Ankaragücü, milli maç, seçim derken 17 gün ara verilen Süper Lig’in 31. hafta maçında deplasmanda Antalyaspor ile 1-1 berabere kaldı.
Başkent ekibi, bu sezonun en kötü oyununu ilk yarıda kendi sahasındaki Antalyaspor maçında oynamış, rakibine 4-0 kaybetmişti.
Sarı Lacivertliler, bu sezon Fenerbahçe kupa maçından sonra belki de en iyi oyununu dün oynadı ama bu güzel oyun maalesef galibiyet için yeterli olmadı.
İlk yarıda Eryaman’da oynanan futbol ile dünkü maç arasında siyahla beyaz, geceyle gündüz gibi fark vardı.
Sebebi ne olabilir diye düşünüyorum.
Şıklara birlikte bakalım.
A)- Antalyaspor’da ilk maçta İsrailli oyuncu Sagiv Jehezkel vardı, Gazze konusundaki paylaşımlarından dolayı sözleşmesi feshedildi gönderildi.
B)- İlk maçta Antalyaspor’un başında Nuri Şahin vardı, şimdi Sergen Yalçın var.
C)- Antalyaspor transfer yasaklısı, Ankaragücü devre arası 7 transfer yaptı.
D)- İlk yarıdaki maçta Emre Belözoğlu cezalıydı, bu maçta kulübede görev yaptı.
Sizce hangisi etkili olmuştur?
Bence,
E)- Hiçbiri
İki takımın kadro kalitesini (Sadece bu maç için değil, sezon boyunca performanslarını) kıyasladığınızda Antalyaspor’un birkaç gömlek daha üstün olduğunu söylemek zorundayız.
Özellikle orta saha ve forveti, müthiş uyumlu bir takım.
Ama bu maçta sahada yokları oynadılar.
Ligin tozunu atan Adam Buksa’nın adını spikerin ağzından birkaç kez ancak duydum.
Çok da uzatmayayım.
İlk yarıdaki maç ile bu maç arasındaki oyun farkının nedeni ne eksik oyuncu ne teknik direktör değişikliği ne de Ankaragücü’nün boşa yaptığı ortaya çıkan devre arası transferleri.
İki maç arasındaki fark para, para, para…
Antalyaspor, Süper Lig’de en faza dosya ile transfer yasağı bulunan takım.
Aylardır futbolculara ödemeler yapılmıyor.
Bir yerde patlayacaktı, Ankaragücü maçı ile başlamış oldu.
Devamı gelir, bundan sonra Sergen Yalçın’ın işi zor.
Ankaragücü’nde de aylardır aynı sorunlar vardı, maalesef bu da Ankaragücü’nün takım performansını olumsuz etkiliyordu.
Hatırlarsanız son yazımın başlığı, “Ankaragücü’nde güzel şeyler olacak… Pek yakında” şeklindeydi.
Yazının içeriği, Başkan İsmail Mert Fırat ile yardımcısı, Futbol Şube Sorumlusu Yusuf Tanık’ın futbolcuların maddi sorunlarını kalıcı şekilde ortadan kaldıracak çözüm üzerinde çalışmalarıydı.
Başakşehir maçı öncesi bu ikili çalışmalara başladı, futbolcuları inandırdı.
Milli arada da sözlerinde durdular bazı futbolcular ile anlaşma sağladılar.
Anlaşma sağlanamayanlar da oldu ama tüm futbolcular gördü ki bu yönetim onların sorunlarına çözüm bulmak için samimi şekilde çalışıyor.
Futbolcular yönetime inandı, maddi sorunları kafasından attı, futbolunu oynamaya başladı.
Bu da Emre Hoca’nın işini kolaylaştırdı.
Nitekim Emre Belözoğlu’nun maç sonunda Başkan İsmail Mert Fırat ve Yusuf Tanık’a özel olarak teşekkür etmesi, haklarını teslim etmesi, bu ikilinin çabalarının takımın oyununa katkısının samimi şekilde ifadesiydi.
