Ankaragücü’nün sezon başı transferlerdeki kaybıyla ilgili yazımız çok tartışıldı.
VİRALSPOR olarak amacımız, ortada büyük bir borç var, transfer yasağı gelmeden bu borcun nasıl ödeneceğinin tartışılmasıydı.
Tabii her zamanki gibi taraflar, tabloya kendi penceresinden baktı; karşısındakini suçlamakla yetindi.
Sorunlara çözüm aramak zor; suçlamak, küfür etmek ise kolay…
Hiç kimsenin, bir başkasını elinde belge, kayıt olmadan suçlamasını, hakaret etmesini, küfür etmesini doğru bulmuyorum.
Ankaragücü’nün sorunları, borçları bir yere gitmiyor.
Dün de vardı, bugünde var, yarın da olacak.
Bu yüzden bu yazıyı empatiye ayırdım.
Biliyorum zor ama ben yine de deneyeceğim.
İsteğim, bir kişiyi eleştirirken, artılarını da eksilerini de masaya koyun.
Tek yanlı bakmazsanız, hoşgörülü olursunuz, sonuca çok daha kolay ulaşırsınız.
MEHMET YİĞİNER’İ ELEŞTİRENLER İÇİN:
Ankaragücü’ne en zor dönemde sahip çıktı. Üst üste 2 şampiyonluk kazandırarak Ankaragücü’nü TFF 2. Lig’den Süper Lig’e çıkardı.
70 milyon dolar borçla teslim aldığı takımın borcunu geçen sezon sonunda 30-40 milyon liralara kadar düşürdü.
Kronik sakatlığı olan futbolcuların astronomik fiyatlarla uzun vadeli sözleşme imzalamalarını engelledi.
Sezon başında kurduğu takım 11 maçta 20 puan topladı, beşinciliğe kadar yükseldi.
Devre arasında yerel seçim kozunu çok iyi kullanarak transfer yasağını kaldırttı.
Takımın başına Mustafa Kaplan’ı getirerek ve çok isabetli transferler yaptırarak herkesin kesin düşer dediği Ankaragücü’nün 40 puanla ligde kalmasını sağladı.
Devre arasında otobüsünü, taksisini satarak futbolcuların peşinatlarını ödedi.
Beştepe Tesisleri’ni Ankaragücü’ne yakışır hale getirdi.
Eryaman Stadı’nın koltuklarının büyük kısmının sarı lacivert olmasını sağladı.
MEHMET YİĞİNER’İ DESTEKLEYENLER İÇİN:
Hiç mi hatası yok Yiğiner’in?
Olmaz mı, hem de tonlarca, kimin yok ki…
Sezon başında kurduğu takıma ödeme yapmayarak dağılmasına yol açtı.
11 haftada 20 puan toplayarak beşinciliğe kadar yükselen takımı küme düşmenin eşiğine getirdi.
(Devre arası sattığı otobüsleri, taksileri bu dönemde satsaydı, bu takım nerelerde olurdu, hiç düşündünüz mü?)
TFF, Beşiktaş maçına bir gün kala stat yerini değiştirirken, hakemler Ankaragücü’nü doğrarken sesini gür bir şekilde çıkaramadı.
Takımda en düşük ücretle oynayan El Kabir’e sözleşmesindeki rakamı yükseltme sözü verdi, sonra bu sözü yerine getirmeyip, takımın en forma oyuncusundan istenilen verimin alınamamasına neden oldu.
Djedje, Pinto gibi piyasası olan oyuncuları çok küçük meblağları ödemeyerek elinden kaçırdı. Bir hafta sonra takıma milyonlarca lira dağıttı.
Boyd, Sacko, Kitsiou’nun kiralık sözleşmelerine opsiyon rakamı koymayarak, bu oyuncuların yeni sezonda Ankaragücü’nde kalmalarını imkansız hale getirdi.
Özellikle sezon başı transferlerde büyük hatalar yaptı, borcu yeniden 140-150 milyonluk rakamlara çıkardı.
Bu arada sezon başı transferdeki hataları neden yaptı?
Onu da anlatayım.
Melih Gökçek, 2. Lig şampiyonluğunun ardından adeta takıma el koymuş, hatta belediye çalışanı Nadir Koç’un Mehmet Yiğiner’in yerine başkan olacağını tebliğ etmişti.
Mehmet Yiğiner de oda seçimlerinden dolayı ses çıkaramıyordu.
Bu dönemde menajer Sedat Yeşilkaya aracılığıyla tanıştığı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dünürünün oğlu Ahmet Ketenci sayesinde bu operasyon gerçekleşmedi.
Ketenci sayesinde, Cumghurbaşkanı Erdoğan devreye girdi ve Yiğiner başkanlık koltuğunu korudu. Hatta Cumhurbaşkanı’nın talimatıyla Melih Gökçek, Ankaragücü’ne istemeden de olsa 8-10 milyon lira yardımda bulunmak zorunda kaldı.
Yiğiner, 1. Lig şampiyonluk kupasını 19 Mayıs Stadı’nda Cumhurbaşkanı Erdoğan’a götürürken yanında Ahmet Ketenci vardı.
