Ankaragücü, kendisine son derece ters gelen Başakşehir’i 2-1 yendi.
Başakşehir, İstanbul Büyükşehir Belediyespor olarak kuruldu, sonradan bugünkü adını aldı.
Başakşehir, bu adı aldıktan sonra bu sezona kadar tüm lig maçlarında Ankaragücü’nü yendi.
Üst üste 10 maçlık mağlubiyet serisine Emre Belözoğlu, İstanbul’daki maçta rakibi ile 3-3 berabere kalarak son vermişti, dün de 2-1’lik sonuçla ilk galibiyetini aldı.
Emre Hoca’nın bugüne kadarki açıklamalarından Başakşehir ile bir hesabı olduğu anlaşılıyordu, bu iki maçla hesabı da kesmiş oldu.
Ankaragücü, dün Eryaman Stadı’nda sadece Başakşehir’i yenmedi, aldığı rezil kararlarla skandallara imza atmaya doymayan TFF’yi de Başakşehir gol atmadan maçı bitirmem diyen hakem Cihan Aydın’ı da eze eze yendi.
Dünyanın her ülkesinde marka değeri en yüksek lig, en üst ligdir.
İngiltere’de Premier Lig, Almanya’da Bundesliga, İspanya’da La Liga, İtalya’da Serie A olduğu gibi Türkiye’de de Süper Lig’dir.
Futbol federasyonlarının öncelik tanımaları gereken lig, bu liglerdir.
Ne yaptı bizim skandallar federasyonu?
Daha birkaç hafta önce iki takımın oynaması sakıncalı dediği, Ankaragücü’ne emanet ettiği Eryaman Stadı’nda 17 saat arayla iki maç oynattı.
İki maç arasında bir gün bile süre koymadı, sadece 17 saat.
Süper Lig’e pozitif ayrımcılık yapılması gerekirken, öncelik TFF 1. Lige verildi.
Böylelikle TFF 1. Lig maçı normal zeminde, Süper Lig maçı da adeta patates tarlasına dönen zeminde oynanmış oldu.
Belki de amaçları, Eryaman’ın zeminini gerçekten patates tarlasına çevirip, Beşiktaş Kupa yarı final maçını başka stada almak.
Ligi Galatasaray, Fenerbahçe ile domine ediyorlar, kupayı da Beşiktaş ve Trabzonspor ile domine etmek isteyebilirler.
Bunlardan her şey beklenir.
Maç öncesi Ertaç Özbir, Mert Çetin ve Efkan Bekiroğlu’nun sakatlıkları Uros Radakovic’in de son dakika hastalığı Emre Belözoğlu’nu sıkıntıya soktu.
Ancak Emre Hoca’nın elindeki oyunculardan çıkardığı kadro ve oyuncuların saha içerisindeki dizilişi ilk kez herkesin üzerinde mutabık kalacağı şekildeydi.
Kalede Bahadır Güngördü, kasığındaki yırtığa rağmen büyük özveri ile eldiven giydi.
Genç Fatih Demir, her an oyuna dahil olacak şekilde saha kenarında hazırlığını sürdürdü.
Allah’tan korkulan olmadı, maç içinde 4-5 kez tedavi gören Bahadır Güngördü, 90 dakikayı tamamlamayı başardı.
Uzun süredir sakat olan Alper Uludağ da ilk 11’e dönüş yaptı.
61. dakikada ağır kramplar nedeniyle de yerini Kazımcan Karataş’a bıraktı.
6-8 numaralı pozisyonlarda Tolga Ciğerci, Pedrinho verilen görevleri eksiksiz yerine getirdi.
Özellikle Tolga Ciğerci, sezonun en iyi oyununu çıkararak Ali Sowe ile birlikte maçın adamı oldu.
Bu maçta “dede” lakabını taktığımız Christian Bassogog’un öyle 45 dakikalık oyuncu olmadığını, 90 dakikayı da kusursuz şekilde tamamlayabileceğini öğrenmiş olduk.
