Ankaragücü, seçimler nedeniyle hafta içi oynanan maçta Antalyaspor ile Eryaman’da 1-1 berabere kaldı.
Sarı Lacivertli ekip kazansa, puan cetvelinde 10. sıraya kadar yükselecek düşme hattıyla arasındaki mesafeyi açacaktı.
Ve tamamen kupada Medipol Başakşehir ile oynanacak Ziraat Türkiye Kupası yarı final maçına odaklanacaktı.
Olmadı, izin vermediler maalesef.
Kim ne derse desin bu sezon Süper Lig, tarihin en çirkin operasyonlarına sahne oluyor.
Hemen her maç şaibeli.
Ligi de kupayı da dizayn etmeye çalışıyorlar.
Kör göze parmak misali bunu hiç çekinmeden o kadar rahatlıkla yapıyorlar ki…
Hakem atamaları yapıldığında niyet zaten belli oluyor.
Şampiyonluk mücadelesi veren iki takımın maçları dışında haftanın en önemli maçı yüzde yüz Ankaragücü-Antalyaspor mücadelesi.
İki takım da ligde kalma mücadelesi veriyor, 6 puanlık diye ifade edilen maçlardan biri.
Sözde hakem atamalarını yapan yapay zeka, bu kadar önemli maça bula bula son 3 ayda Süper Lig’de sadece 2 maç yönetmiş Ümit Öztürk’ü atıyor.
VAR hakemi tam komedi.
Onur Özütoprak, VAR yardımcısı, yani AVAR olarak görev yaptığı maçlar var ama kariyerinde Süper Lig’de VAR hakemliği yapmamış.
Süper Lig’deki ilk VAR deneyimini, Ligin en hayati maçında yaşıyor.
Onur’un babadan soyadı Karabaş.
Mahkeme kararıyla eşinin soyadını alıyor, Onur Özütoprak oluyor.
Ama anlaşılan birilerinin Karabaş’lığını yapmayı onur’una yedirebiliyor ki dünkü maçta o kararları verebiliyor.
Dün Başakşehir-Ümraniyespor maçını izliyorum, ne pozisyonlara penaltı veriliyor.
Eryaman’da tam 4 penaltı pozisyonu var, Karabaş Onur, hepsini es geçiyor.
Bir keresinde bile Ümit Öztürk’ü pozisyonu izlemeye davet etmiyor.
Gerçi çağırsa ne olacak ki 2 VAR incelemesi, 9 oyuncu değişikliği, sakatlıklara rağmen adam oyuna sadece 5 dakika ilave ediyor.
5 dakikanın bitme anında penaltı pozisyonu oluyor, VAR inceleme yapıyor, penaltı olmasa da korner atılacak.
Adam VAR’ın incelemesinin ardından korneri atmana bile izin vermiyor.
Bir İstanbul takımının maçında bu hareketi yapsa, sezonun konusu olur, adama düdüğünü anında astırırlar.
Adam öyle rahat ki nasıl olsa hakkını gasp ettiğim takım Ankaragücü diyor.
Biliyor ki Ankaragücü’nün hakkını gasp eden ceza almak bir yana ödüllendirilir.
Örnek mi Atilla Karaoğlan.
Sezonun en rezil performansını Fenerbahçe-Ankaragücü maçında gösterdi.
Ankaragücü’nün 3 puanını ahlaksızca çalıp Fenerbahçe’ye verdi.
Rezilliği tüm futbol otoritelerince tescillendi.
Sonuç ne oldu?
Ankaragücü Başkanı Faruk Koca basın toplantısı yaptı, tüm Anadolu kulüplerini birlik olmaya davet etti.
TFF, bazı hakemlerin dinlendirileceğini açıkladı.
Yönetim yalakası bazı kişiler, “İşte Ankaragücü’nün büyüklüğü, işte Faruk Koca’nın gücü” diye paylaşımlar yaptılar.
Eeee ne oldu?
