Sevgili Ankaragüçlüler;
Bahadır Erdemir ile başladığımız “Taraftar Çıkış Arıyor” başlıklı yazı dizisi oldukça ilgi gördü.
Beğenenler kadar, çok sert eleştirenler de oldu.
Küfür, hakaret içermediği sürece; her görüşe saygılı olduğumuz gibi eleştirilere de her zaman açığız.
Eleştiriler ağırlıklı olarak isimler üzerineydi.
Bu yazı dizisindeki isimleri belirlerken, çok özel bir kriterimiz olmadı.
Zaman kısaydı, sosyal medyada rahatça ulaşabileceğimiz, Ankaragüçlülüklerine laf ettirmeyeceğimiz isimleri belirlemeye çalıştık.
Efsane yöneticiler, efsane teknik direktörler, efsane futbolcular gibi efsane taraftarlar da var tabi ki.
Orhan Karadağ yönetimindeki VİRALSPOR daha 2 yaşında bir bebek.
O bebek büyürken, Ankaragücü de efsane taraftarları da bu sayfalarda hakları olan yerleri genişçe alacaktır.
Bugünkü konuğumuz Banu Şahin…
Onu önce Başkan Mehmet Yiğiner’in “Eline kağıt tutuşturulan kızcağız” ifadesiyle yakından tanıdık.
Sonrasında Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümü mezunu değerli bir eğitimci, iç saha, deplasman fark etmeksizin her maçta takımının yanında olan sıkı bir taraftar olduğunu öğrendik.
Ve ardından, Murat Ağcabağ’ın listesinde çıktı karşımıza.
VİRALSPOR olarak Banu Şahin’e Ankaragücü’nün bugün yaşadığı sıkıntıları ve çıkış yollarını sorduk.
İşte, noktasına, virgülüne dokunmadan aldığımız yanıtlar:
BAŞKANI TAKDİR ETTİM AMA…
Bana şahsi olarak en çok neyimle övüneceğimi sorsanız, bir dünya vatandaşı olmak bir yana, Türklüğüm ve Ankaragüçlülüğüm diye cevap veririm. Kurtuluş Savaşı’na bizzat katılmış, şehitler vermiş, ülkenin kurucu değerleri arasına adını altın harflerle yazdırmış bir kulübün taraftarı olmak, aynı zamanda ağır bir sorumluluk gerektirir. Sayın Başkan’ın bugüne kadar ki emeklerini her zaman, her yerde takdir ettim; fakat 2018-2019 sezonunda yaşanan kaos ve bir hafta içinde başlayacak yeni sezona giriş biçimimiz ortadayken, Ankaragücü’nün ehil ellerde, iyi yönetiliyor olduğunu iddia etmek düpedüz akıl tutulmasıdır.
KUTUPLAŞTIRICI DİL TERK EDİLSİN
Ankaragüçlülük yalnızca taraftarlık değil, ruhtur. Bu ruha sahip binlerce taraftarımız uzun süredir hakarete uğramakta, hor görülmekte, ötekileştirilmektedir. Bu bizzat Başkan tarafından yapılmaktadır. Bu konuda taraftarın atacağı bir adım olduğunu pek düşünmüyorum. Sayın Başkan’ın bir an önce bu kutuplaştırıcı dili terketmesi, taraftarı birbirinin önüne atma tavrından dönmesi ve bilet fiyatlarını gözden geçirmesi gerekmektedir.
HİZMET ETME NOKTASINDA TIKANIYORSANIZ, BAYRAĞI TESLİM ETMEK ZORUNDASINIZ
Açıkçası “Kupalara gerek yok Arman yeter bizlere” şiarını düstur edinmiş bir taraftar kitlesinin skor taraftarı gibi davranacağını beklemeyi de anlayamıyorum. Bu camianın tek gayesi Ankaragücü’nün itibarı, şanı, şerefidir. Elbette bir gün şampiyonluk bayrağını Boğaz Köprüsü’ne asmak, uluslararası başarılar kazanmak her Ankaragüçlü’nün hayali ve umududur. Ancak bundan daha fazla önemsediğimiz kavramlar var. Her sezon birilerinden yardım bekleyerek, “Şu olursa hallediyoruz, bu para verilirse çözüyoruz.” gibi yaklaşımlar camiamızın itibarını zedelemektedir. Yöneticiler hizmetkârdır; gelir ve giderler. Hizmet etme noktasında tıkanıyorsanız, bayrağı teslim etmek zorundasınız. Eleştiriye tahammülsüzlük demokratik bir tavır olmadığı gibi şeffaflığı da engeller. Taraftar kulübün borcunu bilmek istiyor, transfer haberi bekliyor, ciddiyet ve samimiyet talep ediyor. Sayın Başkan bu hassasiyetleri görüp gereğini yapmadığı sürece bu sıkıntıların aşılması mümkün görünmüyor. Ancak taraftar eksenli bir yönetim anlayışı Ankaragücü’nün lâyık olduğu yerde olmasını sağlar.
MARKA DEĞERİ YARATABİLMENİN ÖN KOŞULU…
Marka değeri yaratabilmenin ön koşulu ortak etik değerler ve ortak hedeflere sahip bir yönetim kadrosu ve taraftarı kucaklayıcı, kapsayıcı bir yönetim anlayışıdır. Murat Ağcabağ ve kendisinin Yönetim Kurulu’ndaki bütün üyeler bu söylediğim nitelikler ortak paydasında bir araya gelmiş insanlardır. Bu nedenle; bu açıklamama her birinin katılacağından da kuşkum yok. “Daha güçlü Ankaragücü” sloganının da özeti budur.