Gölge TV yayınlarını izleyenler iyi bilir, Ali Sowe’un Ramazan’da performansının arttığını hep söyleriz.
Geçen Ramazan’ı 7 golle tamamlayan Ali Sowe, bu Ramazan’a da hızlı girdi.
Penaltı yaptırmak da asist sayıldığından, maçı bir gol bir asistle tamamlamış oldu.
İşin kötü yanı, bu sezon Ramazan’da dünkü maçın dışında sadece Antalyaspor maçının oynanacak olması.
Haftalardır, Olimpiou Morutan’ın ofansif orta saha oynaması gerektiğini söyledik durduk.
Emre Hoca, dediklerimizi duydu mu bilemem de maça Morutan’ı istediğimiz yerde oynatarak başladı.
Sonuç, yüzümüzü kara çıkardı Morutan.
Hoca da orta sahayı dörtleyerek, yeniden Morutan’ı sağ kanada çekmek zorunda kaldı.
Arda Ünyay’ın 10-15 dakika için bile olsa kritik dakikalarda süre alması, Atakan Çankaya’nın sol bek, sağ bek, stoper mevkiine bu maçta 6 numarayı da eklemesi maçın dikkat çeken ayrıntıları oldu.
Ankaragücü, çok mu iyi oynadı da maçı kazandı?
Bu soruya keşke evet yanıtı verebilsem ama hayır.
İyi oynamadılar ama 90 dakika boyunca olağanüstü mücadele ettiler.
Terlerinin son damlasına kadar kalelerini savundular.
Rakip son haftaların en formda ekibiydi.
Başakşehir pasa dayalı oyun oynayan bir ekip.
Patates tarlasına dönen zemin, onların da gerçek oyunlarını oynamalarına engel oldu.
İki ekipte 1990’ların “Vur dibine, koş peşine” oyununu oynamak zorunda kaldı.
Başakşehir bu oyunu oynarken zorlanırken, Ankaragücü’nün sadece 240 isabetli pasla maçı kazanmasında, Tolunay Kafkas döneminden kalma alışkanlıkların payı olmuştur mutlaka.
Ankaragücü, üstün mücadele gücüne, biraz şansı, biraz da rakip forvetlerin beceriksizliğini ekleyince sahadan altın değerinde 3 puanla ayrıldı.
Maçı en iyi anlatan görüntü, yayıncı kuruluşun özetini izlerseniz, maç sonu kiralık oyuncu Kazımcan Karataş’ın, kaleci Bahadır Güngördü’ye sarılıp ağlamasıydı.
Kiralık bir oyuncunun bile takımı içselleştirmesi çok ama çok önemli.
Bir bakıma maçın da özeti gibi oldu o görüntü.
Çok mücadele ettiler, acı çektiler ama kazandılar.
Liglere şimdi önce milli maçlar, ardından da seçim nedeniyle 20 günlük ara verilecek.
Kulübün sağlık ekibinden aldığım bilgiye göre Ertaç Özbir, Mert Çetin, Efkan Bekiroğlu gibi sakat oyuncular da bu arada takıma dönecek.
Emre Hoca, futbolculara 4 gün izin vereceğini, sonrasında hazırlıklara kaldıkları yerden başlayacaklarını söyledi.
Bu hafta çarşamba günkü antrenman basına açıktı.
Hoca, antrenman öncesi soruları yanıtladı.
Ben de “Bugüne kadar küme düşme tehlikesi yaşayan bir takımda ne oynadınız ne de teknik direktörlük yaptınız. Bu psikolojiyi kaldıracak durumda mısınız, kendinize güveniyor musunuz” mealinde bir soru yönelttim.
Fark ettim, soru canını sıktı, o da “Futbolun içinde olan her şeye hazırım” mealinde yanıt verdi.
