TFF 1. Lig…
Ne Süper Lig’e benziyor ne de TFF 2. Lig’e…
Ankaragücü geçen yıl TFF 2. Lig Kırmızı Grup’ta 72 puanla şampiyon olurken maç başı puan ortalaması 2,1’di.
Son 2 sezon Süper Lig’i şampiyon bitiren Beşiktaş’ın maç başı puan ortalaması ise 2,26 – 2,32 oldu.
TFF 1. Lig’de ise son 7-8 sezon şampiyon olan takımlar arasında sadece Kayserispor maç başı puan ortalamasını 2’nin üzerine çıkarabildi.
Geçen sezon Sivasspor 1,8; bir önceki sezon da Adanaspor 1,9 puan ortalamasıyla şampiyonluk ipini göğüsleyebildiler.
İkinci olarak Süper lig’e çıkanların puan ortalaması da 1,7 ila 1,8 arasında değişti.
Bu ne anlama geliyor?
Süper Lig’de ya da TFF 2. Lig’de şampiyon olan takımlar sezon boyunca 8-9 maçta puan kaybederken; TFF 1. Lig’de 14-15 maçta puan kaybı yaşanıyor.
TFF 1. Lig’de takımlar arasındaki güç dengesi birbirlerine çok yakın, her takım birbirini yenebilecek, puan alabilecek güçte.
Hemen her maçta sonucu maçlardaki kırılma anları belirliyor.
O kırılma anlarından birinde gol yemiyorsun, maç sana dönüyor ya da bir gol atıyorsun beklemediğin şekilde farklı kazanıyorsun.
Son 7 haftanın flaş takımı Ankaragücü ile ligin dibinden kurtulma mücadelesi veren Denizlispor arasındaki maç da bu tür kırılma anları ile doluydu.
Başkent ekibi, mutlak favori çıktığı Denizlispor maçının ilk yarısında müthiş kötü oynuyordu.
Ligin dibinden kurtulma mücadelesi veren Horozlar, ilk yarıda sol kanadı kevgire çeviren Ziya Alkurt ve Kappel’in müthiş performansı ile adeta Başkent’te futbol dersi veriyordu.
Ziya’nın asisti, Kappel’in kafa golüyle 1-0 da öne geçtiler.
İkinci golü atacak fırsat ayaklarına iki kez geldi, maçın adamı olabilecek Ziya Alkurt ve Kappel bu fırsatları değerlendiremedi.
Futbolun klasik “Atamayana atarlar” genellemesi ilk yarının son dakikasında gerçekleşti.
Ankaragücü, çok kötü oynadığı ilk yarının son dakikasında Alihan Kubalas’ın golüyle soyunma odasına beraberlikle girmeyi başardı.
Denizlispor ayağına gelen fırsatları değerlendiremeyince, ikinci yarı futbol dersi verme rolü bu kez Kupa Beyi’ne geçti.
Başkent ekibi, hem hücumda çoğalabiliyor, hem de sahanın her yerinde baskı yaparak rakibi ceza sahasına yaklaştırmıyordu.
Bu baskı golü de getirdi.
İlk golde Erdem’in korner atışında Alihan topu kafayla ağlara göndermişti.
İkinci golde ise, yine Erdem’in kornerinde topu kafayla kaleye gönderen bu kez 19 Mayıs’ın golcüsü Umut Nayır oldu.
Sarı lacivertliler birbirinin kopyası 2 golle maçtan 3 puanla ayrılmasını başardılar.
Gerçi son saniyede Ziya Alkurt’un muhteşem hareketlerle sağdan ceza sahasına girerek verdiği pasta Denizspor forveti acemi davranmasa , bu kez Ankaragücü mükemmel oynadığı ikinci yarının karşılığını alamayacaktı..
Neyse…
Sonuçta Ankaragücü kazandı ama bu galibiyetin ağır faturası da oldu.
İlhan Parlak ve Arif Morkaya’nın sakatlığı, defansın iki sigortası Alihan Kubalas ile Erdem Özgenç’in gördükleri sarı kartlarla cezalı duruma düşmeleri Giresunspor maçı öncesi can sıktı.
Ankaragücü bu galibiyetle 12 maçta puanını 24’e yükseltti.
Maç başı puan ortalaması şu an için 2.
Yani şu an TFF 1. Lig’in üzerinde bir ortalamaya sahipler.
Önümüzdeki iki haftada kendisi gibi 2’nin üzerinde puan ortalamasına sahip Giresunspor ve Ümraniyespor ile karşılaşacak.
Aykut Kocaman’ın deyimiyle kimin puanları suni, kiminki gerçek bu iki hafta sonunda ortaya çıkacak.
Ankaragücü taraftarına da tavsiyem, heyecana dayanıklı değilseniz, kalp probleminiz varsa maçlardan uzak durun.
Zor galibiyetlere alışın, puan kayıplarında çok da moral bozmayın.
TFF 1. Lig’de işler böyle…
Taraftar deyince, tribünlerdeki barış havası herkesi sevindirdi.
Geçen haftalardaki kırgınlıklar, her kafadan ayrı ses çıkması belli ki ortadan kalkmış.
Tüm tribünlerin birlikte tezahüratlar yapması, ortaya muhteşem görüntüler çıkarttı.
Bu güzel tablonun oluşmasına kim katkıda bulunduysa binlerce teşekkürler…
Maç kazanılınca hakem Murat Özcan’ın Ankaragücü’nün iki yüzde yüz penaltısını es geçmesi konuşulmuyor bile.
Buna da hakem şansı deniliyor sanırım…