Ankaragücü, adeta patates tarlasına dönen Eryaman Stadı zemininde oynanan maçta Sivasspor ile golsüz berabere kaldı.
Maça geçmeden önce stat zemini neden bu halde, kısaca onu anlatayım.
Eryaman Stadı, 28 Ocak 2019 tarihinde oynanan Ankaragücü-Alanyaspor maçıyla hizmete girdi.
O dönem stadı Ankaragücü ve Gençlerbirliği’nin ortak olduğu bir şirket işletiyordu, zemin bakımı da bu şirketin sorumluluğundaydı.
Stat zeminlerinin 2 yılda bir komple bakımı, yenilenmesi gerekir.
Faruk Koca ve Niyazi Akdaş başkanlar, 2021 yılında da 2022 yılında da oldukça masraflı olan bu işi yapmadılar.
Geçen sezon sonunda, iki kulüpte bu işi beceremeyeceklerini anlayınca, şirket lağvedildi, Eryaman Stadı’nın işletmesi yeniden Gençlik ve Spor Bakanlığı’na geçti.
Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü, geçen sezon maçlar biter bitmez stadı bakıma almak istedi.
Ancak, Futbol Federasyonu başka yer yokmuş gibi 3. Lig play off maçlarını Eryaman Stadı’na verdi.
Zemin yenileme işi, neredeyse bir ay gecikmeli başladı.
Sezon başladı, Ankaragücü de Gençlerbirliği’de sahasındaki ilk maçlarını başka şehirlerde oynadı.
Ankaragücü’nün Fenerbahçe ile oynayacağı maça da zemin yetişmiyordu.
Taraftar tepkisi yüzünden zemin daha oturmadan, siyasi baskılarla o maç Eryaman’da oynandı.
Bir kere baskıyla o maçı oynattılar ya, sonrasında stadı yeniden kapatmak olmazdı.
Zemini katletmek uğruna o statta maçlar oynanmaya devam etti.
Bu sezon Süper Lig 20 takımla oynandığından, hafta içi, hafta sonu maçlar yapılıyor.
Araya kupa maçları da girince Eryaman Stadı, daha dördüncü ayında pes etti.
Herkes Gençlerbirliği başka statta maç yapsın diyor da Ankaragücü de taraftarsız maçlar yapıyor, o da fedakarlıkta bulunabilirdi, bulunmadı.
Bu zeminin bu hale gelmesinden en başta kulüpler, sonra TFF sorumlu.
Stat bakımını üstlenen Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü de suçlu.
Onun suçu da kulüplere, siyasilere boyun eğmek.
Bu statta zamanından önce maç oynanmasına izin vermemeliydiler, yapamadılar.
Şimdi suçu, Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’nün geceli gündüzlü çalışan stat müdürüne, gariban işçilerine atarlar, işin içinden sıyrılırlar.
Ama bilin ki Sezen Aksu’nun şarkısında olduğu gibi “Hiçbirimiz masum değiliz.”
Maçı anlatmaya gerek var mı bilmiyorum.
Sivasspor, eksiklerinin de çokluğundan dolayı önce durdur, sonra vur taktiğiyle gelmiş.
İlk yarı boyunca katı defans yaptılar, Ankaragücü kilidi bir türlü aşamadı.
İkinci yarı, Sivasspor elindeki kozları sahaya sürerek “acaba 3 puan alabilir miyim” diye düşünmeye başladı.
Neyse ki kaleci Bahadır Han Güngördü her zamanki gibi formdaydı da izin vermedi.
Tolga Ciğerci’nin geldiği ilk günde beri en büyük destekçilerindenim.
Sakatlığı beklenenden uzun sürdü, nedenini sorduğumda, “Avrupai düşünüyor tam hazır olmadan kendini riske atmak istemiyor” diyorlardı.
Bu nasıl tam hazır olmaksa ben anlayamadım.
Oynadığı maçlarda gerçekten el freni olmaya başladı.
Sahadaki futbolcular üzerinde de Emre Belözoğlu’nu bile çıldırtan anlayamadığım bir otoritesi var.
Maçın son dakikaları, Ankaragücü orta sahada faul kazanmış, soldan, sağdan koşan futbolcular var, kimse oyunu başlatmıyor, herkesin gözü Tolga Ciğerci’de.
O an Emre Hoca çıldırdı, taraftar olmadığından tüm sesler duyuluyor, “Tolga başla demeden başlayamıyor musunuz, nasıl oyuncusunuz siz” diye öyle bir bağırdı ki tüm stat inledi.
