Ankaragücü, İstanbul deplasmanında Galatasaray’a 2-1 yenildi.
Bazı maçlar vardır, yorumlamak o kadar zordur ki…
Bu maç da onlardan biri.
Yazının ana konusu ne olmalı?
Ankaragücü’nün tarihi farktan kurtulduğunu mu yazmak gerekir.
Tolunay Kafkas hocanın yaptığı gibi iki takımın kadro kalitesi üzerine mi yoğunlaşmalı.
Yoksa hakem faciası üzerine mi kurgulanmalı yazı.
Bahadır Han Güngördü’nün iki gol yemesine rağmen ortaya koyduğu performans, tek başına bir yazıya konu olmak için yetmez mi?
Maç öncesi sırf Tolunay Kafkas gitsin diye Ankaragücü’nün yenilmesi için dua eden, bunun için anketler bile düzenleyen ne sıfat kullanacağımı bilemediğim sözde taraftarları mı yazmalı.
O kadar çok konu çıkar ki bu maçtan.
Son konuyu değmez diye geçip, diğerlerini yazayım istedim.
Öncelikle maça gelmeden Ali Sowe ve Tolga Ciğerci konusuna değinmek istiyorum.
Hafta boyunca takımla birlikte çalış, sonra maç günü kamp kadrosunda bile olma.
Gerçekten anlamakta zorluk çekiyorum.
Hafta boyunca takımla çalışabiliyorsan, 15-20 dakika da olsa oynayabilecek durumdasın demektir.
Karar, futbolcuların mı yoksa teknik direktörün müydü bilemiyorum.
Bildiğim tek şey, dün sahada Ali Sowe ve Tolga Ciğerci sadece 30 dakika yer alsaydı bu maç için bugün çok farklı şeyler konuşuyor olurduk.
Özellikle Ali Sowe.
Ankaragücü, Ali Sowe’suz son 3 maçın birini kaybetti, birinde berabere kaldı, birini de kazandı.
Üç farklı sonuç ama ortak özellik sezonun en kötü maçları olmaları.
El tarak kemiği kırılır, iyileşmesi zaman alabilir ama tıbbın bu kadar geliştiği, modern aparatların kullanıldığı bir dönemde Ali Sowe’un dönüşünün bu kadar gecikmesinde ciddi zafiyetler olduğu düşüncesindeyim.
Yine maça geçmeden en fazla tartışılan teknik direktör Tolunay Kafkas’a da değinelim.
Maçtan sonra birilerinin o niye oynamadı, bu niye oynadı diye ahkam kesmesine bakmamak gerekir.
Kadrolar ilk açıklandığında herkesin ortak düşüncesi “Mevcut oyuncularla çıkarılabilecek en iyi 11” olduğu şeklindeydi.
Özellikle Renaldo Cephas’ın Garry Rodrigues ile birlikte ilk 11’de yer alması, Olimpiu Morutan’ın gerçek mevkisine çekilmesi herkes tarafından olumlu karşılandı.
Uros Radakovic’in yerine Mert Çetin ile başlayabilirdi.
Ama sakatlıktan yeni çıkmış oyuncu yerine Uros tercihini anlayışla karşıladık.
Sahada soru işareti olan tek oyuncu ilk kez 11 oynayacak Ali Kaan Güneren’di.
Onun da geçmiş dönemlerdeki performansını hatırladığımızda “neden olmasın” diyebiliyorduk.
Galatasaray, iki gün sonra Şampiyonlar Ligi’nde Manchester United ile karşılaşacak.
Beklentimiz, bu maçta geniş çaplı rotasyon yapması, yapmasa da maçı ilk yarıda kopartmak için çok yoğun baskıyla oynayacağı şeklindeydi.
Yoğun baskı karşısında yapılması gereken, ayağa paslarla presten kurtulmak.
Maç başladı, aman tanrım sahada Süper Lig takımı Ankaragücü mü var, Bölgesel Amatör Lig’den bir takım mı var anlamadık.
Üst üste iki pas yapamayan, top gelince eli ayağına dolaşan, Galatasaray taraftarının baskısı karşısında ezilen, büzülen bir takım.
Bir iki dakika değil koskoca ilk yarı boyunca bu görüntü değişmedi.
Sevgili Tolunay Hocam, Galatasaray yaptığı transferlerle çok önemli oyuncularını kadrosuna katmış olabilir.
Ama sonuçta Ankaragücü de herkesin kabul ettiği şekilde ligin ortalamasının üzerinde kaliteye sahip bir takım.
Sen çok iyi futbolcuydun hepimiz hatırlıyoruz, teknik direktörlüğünde de çok önemli başarılara imza attın o da hatırımızda.
Hem futbolculuğunda hem de teknik direktörlüğünde oldukça agresif, gözü kara biriydin.
Hiçbir zaman rakipte güçlü oyuncular var diye pes etmezdin.
Ama şimdi maç önü maç sonu açıklamalarına bakıyorum, Galatasaray’ın kadrosu karşısında sen baştan pes etmiş cümleler kuruyorsun.
Sen baştan pes ederken, futbolcundan nasıl rakibe direnmesini bekleyebilirsin?
Futbolcunu belki fiziksel olarak maça hazırladın, rakibi iyi analiz ettin, oyuncularına çok güzel taktik antrenmanlar yaptırdın.
Bu yüzden de kendini Türkiye’nin en iyi teknik direktörleri arasında görüyorsun.
Ama Hocam, futbolcuyu fiziksel olarak hazırlamanın yanında mental olarak da hazırlaman gerekmez miydi?
Sen nasıl maç önü maç sonu açıklamalarında rakibin kadrosu karşısındaki çaresizliğini anlatıyorsan, oyuncun da aynı senin gibi sahada nasıl olsa yenileceğiz düşüncesiyle çaresizlik içinde.
