayacağını rahatlıkla söylerim…
Somut örnek de vereyim…
Nurettin Çarmıklı…
Çarmıklı döneminde Yönetim Kurulu toplantısı olduğu günler Ankaragücü’nün Tandoğan’daki kulüp binasının önü kırmızı plakadan geçilmezdi…
Dönemin Başbakanı Turgut Özal’ın en yakın çalışma arkadaşları Can Pulak, Başbakanlık Müsteşarı Bülent Öztürkmen ve daha nice ünlü ve etkili ismi Nurettin Çarmıklı başkanlığındaki yönetimde görev yaptılar….
Taner Demir…
Yanlış hatırlamıyorsam dönemin en büyük demir tüccarı idi…
Başkan Demir’in yönetiminde kimler mi vardı?
İkisini yazayım.
Şu an TFF Başkanı Nihat Özdemir, MNG Holding’in sahibi Mehmet Nazif Günal.
Taraftarın büyük kısmı itiraz edecek ama, Cemal Aydın döneminde de Ankaragücü ligin en güçlü ekiplerinden biriydi. Ankara ligin en korkulan deplasmanıydı. Sarı lacivertliler o dönem ilk 4 içinde yer aldı. Türkiye’yi Avrupa’da temsil etti. Şu da unutulmasın; Cemal Aydın döneminde Ankaragücü’nün Türkiye Futbol Federasyonu üzerinde müthiş bir ağırlığı vardı. İstekleri sorgusuz uygulanırdı.
Bu yazdıklarım sadece benim fikrim de değil…
Kimseye haksızlık yapmamak adına, Ankaragücü camiasını en yakından tanıyan gazeteci arkadaşlarım Meriç Enercan, Necmi Kepçetutan ve Seyit Kalender’in de hafızalarına baş vurdum.
Ben mesleğe başlamadan önce görev yapan sayısız değerli başkan ve yöneticilerini de unutmamak gerekiyor…
Az değil, iki kez Türkiye Kupası’nı sarı lacivertli kulübün müzesine taşımışlar ve hakkıyla ”Kupa Beyi” unvanı almışlar.
Gelelim, Başkan Faruk Koca’nın ”en güçlü yönetimi” dönemine…
Anlaşılmaz bir şekilde taraftar ile iddialaşma…
Neredeyse 6 ayda bir sayısız oyuncu transferi…
Camianın ağırlığını taşıyabilecek bir teknik direktör bulamama ya da ”lafımın üzerine laf olmaz” inadı ve ısrarı.
Futbol alemi, başka hiç bir dünyaya benzemiyor…
Yöneticisi, antrenörü, futbolcusu iyi olmayanlar bir süre sonra elenip gidiyor…
Başarıya ulaşanlar, emeği geçenler ise bu alemde hiç unutulmuyor ve sonsuza kadar hep baş tacı oluyor.
ORHAN KARADAĞ