Canı sıkılmış olabilir, bizim de haftalardır yaptığı röportajlardan, kadro seçimlerinden, oyuncu değişikliklerinden canımız sıkılıyor.
Neyse, gerçekten merak ediyordum, bu süreci nasıl atlatacak diye, gözümü kulağımı Beştepe’ye çevirdim.
Amacım farklıydı ama farklı konularda istihbaratlara ulaştım.
Örneğin, bugüne kadar kulüpte her şey güllük gülistanlık, futbolculara tıkır tıkır paraları ödeniyor da onlar oynamıyor diye biliyordum.
Meğerse kazın ayağı hiçte öyle değilmiş.
Aslında her kulüpte yaşanan sıkıntılar, bizim kulüpte de baş göstermiş, beyefendiler ondan dolayı oynarken nazlıymışlar.
Bu yüzden Emre Hoca, hafta boyunca oyunculara özel terapi uyguladı.
Üçerli dörderli, onları yemeğe götürdü, sorunların aşılacağına dair futbolcuları ikna etti.
Emre Hoca’nın, Başkan İsmail Mert Fırat’dan da bir süre Beştepe’den uzak durmasını istediğini duydum.
Sebebi, başkan ya da futbol şube sorumlusu Yusuf Tanık’ı Beştepe’de gören futbolcuların aklına hemen para geliyormuş.
Bu da motivasyonlarını bozuyormuş, çalışmaları olumsuz etkiliyormuş.
Emre Hoca takımı 4 gün kampa almak istemiş ama sadece bir güne razı edebilmiş.
Cuma günü Başkan İsmail Mert Fırat ve Futbol Şube Sorumlusu Yusuf Tanık, Beştepe’ye gittiler, futbolculara ödemelerin yapılacağı konusunda söz verdiler.
Bu çalışmalar sonuç verdi, 7 haftadır yerlerde sürünen mücadele gücü birkaç level yukarı çıktı.
Hatırlarsanız, Fenerbahçe kupa maçı öncesi de Faruk Koca maçtan bir gün önce kulübe gidip futbolcularla konuşmuştu.
Sanırım o zaman da ödemeler konusunda söz almış olmalılar ki o muhteşem performansı sergilediler.
Gelelim, Ankaragücü’nü neden güzel günlerin beklediğine…
Artık belli oldu ki ödemeler düzenli yapılırsa bu takım çok daha iyi performans gösteriyor.
Başkan İsmail Mert Fırat, sadece elini değil, o koca gövdesini taşın altına koyup bu konuyu kesin olarak çözmeye kararlı.
Bu konudaki en büyük yardımcısı yine Yusuf Tanık olacak gibi.
Bu ikili el ele verecek, işi çok da uzatmayacaklar, hemen milli arada futbolcuların tüm geçmiş alacakları ödenecek.
Hatta geleceğe dönük ödeme yapılması da söz konusu olacak.
Ödemelerin nasıl yapılacağını ben öğrendim, daha futbolcular ile paylaşılmadığından yazmam doğru olmaz.
Ancak, futbolcuları da mutlu edecek bir formül üzerinde çalışıyorlar.
Faruk Koca bu formüle dahil olur mu bilmiyorum ama o da sponsor bulma konusunda ciddi görüşmeler yaptı, sonucunu kısa sürede alır umarım.
Paralar bu sistemle ödenir, maddi sorunlar çözülürse bu takım ligde de kupada da farklı sonuçlar alır.
Bize de umarım Fenerbahçe maçında olduğu gibi sırtımızı koltuğa yaslayıp keyifle maçları izlemek nasip olur.
Dün maçın kazanılmasında, taraftarın da büyük katkısı oldu.
Son dakikalarda galibiyeti korumak için sahadaki futbolcular kadar performans sergilediler.
Davullu şovu da çok beğendik, umarım tüm tribünlerin senkronizesini sağlayacak yeni çalışmalara da imza atarlar.
Hep destek tam destek.
Başka Ankaragücü yok!
METİNER ERDEM