Hocam, bu Galatasaray ile Avrupa’nın en alt liglerindeki takımlar maç yaptı.
Futbol dışında kimisi bakkal, kimisi kasap, kimisi mühendis olan oyunculardan kurulu takımlar belki kaybettiler ama hiçbiri bu kadar ezilmedi.
Oynamaya çalıştılar, rahat rahat pas yaptılar.
Ben bu statta 6-0 kaybedilen maçı da hatırlıyorum, o maçta bile bu kadar ezik futbol oynamamıştı Ankaragücü.
Hocam, geçmişte oldukça agresiftin, gözü karaydın.
Seni başarılı kılan da bu özelliklerindi.
Bu özelliklerini beğenmeyenler oldu, sosyal medyada dolaşan görüntülerin hala çok eleştiriliyor.
Sırf o imajı silmek için kendini tutma hocam, gerekirse ben soru sorduğumda benimle de aynı şekilde tartış ama sahada agresif, gözü kara ol.
Yoksa, bugünkü Tolunay Kafkas’la bu işler yürümez sevgili hocam.
Söylentiler canımı sıkmaz diyorsun ama sizin camiayı en iyi sen bilirsin.
Seni görevden aldırmak, o koltuğa oturmak için ellerinden geleni yaparlar, sen de Ankaragücü de çok yıpranır bu süreçte.
Kararını Başkan’a bırakma, tamam mı devam mı sen ver sevgili Hocam.
Ankaragücü taraftarı, Anadolu’nun yıldızı.
Dün de takımını yalnız bırakmadı, 90 dakika destekledi.
Ancak artık takım desteklemek çok farklılaştı.
Tribünde beste söylemek, sloganlar atmak yetmiyor.
Skoru elde edene kadar hakemi, rakibi, ıslıklarla müthiş bir uğultuyla baskı altına almak gerekiyor.
Skoru aldıktan sonra şovunu istediğin gibi yap.
Sahasında taraftar etkisini en fazla kullanan takım kim derseniz hiç düşünmeden Galatasaray derim.
Maçları neredeyse hiç beste söylemeden tamamlıyorlar ama öyle bir etkililer ki milyonlarca Euro ücret alan Zaha’lar, Tete’ler, Mertens’ler, İcardi’ler ilk kez forma giyen genç futbolcular gibi performans gösteriyor.
Bu baskı karşısında hakemler de mutlaka hata yapıyor.
Artık Eryaman’da da benzer görüntüler görmemiz gerekiyor.
Bu takım Ali Sowe’suz kimse kusura bakmasın da çok ama çok kötü.
Belki de Tolunay Hoca oynatamıyor, bilemem.
Ankaragücü’nde sakatlıklar inanılmaz derecede arttı.
Dünkü maçta da Uros Radakovic daha 10. dakikada sakatlandı.
Antrenmanlardan mı yoksa sağlık ekibinden mi kaynaklı onu da bilemiyorum.
Geçen yıllarda bu olumsuzluklar hiç yaşanmazdı.
Bunun nedeni çok iyi araştırılmalı.
Ankaragücü çok kötü oynasa da dünkü maçın sonucunu hakem belirledi.
Taraftar baskısından çok etkilendi, tüm takdir haklarını Galatasaray’dan yana kullandı.
Benzer birçok pozisyona Galatasaray lehine faul verirken, ilk gol öncesi Kerem’in Mert’i itmesinin es geçilmesi maçın kaybedilmesinde büyük rol oynadı.
Bahadır’a atılan uçan tekmeye kırmızı bile verilebilirdi, sarı bile verilmedi.
Morutan, Torreira’nın göğsüne sadece değiyor, ahlaksız Torreira yüzünü tutarak kendini yere atıyor.
Sonuçta ahlaksızın istediği oluyor, hem faul kazanıyor hem de Morutan sarı kart görüyor.
Ahlaksız Torreira ceza sahası içinde koluyla topu alıyor, penaltı es geçiliyor.
Daha birkaç hafta önce gol çizgisi teknolojisi olmadığı için VAR’ın bu pozisyonlara karışmayacağı söyleniyordu.
Konu Galatasaray olunca bu söz de yerine getirilmiyor.
Bir değil iki değil bu hatalar.
7 hafta geçti, 5 maçta Ankaragücü aleyhine ciddi hakem hataları yaşadık.
Yönetim bir kez bile olsun, çıkıp hakkını aramadı.
Dünkü maçtan sonra da hakem bitiş düdüğünü çalar çalmaz aşağı indim, bakalım başkan konuşacak mı diye.
Sanırım başkan akşam trafiğine kalmamak için ışık hızıyla stattan ayrılmış.
Başkan kameralara konuşmayı sever ama artık o da pes etmiş.
Bu hafta da teknik direktör tartışmaları ile geçecek.
Başkan susacak, konuşursa da Hoca’mızın arkasındayız diyecek.
Ama biliyorum ki perde arkasından görüşmeler devam edecek.
Bu takımdan biz de başarı bekleyeceğiz.
Zor dostum zor.
Gecenin güzelliğini sona bıraktım.
Bahadır Han Güngördü, 12 net kurtarış yaptı.
Kariyer maçını oynadı, sezonun da rekoru oldu.
Kaleci çok kurtarış yapar da çoğu üzerine gelen toplardır.
Bahadır’ın her kurtarışı son derece değerliydi.
Çoğu direk dibinden çok zor toplardı.
İcardi bile bir pozisyondan sonra tebrik etti.
Bahadır, sadece bu maçta değil son üç hafta mükemmel oynuyor.
Yerli oyuncu oynatma konusunda hocasının eli artık çok rahatladı.
Allah nazarlardan korusun.
METİNER ERDEM