Sonra maç bitiminde de kızgın kızgın soyunma odasına gitti.
Hoca’nın bu konuya bir çözüm yolu bulacağına inanıyorum.
Yoksa, bu böyle gitmez.
Maçın hakkı beraberlikti, öyle de oldu.
Ankaragücü, Süper Lig’de üç yıldır üst üste iki maç kazanamıyor.
Kendi sahasında en son üst üste üç galibiyeti de Tolunay Kafkas’ın ilk geldiği dönemde almıştı.
O günden beri de Başkent ekibi kendi sahasında üç maç üst üste kazanamıyordu, yine olmadı.
Dün akşam, maçtan döndüm en fazla da Matej Hanousek’in performansına kızgınım.
Telefonum çaldı, baktım Tolunay Kafkas arıyor.
Hal hatır sormak için aramış, vefalı bir hoca, bu yönünü takdir ediyorum.
Halefi olmasına karşın Emre Belözoğlu’na sahip çıkmamızı istedi, Ankaragücü’nün bir iki transferle çok iyi olacağını söyledi.
Beni de bilirsiniz, içimde tutamam.
“Hocam, bu Hanousek’te ne gördünüz de takımda tuttunuz” diye bodoslama sordum.
Tolunay Hoca’nın cevabı, “Ben takımı üçlü defans oynatıyordum. Üçlü defansta kanat oyuncuları çok hareketli olur, sürekli ileri geri gidip gelirler. Hanousek, üçlü defans oynayan takımlar için ideal kanat bek. Ama demek ki dörtlü defansta yapamıyor” oldu.
Maçı akşam Gölge TV yayınında konuşuruz, yayında Ankaragücü’nün Lincoln Henrique’nin yerine bulduğu Afrikalı oyuncudan da bahsedeceğim.
Emre Hoca’nın B planı hazır.
Hangi mevkilere yerli, hangi mevkilere yabancı oyuncu alınacak, istihbaratına ulaştım.
Ankaragücü, Riccardo Saporana ve Ertaç Özbir dışında 2 yabancı, 2 de kaliteli Türk oyuncu alıp transferi toplam 6 oyuncu ile kapatmak istiyor.
2 yabancının gelmesi 1-2 yabancının daha gitmesi demek, kim olur bu yabancılar, az çok netleşmeye başladı.
Bu oyuncular gelince Emre Belözoğlu, oyun sitemini de baştan aşağı değiştirmek istiyor.
Gün içinde bu bilgileri olgunlaştırıp akşam sorularınızı yanıtlarız.
Lincoln Henrique konusuna gelince.
İki gün önce Ankaragücü, hem Fenerbahçe kulübü hem de Lincoln Henrique ile her konuda anlaştı.
Ancak bir türlü oyuncuyu uçağa binip Ankara’ya gelmeye ikna edemedi.
Doğal olarak eşinden şüphelenildi, acaba Ankara’ya gelmek istemiyor mu diye.
Bana da bu yönde bilgi verildi.
Ben de sosyal medyadan paylaşınca Lincoln Henrique’nin eşi haberin yalan olduğunu yazdı.
Sonrasında hem Ankaragücü hem de Fenerbahçe kaynaklarından olayı araştırdım.
Kadın da Lincoln de Emre Hoca’nın kendileriyle konuşmasından çok etkilenmiş, Ankara’ya gelmeyi çok istiyorlarmış.
Ancak, menajerleri Brezilya’da çok daha yüksek komisyonlar kazandığından tercihini orası için kullanmış.
Lincoln’ün, menajeriyle öyle kötü bir sözleşmesi varmış ki transferinde söz hakkı bile yokmuş.
Ankaragücü yönetimi, Emre Hoca’ya isterse Lincoln için, menajerinin de kabul edeceği daha yüksek ücret ödeyebileceklerini söylemiş, bu kez Emre Hoca takımdaki dengeler bozulur diye kabul etmemiş.
İstemeden Brezilya’ya dönmek zorunda kalan kadın da iki gündür ağlamaklı ağlamaklı paylaşımlar yapıyormuş.
Gerçekten üzüldüm, benim bir iki paylaşımım hem Brezilya hem de İngiltere’deki hesaplarca kullanıldığından, kadın haberlerimi takip ediyor.
Bu yüzden özür dileme gereği duydum.
Akşam Gölge TV yayınında görüşmek üzere…
METİNER ERDEM