Başkent derbisinde Ankaragücü, Gençlerbirliği’ne 1-0 yenildi.
6 milyonluk bir kent Ankara.
Bu kentin biri 114 yaşında, diğeri 101 yaşında iki köklü kulübü derbi oynuyor.
Tribünlerde bin 254 Ankaragücü, 2 bin civarı da Gençlerbirliği taraftarı var.
Bomboş tribünlerde, buz gibi soğuk bir Ankara akşamında tir tir titreyerek maç izledik.
Sahadaki futbol içimizi ısıtsın istedik, ne mümkün?
İki takımın kadrolarını tartıya koysak Ankaragücü tarafı iki kat ağır basar.
Bir tarafta ligin en pahalı kadrosuna sahip, Süper Ligdeki meslektaşlarını bile kıskandıracak yükseklikte maaşları olan Ankaragücü.
Diğer tarafta mütevazı kadrosu, yaklaşık 5 aydır maaş alamayan Gençlerbirliği.
Bir tarafta her isteği eksiksiz yerine getirilen, her milli arada Antalya’da 5 yıldızlı otellerde takımıyla kamp yapan Kenan Koçak.
Diğer tarafta diken üstünde, kaybettiği an kovulacağını bilen Recep Karatepe.
Gel gelelim 13’üncü hafta olmuş, bir eli yağda, bir eli balda olan Ankaragücü, derbiyi kaybederek 6’ncı yenilgisini alıyor.
Ankaragücü, ligin averaj takımı Yeni Malatyaspor ve Adanaspor ile oynamasına karşın rakibinin sadece bir puan üzerinde.
İddia ediyorum, kalan haftalarda bu iki takım ile maç yapacak Gençlerbirliği, ilk yarıyı Ankaragücü’nün üzerinde bir sırada tamamlayacak.
Gençlerbirliği, Hacattepe ile anlaştı, Beysukent’teki gayrimenkullerin Portaş’a satışının önünde engel kalmadı.
Bunun anlamı Gençlerbirliği’nin önü açıldı, devre arasında yapacağı transferlerle yeniden iddialı hale gelebilir.
Ya Ankaragücü!
Taraftara, futbolculara şirin gözükmek için kurumsallığı bir kenara bırakan, günlük yaşayan bir yönetimi var.
Taraftar, mevcut takımdan umudunu kesmiş, acaba ara transferde bir şeyler olur mu beklentisinde.
FIFA’nın internet sitesinde transfer yasağı dosyası 6’ya çıkmış, her hafta bir iki dosya daha ekleniyor.
Teyit etme şansım yok, her zamanki gibi kapalı kutuya dönüştü Ankaragücü.
İddiaya göre transfer yasaklarını oluşturan dosyalar 8 sıfırlı rakamlara ulaşmış.
Rakamlar inanılmaz boyutta.
İddia sahibi kulübe çok yakın birisi.
Altını bir kez daha çiziyorum, bu kişinin iddiası doğruysa bu yönetimin bu kadar yüksek meblağı ödeyip yasağı kaldırması im-kân-sız.
Zaten Kenan Koçak’ın söylemlerindeki değişiklikten de az çok iddianın doğru olma ihtimalinin yüksekliği anlaşılıyor.
Kenan Hoca, yakın zamana kadar “devre arasına kadar alabildiğimiz puanları alalım, devre arası yapılacak takviyelerle bu takım Süper Lig’e çıkar” diyordu.
Şimdi transfer sorularına kaçamak cevap verip, kadrodaki futbolcuların verimini yükseltmenin önemini vurguluyor.
Kim ne derse desin ben hala aynı iddiadayım.
Bu takımın bir iki mevkide transfere ihtiyacı olduğu doğrudur.
Ancak iyi bir teknik direktör ve iyi yönetim bu takım için transferden öncelikli konulardır.
Maalesef ne sahada o iyi teknik direktörü görebiliyorsun ne de saha dışında iyi yönetimi.
Sonra transfer yapsan ne olacak ki?
Önceki gün, bu kulübü gönülden sevdiğine inandığım biri aradı, bir restoranda Ankaragücü’nün önemli isimlerinden birinin “Kara” lakaplı bir menajerle yemek yediğini, istersem fotoğrafını gönderebileceğini söyledi.
“Rahatsız etme arkadaşları” dedim, fotoğrafı istemedim.
Her batan kulübün “kara hikayesinde” başrollerde yer alan bir menajerden bahsediyoruz.
Seçenekler ya Rogon ya da bu menajerse transfer olsa ne olur olmazsa ne olur?
Maça gelirsek, kadro kaliten rakibinden kat kat üstünse tabii ki rakipten daha fazla gol pozisyonuna gireceksin.
Fazla gol pozisyonuna girmek meziyet değil, bu pozisyonları değerlendirmek önemli.
Ankaragücü, özellikle ilk yarıda 20 ila 30’uncu dakikalar arasında 3 net pozisyon yakaladı.
Bir de ikinci yarıda Gençlerbirliği’nin golü öncesi Dorin Rotairu’nun bomboş durumdaki Riad Bajic’e asist yapmak yerine topu auta gönderdiği pozisyon var.
Ankaragücü’nün maç 0-0 iken ya da öne geçtiğinde bir oyun planı var.
Ancak rakip gol atarsa ne yapacağını bilemiyor.
Bu yüzden bugüne kadar ilk golü yediği tüm maçları kaybetti.
Gençlerbirliği de Alperen Babacan ile öne geçer geçmez, 5-3-2 sistemi ile oynamaya başladı.
5’li defans ile Ankaragücü’ne pozisyon vermedi desek yeridir.
Futbolda genelde eski takımına gol atan oyuncular gol sevinci yaşamaz.
Alperen Babacan’ın gol sonrası abartılı sevinci beni şaşırttı.
Ne yaşamış ki Ankaragücü’nde bu kadar hırs yapmış anlaşılır gibi değil.
Başkente yakışmayacak bir derbi geride kaldı.
Kazanan Gençlerbirliği’nin önü açıldı, kaybeden Ankaragücü yeniden kaos günlerine döndü.
Ankaragücü bugüne kadar birçok kez kaos günlerinden güzel geri dönüşlere imza atmıştır.
Bu kez gerçekten mucize gerekiyor.
Bu takımdan, bu yönetimden çok ümidim yok ama taraftar baskısı belki bu mucizeye vesile olur.
METİNER ERDEM
1 Yorum
bende katılıyorum güzel bir yazı. benim için 78 li yııllardan beri aqnkaragücü bize çok zaferler kazandırdı. bu sene çok silik rotarıou 20.dk ayağına top geldi gençler maçında. çok etkisiz silik bir takımız bu topçuları kim aldı. bizi borcada soktular takımdada iş yok. süper lige çıkılmazsa kulüb borcu çok fazla borçları ödeyip gitsinler birde ALT YAPIDAN hiç mi topçu çıkmaz yoksa ordada torpilmi var kapatın gitsin oralarıda. cephasda güven vermiyor ama ilk 11 de çıksın