İşin özü Yiğiner bugün hala Ankaragücü başkanıysa İstanbul ekibinin önemli katkısı olmuştur.
Bugün ne oldu?
Yiğiner’in İstanbul ekibini darbeci ilan etmesinin ardından Ankaragücü’ne kamudan kaynak gelmez oldu.
MKE, yıllar sonra ilk kez sponsorluk parasını ödemedi.
Tüm bunlar da Yiğiner’in eksileri.
Ha bu arada darbeci ilan ettiği Ahmet Ketenci’ye sonradan mesaj atarak arayı düzeltmeye çalışsa da olmadı.
İSMAİL KARTAL’I ELEŞTİRENLER İÇİN:
CV’sinde Fenerbahçe teknik direktörü yazarken, 1. Lig’e yeni çıkmış, kasasında beş kuruş olmayan Ankaragücü’nün teknik direktörlüğünü üstlendi.
1,5 yıl boyunca tesislerde yattı, kalktı, 24 saatini kulübe ayırdı.
Kendi bağlantılarını kullanarak Ankaragücü’ne maddi kaynaklar yarattı.
Ankaragücü, 1. Lig’de Eskişehir’de kalacak otel bulamazken, İçişleri Bakanını devreye soktu, otel sorununu çözdü.
Beştepe’yi beş yıldızlı tesis haline getirdi.
Ankaragücü’nü 1. Lig’de şampiyon yaptı.
Mütevazi bir kadroyla, bir yandan stat, tesis sorunları ile uğraşırken, diğer yandan Süper Lig’de 11 haftada 20 puan topladı.
Ankaragücü’nün bütçesinin zorlanmaması için pahalı oyunculardan kaçındı.
İSMAİL KARTAL’I DESTEKLEYENLER İÇİN:
Evet siyasi bağlantıları çok güçlüydü ama takıma da çok fazla siyaset soktu.
Şampiyonluk Kupası’nın AK Parti mitinginde sahneye çıkarılmasında rol oynadı.
Alessio Cerci’nin transferinde doktor raporlarına rağmen, sözleşmenin 3 yıllık yapılmasında ısrar etti. (Orada devreye girebilseydi, belki de bu sorunların hiçbiri yaşanmayacaktı.)
Maddi sorunları çok fazla gündeme getirdi, takım üzerindeki otoritesini kaybetti.
Sivas’ta elindeki kağıttan Başkan Mehmet Yiğiner’i istifaya davet eden metni okuması hataydı.
Aspor’da promterden metin okuması, aynı hatanın tekrarıydı.
İSTANBUL EKİBİ-MURAT AĞCABAĞ’I ELEŞTİRENLER İÇİN:
(İstanbul ekibinden kastım Ahmet Ketenci ve başta Sedat Yeşilkaya olmak üzere menajerlerdir.)
Kulübün yeniden Melih Gökçek’in kontrolüne geçmesine engel oldular.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ankaragücü’ne direkt destekte bulunmasına aracılık ettiler.
Ankaragücü’nün en zor günlerinde ceplerinden kulübe borç verdiler.
1.Lig’de yapılan transferlerde, Haziran’da imzalanan sözleşmelerin peşinatlarının Ocak ayında ödenmesini sağlayarak, kulübü maddi olarak rahatlattılar.
Murat Ağcabağ, yönetimdeyken, elini cebine atan nadir yöneticilerden biriydi.
İSTANBUL EKİBİ-MURAT AĞCABAĞ’I DESTEKLEYENLER İÇİN:
Mehmet Yiğiner’e çok büyük meblağlarda gelir sözü vererek, aracılık ettikleri futbolcuların sözleşmelerindeki rakamları (Mehmet Yiğiner’in de bilgisi dahilinde) çok yüksek tuttular.
(Burada altını çizmek gerekir. Menajerler bu işleri hayır için yapmıyor. Çok büyük paralar kazanıyorlar. Mehmet Yiğiner, yüksek olduğunu bildiği bu sözleşmeleri imzalarken kulübü koruyucu maddeler de koymalıydı.)
Söz verdikleri gelirlerin büyük kısmını getiremediler.
Paralarını alamayan, kendilerine bağlı futbolcuların isyanını bastırmak için çalışmadılar.
Futbolcular, birçok maçta kasıtlı oynamazken, adeta maç satarken ses çıkarmadılar.
Tarihte görülmemiş şekilde futbolcularla fotoğraf çektirip (Murat Ağcabağ), onları zan altında bıraktılar.
(Mehmet Yiğiner’e göre) Kamudan, MKE’den kulübe para aktarılmasına engel oldular.
Murat Ağcabağ, aday olduğunu açıkladı ama yanında ikinci bir kişiyle medyanın da taraftarın da önüne çıkamadı, bu yüzden adaylığı inandırıcı olmadı.
……………..
Sonuç olarak hiçkimse masum ya da tek başına suçlu değil.
Geçmişi bir kenara bırakıp, hep birlikte geleceğe bakmak gerekir.