Ankaragücü, Sivasspor’u deplasmanda 3-1 yendi.
Başkent ekibinin şansının tutmadığı takımlar var.
Bu takımların başında da Sivasspor geliyor.
Özellikle de Sivas’ta oynanan lig maçlarında.
Son galibiyet 1979’da alınmış.
Dile kolay tam 44 yıl sonra gelen bir galibiyet.
Maç için “kazandık ama” diye başlayacak çok cümle kurulabilir.
Bizim kurmamıza da gerek yok, maç sonu bu eksiklere Tolunay Hoca kendi değindi zaten.
İlk 30 dakika yapılan hatalarla başladı konuşmasına.
Sadece bu maç değil ki.
Sezon başından beri Fenerbahçe maçı dışında tüm maçlara son derece kötü başladı bu takım.
Kendisine gelmesi için illa ki ilk golü yemesi gerekti.
Mağlup durumdayken geri dönüş yapmak çok zordur.
Ekstra performans gerektirir.
Hem sahadaki futbolcu hem teknik direktör hem de tribündeki taraftar için.
Ne mutlu ki ilk 5 haftada bu ekstraları yaptı bu takım.
Kasımpaşa maçında da 2-0’dan dönüş yapıyordu, son saniye golüyle kaybetti.
Adana Demirspor maçında, Karagümrük maçında golü yedikten sonra hem dönüş yaptı hem de maçı ikinci yarılar neredeyse tek kaleye çevirdi.
Her maç sonu Tolunay Hoca, maça kötü başladıklarından dem vurdu.
Hala da vuruyor ama soruna çözüm bulması gereken de kendisi.
Sezon başından beri, hatta geçen sezondan beri bu takımın yan top, duran top zafiyeti ortada.
Hala çözüm yok.
Rakibin tek hücum silahı Samuel Sainz.
Bir kişi yakın oynasa eli kolu bağlanacak Sivasspor’un.
Fenerbahçe bile Ankaragücü ile oynarken, Ali Sowe’a Renaldo Cephas’a birebir markaj uyguluyor.
Ankaragücü, Samuel Sainz’in elini kolunu sallayarak ceza sahası önüne gelip şut çekmesini sadece izledi.
Karbon kağıdı koymuşçasına hem yan toplarda hem de merkezden yapılan ataklarda tıpatıp aynı pozisyonları verdi.
Maalesef ders çıkarmak, önlem almak yok.
Tüm defansif sorunların kaynağı önlibero ve stoper mevkileri.
Tolunay Hoca da taraftar da haftalardır bu mevkilere takviye yapılması gerektiğini söyledi.
Olmadı, istenilen takviyeler yapılmadı.
Tolunay Kafkas’ın da artık bazı isimlerde fazla ısrar etmemesi, gençlere daha fazla şans tanıması gerekiyor.
Birçok takımda adını daha önce hiç duymadığımız genç oyuncular maçlara damga vuruyor.
Bizim de gençlerimize güvenmemiz, şans tanımamız gerek.
Kazanılmış bir maç için bu kadar eleştiri fazla.
Biraz da Ankaragücü adına güzelliklerden bahsedelim.
Eleştiriyoruz ama empati de yapalım, biraz kendimizi futbolcuların, teknik heyetin yerine koyalım.
Kolay değildir, lig başlamış 1,5 ay olmuş hala galibiyetin yok.
O stresle bu maçta da geriye düşmüşsün.
Böyle zor şartlar altında geri dönüş yapmak olağanüstü büyük başarı.
Maç başlamadan çevremdekilere bu maçın adamının kaleci Bahadır Güngördü’nün olacağını söyledim.
Geldiği ilk günden beri dikkatimi çekiyor.
Yedekken bir şekilde şans kendisine geliyor.
İlk maçı mükemmel ötesi oynuyor.
Bu maçta da galibiyeti Bahadır’ın ellerine borçlu Ankaragücü.
Bahadır’ın en büyük sorunu devamlılığının olmaması.
Umarım hatalarından ders çıkarır, artık formayı bırakmaz.
Bahadır’ın kaleye geçmesi yerli oyuncu kullanımı konusunda da teknik heyetin işini kolaylaştırır.
Morutan, sağ kanada hapsedilmesine rağmen kalitesini bu maçta da ortaya koydu.
Attığı golün benzerini İcardi atmış, haftalarca methiyeler düzülmüştü.
Bence İcardi’nin golünden daha zor bir pozisyonda çok daha iyi bir kafa vuruşu yaptı.
Tolunay Hoca’nın siteminde on numaraya yer yok.
Modern futbolda da gerçekten on numara demode oldu.
Ama sevgili hocam sen Manchester City, Real Madrid’e bakıp kafanda bir şablon oluşturuyorsun.
Bizim Anadolu kulüplerinde on numara olmazsa olmazlarımızdan.
Bak, Sivas’ta Samuel Sainz neler yapıyor, ondan önce de Dia Saba’nın on numarada yarım sezonda neler yaptığını gördük.
Gel inat etme Morutan’ı sağ kanada hapsetme, gerçek pozisyonunda oynat.
Haftalardır Ankaragücü sol bekte Matej Hanousek, Alper Uludağ varken devşirme Mujakic’i kullandı.
Tolunay Hoca hatasını anladı, bu maç Hanousek’i 11’de başlattı.
Hanousek de hem rakibi 10 kişi bırakarak hem de yaptığı asist ile geri dönüşün önemli aktörlerinden biri oldu.