Meğer dinlendirilen hakemler arasında Atilla Karaoğlan yokmuş.
Dinlendirmek bir yana, iki gün sonraki maçta VAR hakemi olarak görev yaptı.
Aman Fenerbahçe kupada finale kalamazsa halimiz harap olur diyenler, Atilla beyi Sivasspor-Fenerbahçe kupa yarı finali maçına bile atadılar.
Ümit Öztürk’ü de yarın kupada yarı final ya da final maçında görürseniz sakın şaşırmayın derim.
Amaç ne diyeceksiniz?
Geçen sezon kupada finali 2 Anadolu takımı Sivasspor ve Kayserisppor bileklerinin gücüyle oynadı.
Finalde ben de oradaydım, Olimpiyat Stadı’nda 70 bine yakın Sivas ve Kayseri taraftarı vardı.
Ama maçın reytingi çok düşük oldu, yayıncı kuruluş para kazanamadı.
Bu sezon da aynısı yaşansın istemezler.
Şu anda reyting için en uygun senaryo, Fenerbahçe-Başakşehir finali.
Ankaragücü’nün ligde rahatlamasını, kupaya odaklanmasını engellemek için ellerinden geleni yapıyorlar.
Yönetimimiz de seyrediyor.
Haksızlıklarla mücadelede tüm yük basın sözcüsü Hüseyin Aytekin’in omzuna yüklenmiş durumda.
Zaten başka kim yapacak, babadan Ankaragüçlü bir tane bile yönetici kalmadı ki kulüpte.
Evet Ankaragücü bir operasyona kurban gitti gitmesine de şapkamızı önümüze koyalım, öz eleştiriyi de yapalım.
Ankaragücü kazanmayı hak edecek bir oyun sergiledi mi?
Kesinlikle hayır.
Tolunay Kafkas hoca geldi, kendince bir sistem getirdi, ilk maçlarda sonucunu da aldı.
Giresunspor, İstanbulspor ve kupadaki Trabzonspor maçlarında üçer gollü galibiyetler gelince bir anda ligde üst sıraları hedeflemeye, kupada da şampiyonluğu konuşmaya başladık.
Ne oldu sonra?
Rakipler Ankaragücü’nün oyununu çözdü?
Ankaragücü’nün kadro kalitesi B planı için yeterli olmadığından gol atamaz oldu.
Başkent ekibinin gol atabilmesi için Ali Sowe’un defans arkasına atılan uzun toplarda olağanüstü beceriler göstermesi ya da Kevin Malcuit’in bindirmelerinden sonuç alınması gerekiyor.
Rakipler, bu iki formüle de çözüm buldu.
Defansı kalabalık tutup Ankaragücü’nü geçiş oyunundan vazgeçirip set oyunu oynamaya zorluyorlar.
Ali Sowe’u en az iki kişiyle yakın markajda tutuyorlar, Kevin Malcuit’in kanadında da ekstra önemler alıyorlar.
Rakip bunu yapınca Ankaragücü’nün eli, kolu bağlanıyor.
Alternatif üretemiyor.
Alternatif üretebilmek için de elinde ekstra yeteneği olan oyuncular olmalı.
Var mı?
Maalesef yok.
Maç öncesi esame listeleri açıklandığında Haji Wright’ın kadroda olmaması büyük sürprizdi.
Eşinin doğum yapması nedeniyle izin istediği, Nuri Şahin’in de bu izni verdiğini öğrendik.
Ankaragücü şükretsin ki Haji Wright yoktu, o da olsa geçiş oyununda yakaladıkları kaç pozisyon gol olurdu Allah bilir.
Dün Ankaragücü maça olağanüstü baskılı başladı.
Antalyaspor, 4-2-3-1 düzeninde başladığı maçta, Ankaragücü’nün baskısını kırmak için 6 numara pozisyonundaki Erdal Rakip’i de stoperlerin arasına çekti ve 5-4-1’e döndü.
Ankaragücü, bu kadar kalabalık defans karşısında set oyunu oynamak zorunda kaldı.
