Ankaragücü, Beşiktaş’a deplasmanda 2-0 yenildi.
Kazansa ya da en azından berabere kalsa kupa maçları öncesi psikolojik üstünlüğü ele geçirecek Ankaragücü, bu yenilgiyle komaya girmiş rakibini de hayata döndürdü.
Maç öncesi her şey Ankaragücü lehineydi.
Ligde son 3 haftada sadece saha sonuçları açısından değil de oynanan futbol olarak da mükemmele yakın performans gösteriyorlardı.
Ali Sowe aylar sonra form tutmuş, “dede” lakaplı Christian Bassagog zirve yapmış, Efkan Bekiroğlu ve Tolga Ciğerci özlenen performanslarına ulaşmıştı.
Bu dörtlüye, defans hariç diğer oyuncular da eşlik edince Ankaragücü makine düzeninde çalışan bir ekibe dönüşmüştü.
Gol yese de kimse dert etmiyordu, kısa sürede karşılık veriliyordu.
Rakip ise son 5 haftadır kazanamamış, sakatlar ordusu haline gelmişti.
Beş teknik direktör değiştirmiş, yeniden yardımcı antrenöre görev verilmişti
Bir takımın atanı ve tutanı iyi olacak derler ya.
Aslında Beşiktaş’ta atan Semih Kılıçsoy da tutan Mert Günok da bu sezon ligin en iyilerindendi.
Ankaragücü’nün şansına sakatlar ordusuna bu ikili de katılmıştı.
İlk kez bir Beşiktaş maçı öncesi hem de deplasmanda oynanmasına karşın şanslar eşitti, hatta ibre biraz da olsa Ankaragücü’nden yanaydı.
Olmadı, yine olmadı.
Zor durumdaki rakibi ayağa kaldırmak, Ankaragücü için artık klasik halini aldı.
Beşiktaş da bu galibiyet ile rahatladı, kulübün üzerindeki kara bulutlar dağıldı.
Bir de şu lanet seri.
Dile kolay Ankaragücü 3 yıl 1 ay, 6 gündür, yani 1132 gündür Süper Lig’de üst üste 2 maç kazanamıyor.
Bu lanet seri ne zaman bozulacak bilemiyorum.
Ama dün bozulsa Ankaragücü’ne sınıf atlatacak maçtı, olmadı.
Ankaragücü çok mu kötüydü?
Kesinlikle hayır.
İstatistiklere bakıldığında ne topa sahip olmada ne şutlarda, ne pas sayısında ne de yüzde yüzlük gol pozisyonlarında rakipten aşağı kaldı.
Ankaragücü, kapansa belki kaybetmezdi ama ilk dakikadan itibaren kazanmak için oynayan bir takım vardı sahada.
Başa baş oyun oldu, Beşiktaş bulduklarını attı, Ankaragücü ise net pozisyonlar da yakaladı ancak bir türlü gol atamadı.
Olmadı, çok da moral bozmamak lazım.
Ankaragücü, tüm Türkiye’ye isterse nasıl oynayabileceğini son 3 haftada göstermişti.
Kötü gününde bile rakiple oyun olarak başa baş mücadele ediyorsa, bu takım performansını bir tık yukarı çekince üstünlüğü ele alacaktır.
İnanıyorum ki kupa serisinde son 3 haftadaki performansı yine gösterecektir.
Hafta içi olmasına karşın bayrama denk gelen maçta Ankaragücü’nün en büyük kozu da taraftarı olacaktır.
Ankaragücü, Dolmabahçe’de sahada belki kaybetti ancak, tribünlerin 90 dakika tek hakimiydi.
Bir saniye olsun susmadılar, 2 bin kişi, kendilerinden en az 15 kat fazla rakibi tribünde sindirmeyi başardı.
Geçen hafta da Beşiktaş’ın Samsunspor maçı için aynı stattaydım.
Samsunspor taraftarı da çok iyi tribün yaptı ama Ankaragücü bambaşkaydı.
Saha kadar tribündeki mücadele de izlenmeye değerdi.
Yıllardır süren deplasman yasağını Faruk Koca ilk yarıdaki jesti ile ortadan kaldırmıştı.
Dünkü güzel tablodan dolayı bir kez daha kendisine teşekkür ediyorum.
Ancak yine dün öğrendim ki kupa maçlarında yine deplasman yasağı uygulaması olacakmış.
Futbol taraftarla güzel, sahadaki rekabet kadar tribündeki rekabet de keyif verici.
İnsan bazen sahayı bırakıyor, tribünleri izliyor.
Dün de öyle bir maçtı.
Umarım, bu yasak sadece kupa maçları ile sınırlı kalır, insanların deplasman hakkı ellerinden alınmaz.
Bu sezon Emre Belözoğlu’nun cezalı olduğu iki maçı da Ankaragücü kaybetti.
Emre Hoca evet agresif ama hakemler de biraz demeyim, bayağı önyargılı.
Kart göstermek için en küçük açığını arıyorlar.
Dördüncü hakem hep yanında, ağzından ters bir laf çıksın, ters bir hareket yapsın da cezayı keselim diyorlar.
Halil Umut Meler olayında da gördük, olayın içine Emre Hoca’yı da çekmek için nasıl Ali Cengiz oyunları oynanmak istendiğini.
Dün Emre Hoca cezalıydı, dikkat ettim dördüncü hakem Ankaragücü yedek kulübesine bakmadı bile.
Biliyorsunuz çok ayrıntılara girerim, o yüzden yazılarım uzun olur.
Bu kez uzatmak istemiyorum.
Çok değil, üç gün sonra aynı rakiple tarihi bir maç oynanacak.
23 Nisan’da Eryaman’da çifte bayram yaşanacağına çok ama çok inanıyorum.
Yazmama, söylememe bile gerek yok biletler satışa çıkar çıkmaz tükenecek, maç kapalı gişe oynanacak.
Deplasman yasağı nedeniyle Beşiktaş taraftarı olmayacak.
Ankara’daki Beşiktaşlılar ne yapıp edip maça girmek isteyecek.
Tribünlerdeki senkronizasyonun sağlanabilmesi, tek ses olunabilmesi için bu girişimlerin engellenmesi şart.
Geçmiş maçlarda bu tür olumsuzluklar yaşandı, haksız yere yönetim suçlandı.
Asıl sorumlu loca sahipleri ile Gençlik ve Spor Bakanlığı’ydı.
Kendilerine tahsisli koltukları hatır gönül ilişkileri sonucu İstanbul takımlarının taraftarına verdiler.
Bazı maçlarda yaşanan, hoş olmayan görüntüler umarım bu maçta olmaz.
Hadi Ankaragücü, bu sezon kupaya çok yakınsın.
Alın şu kupayı da taraftarın Avrupa özlemine bir son verin.
METİNER ERDEM