Tolga Ciğerci hakkında ne yazacağımı inanın bilemiyorum.
Maçı canlı izlerken de TV’den izlerken de sinirlerim tavan yapıyor.
Sonra istatistiklere bakıyorum, maçın adamı Tolga Ciğerci gözüküyor.
En fazla pas yapan da en fazla kilit pas atan da en fazla top kapan da en fazla sahipsiz top kazanan da Tolga Ciğerci.
Bu istatistikleri tutan mı yanılıyor benim gözlerim mi karar veremedim bir türlü.
Kitsiou görevini eksiksiz yerine getirdi, Nihad Mujakic, Garry Rodrigues kötü olmasalar da gerçek performanslarının hala çok gerisindeler.
Andre Djokanovic, Riad Bajic, Uros Radakovic maçın vasat altı oyuncuları arasında yer aldı.
Tolunay Hoca son dakikalarda Alperen Kuyubaşı’nı acaba Uros’u tutsun diye mi aldı diye düşünmekten kendimi alamıyorum.
Renaldo Cephas, markaja alınmaz serbest kalırsa müthiş bir yetenek.
İzlemeye doyamıyorsun, inanılmaz hızlı.
Özellikle deplasman maçlarında Tolunay Hoca’nın ilk 11’inde mutlaka olması gerektiğini düşünüyorum.
İsimlere fazla takılmamalı hoca.
Ali Sowe sakat, büyük eksiklik.
O yok diye illaki bir türlü kendini lige hazırlayamayan Riad Bajic’i santrafor oynatman gerekmez.
Deplasmanlarda koy santrafora Renaldo Cephas’ı yasla sırtını koltuğa, rakip teknik direktör düşünsün ne yapacağına.
Maç sonu yorumları okuyorum da sanki Clinton N’Jie atılmasa Ankaragücü bu maçı kazanamazmış algısı var.
Clinton N’Jie varken de Ankaragücü maçı tek kaleye çevirmiş hatta beraberlik golünü atmıştı.
Maçın yönü Ankaragücü lehineydi.
Hatta diyebilirim ki N’Jie’nin yokluğunda 10 kişi kalan Sivasspor, 11 kişilik Sivasspor’dan çok daha iyi oynadı.
10 kişi kaldıkları dönemde pozisyon üstünlüğü Sivasspor’daydı.
Bahadır’ın yaptığı 8 kurtarışın en az 5’i bu dakikalarda geldi.
İlk 4 haftayı galibiyet almadan geçirmenin stresi, Ankaragücü’nün bu dakikalarda rahat oynamasına engel oldu.
Ankaragücü kolay maçı, adeta kendi kendine zorlaştırarak kazandı.
Rakibin 10 kişi kalmasını, atak yapıp artı skor üretmek yerine topu ayağında tutup vakit geçirerek değerlendirmek istedi.
Bunda da başarısız oldu.
Galibiyetin mimarlarını yazarken muhteşem Ankaragücü taraftarını es geçersek ayıp etmiş oluruz.
Nedendir bilinmez Sivasspor taraftarı maça ilgisizdi.
500’e yakın Ankaragücü taraftarı stadın tek hakimiydi.
Seslerini Sivas’ta bırakıp gelen bu müthiş taraftara ne kadar teşekkür edilse azdır.
Yayıncı kuruluşun spikeri Gökhan Telkanar’a değinmeden bu yazıyı bitirmek olmaz.
Uzun süre TSYD’de, TRT spikerleri Alper Bakırcıgil, Kerem Öncel, Cüneyt Kıran ile yönetim kurulunda birlikte çalıştım.
Maç günlerinde sabahtan akşama kadar iki takımı çalışır, son derece konsantre şekilde maçı anlatırlardı.
Gökhan Telkenar tecrübeli bir spiker ama yaptığı en hafif deyimle ayıptır ya.
113 yıllık camianın maçını anlatıyorsun, otur bir kadrolara bak, futbolcuların ismini öğren be adam.
TV’den maçı izleyenleri çıldırtma bir daha.
Ankaragücü, stresi üzerinden attı.
Haftaya Konyaspor maçı var.
Konyaspor, dramatik bir maç oynadı bu hafta.
Son dakikaya kadar galip götürdükleri maçı, 89 ve uzatma dakikalarında yedikleri gollerle kaybettiler.
Aslında sezona iyi başlayan bir ekip.
Güzel bir maç olacak, Ankaragücü bu maçı da kazanırsa artık gözünü üst sıralara çevirecek.
Kazanamazsa da stresli günler devam eder.
Ankaragücü-Konyaspor maçında stat full olacaktır.
Umarım geçen hafta yaşanan, maç önü ve sonu görüntüler bir daha yaşanmaz.
Başka hiçbir statta, hapishaneyi andıran bu demir parmaklıklar yok.
Belki maç öncesi kontrolü için düşünülmüştür ama maç sonu o parmaklıkların tamamen açılır hale getirilmesi şart.
Ankaragücü yönetimi, geçen hafta yaşananların takipçisi oldu.
Emniyetle görüşüldü, kameralar tek tek izlendi, hatalı özel güvenlikle ilişki kesildi.
Bu hafta bizim gözümüz de Ankaragücü yönetiminde olacak.
Bakalım, bu temaslar ne kadar etkili oldu?
Emniyet artık taraftara insanca muamele edecek mi?
Bekleyip göreceğiz.
METİNER ERDEM