Futbolcunun kafası rahat olunca Başakşehir maçında başlayan iyi oyun, Antalyaspor maçında da sürdü.
Rakibin isteksizliğinin aksine Ankaragücü maçın ilk dakikasından son düdüğe kadar ön alan baskısı yapıp kaptığı toplarla gol aramaya başladı.
Ankaragücü’nün şansızlığı final paslarındaki ya da vuruşlarındaki kalite eksikliği.
Maalesef bir de hala defansta yer paylaşımı yapamamaları.
Yenilen golde hem Alper Uludağ hem de Nihad Mujakic yer ve adam paylaşımı yapamadılar.
Özellikle Alper Uludağ’ın kendi mevkisi olan sol tarafta olmaması, alakasız yerde ofsaytı bozması gole neden oldu.
Emre Hoca’nın farkı mali sorunlar ortadan kalkınca daha fazla görülüyor.
Mesela bu sezon neredeyse ilk kez oyuna sonradan giren oyunculardan katkı aldı.
Efkan Bekiroğlu, haftalar süren sakatlığından sonra çok güzel bir golle dönüş yaparken, Tasos oynadığı futbolla neden Yunanistan Milli Takımı’na seçildiğini bir kez daha bize gösterdi.
Bahadır Güngördü yine kalesinde güven verdi.
Ali Kaan Güneren müthiş oynadı, rakip hücumlarını kesti, beraberlik golündeki katkısı inanılmazdı.
İlk yarıdaki Christian Bassogog, ikinci yarıdaki Olmpiou Morutan ve Ali Sowe maçın iyilerindendi.
Maçın adamı ise Antalyaspor kalecisi Helton Leite oldu.
En az 4 net pozisyonda Ankaragücü oyuncularına gol şansı vermedi.
Tabi Helton Leite’nin becerisi kadar bu pozisyonların gol olmamasında Ankaragüçlü oyuncuların beceriksizliği de önemli rol oynadı.
Emre Hoca oyunu ne kadar geliştirirse geliştirsin, maalesef futbolcu kalitesi onun da elini ayağını bağlıyor.
Ara transferde bir iki nokta transfer yaparak bu sorunu çözebilirdi.
Maalesef, 17 günlük ara, yapılan kamp bile Chiristian Bassogog dışındaki oyuncuların ilk 11’e monte edilmesini sağlayamadı.
Emre Hoca’nın transferlerine oldum olası şüpheli bakmışımdır.
Maalesef, Fenerbahçe’de, Başakşehir’de yaşananlar şimdi de Ankaragücü’nde yaşanıyor.
Final haftalarındayız Ankaragücü; Başakşehir ve Antalyaspor finallerinde iyi sınav verdi.
Şimdi yine 11 gün ara var, ardından Gaziantep FK ile 6 puanlık maç oynanacak.
Gaziantep’in Alanya’ya evinde farklı yenildiği maçı izledim.
Evet 3 gol yemiş ama maçı çevirecek pozisyonları da bulmuş, değerlendirememiş.
Lige verilen aralar çok tehlikelidir, dikkatli olmak gerek.
Antalyaspor deplasmanları Eren ve Mert’i hatırlatır, sadece Ankaragücü’nü değil, tüm dost kulüpleri hüzünlendirir.
Antalya’da da Ankaragücü taraftarı çok iyi karşılandı, ağırlandı.
Tribünde Eren ve Mert dostluğu yaşandı.
Ruhları şad, mekanları cennet olsun.
Garry Rodrigues konusu çok konuşuluyor.
Sakat dendi, Antalya kampına dahi götürülmedi.
Aksini ispat edecek delilimiz yoksa, söylenene inanmak zorundayız.
31 Mart seçimleri öncesi 19 Mayıs etkinliği hiç olmadı,
Faruk Koca’ya yakışmadı.
Bu konuda yazacak çok şey var da Faruk Başkan, son dönemde çok bedel ödedi, onların hatırına bu hatasını görmezden gelelim.
Ha! Ben sen görmezden gelsek bir şey değişir mi?
Onu da zaman gösterecek.
METİNER ERDEM