Set oyununda adam eksiltebilen, araya paslar atabilen oyuncun lazım.
Bunun da adresi sadece Ghayas Zahid.
Haftalardır zaten çok kötü olsa da zorunluluktan oynatılan Ghayas Zahid, dün de maçın en kötüsü olma özelliğini sürdürünce Ankaragücü, kaos futboluna mahkum kaldı.
Toplar ileriye gelişigüzel atıldı, baskı yapılarak rakip defansın hatası beklendi.
Başka çaresi yoktu Ankaragücü’nün, rakip o hataları yapmasına yaptı ama penaltı pozisyonları es geçilince bir puanla yetinildi.
Hafta arasında Ömer Erdoğan’ın eski yardımcısı Özhan Pulat, dün de maçtan sonra Tolunay Kafkas’ın yardımcısı Gökhan Geylani, Ankaragücü’nün kadro sorununa dikkati çeken açıklamalar yaptılar.
İki futbol adamının açıklamalarının ortak noktası Ankaragücü’nde kadro planlamasının çok kötü yapıldığı şeklinde.
Gökhan Geylani’nın konuşmasının satır aralarında bu sezonu ligde kalarak tamamlarlarsa, gelecek sezon çok farklı bir kadro kuracaklarına dair mesajlar vardı.
Dinlerken istemsizce gülümsedim.
Tolunay Hoca’nın da Ankaragücü’ndeki ömrü bu kadarmış dedim kendi kendime.
Ya Gökhan Hocam, kaç aydır Ankaragücü’ndesin hala olayı çözememişsin.
İş transfer olursa, Faruk Koca size bırakır mı meydanı?
Güldürme beni.
Meydanın tek sahibi var, Emre Yıldız.
Tabi ki yardımcı oyuncu rolünde de Mustafa Dalcı.
Şu anda, gelecek sezonun planlamasına başladılar bile haberiniz olsun.
Yedirir mi size Emre Yıldız transferlerden kazanılacak milyonlarca lirayı?
Transferi biz yaparız diye ısrar ederseniz, anında kendinizi kapı dışında bulursunuz benden uyarması.
Bu arada teknik heyet de kadro tercihlerinde hatalar yapıyor.
Arda Kızıldağ’ın dünkü performansı, haftalardır bu oyuncuyu görün demekle ne kadar haklı olduğumuzu bir kez daha ortaya koydu.
Lamine Diack’taki düşüşe çare bulunamaması, Hasan Ali Kaldırım’ın, Enock Kwateng’in hazır hale getirilememesi, Milson varken, oyuna Fıratcan gibi tecrübesiz bir oyuncunun alınması vs vs. saymak mümkün.
Son sözüm taraftara.
Hafta içi olmasına rağmen kapalı gişe yaptınız, maç başında da müthiştiniz.
Ama Antalya’nın golünden sonra, futbolcu ıslıklamak, yönetimi istifaya davet etmek doğru değildi.
Bu camiada yönetimi en fazla eleştiren kişi olarak yazıyorum bunları.
“Yönetim İstifa” sloganı bir zamanlar doğruydu ama çok geç kalındı, bu tepki için.
Aylar öncesinde atmanız gerekirdi atmadınız, yönetimin arkasında durdunuz.
Yanlışların düzeleceğini sandınız, ısrarla sizin gibi düşünmeyenleri kaos ortamı oluşturmakla suçladınız.
Bu saatten sonra bu tartışmalar bir tarafa bırakılmalı.
Medya, taraftar, yönetim, futbolcu, teknik heyet, tüm camia birlik olarak bu zor günlerin üstesinden gelmeli.
Bundan sonra her maç eleştiriler maç sonuna saklanmalı, hakem bitiş düdüğünü çalana kadar takım amasız, fakatsız desteklenmeli.
Ligin sonuna geldik, başka çareniz, çaremiz yok.
Ve başka Ankaragücü de yok.
METİNER ERDEM