Artık sis dağıldı.
Paralar geldi, transfer yasağı kalktı.
Birkaç yabancının dışında lisanslar da çıktı.
Kupa Beyi, dağılan bu sisin ardından, kendisi gibi TFF 1. Lig’e geçen sezon yükselen Büyükşehir Belediyesi Erzurumspor maçıyla muhteşem taraftarıyla buluştu.
İlginç bir maçtı.
Ankaragücü’nde çoğunluğu son 1 ayda gelen 18 yeni oyuncu vardı.
Rakip ise tam 20 yeni oyuncu transfer etmişti.
Her iki takım da hala transfer peşinde.
Uyum süreci içinde olan, kapalı kutu diyeceğimiz iki takım için de bu maç hiçbir şekilde lig için ölçü olamazdı.
Hele Ankaragücü için….
Bir teknik direktör düşünün maça 48 saat kalmış, hangi oyuncuları oynatabileceğini kendisi dahi bilmiyor.
Zar zor 11 çıkaracak kadar elde lisanslı futbolcu var.
Herkesin kafası karışık.
Kaos ortamı desek yalan olmaz.
İsmail Kartal, son günlerde kendisini ve takımını medyadan uzak tutarak bence en doğrusunu yaptı.
Kafası karışık futbolcuları, bu kaos ortamından uzak tuttu.
İşte böyle bir ortamda çıkılan maçta, Sarı Lacivertliler, takımı çok yakından izleyen medya mensuplarını dahi şaşırtan bir oyun ortaya koydu.
Hele son Hacettepe maçını izleyip, takımdan umutlarını kesenler, maçın 30-40 dakikası ile sınırlı kalsa da oynanan güzel oyun karşısında şaşırdılar.
Takıma 2 gün önce katılan Dieng ve Kibong, bu takımda iyi işler ortaya koyabileceklerini gösterdiler.
İlhan Parlak’ın çok çalışmasına karşın girdiği pozisyonları değerlendirememesi, kafalarda soru işareti bıraktı.
Korcan, hatalı çıkıp, hakem penaltı dese kimsenin ses çıkaramayacağı bir pozisyon hariç “Kaleniz emin ellerde, rahat olun” dedirten bir görüntüdeydi.
Penaltı derken, İlhan Parlak’ın iki metreden saç baş yolduracak vuruşunda, topun yerde yatan Erzurumsporlu oyuncunun kolundan dışarı gitmesini de unutmamak gerekir tabi ki…
Sağ bek sorunu bir türlü bitmeyecek gibi, kimi koysan olmuyor.
Sonuçta eksikler çok ama düzeltmek için vakit var.
Önümüzdeki maçlara bakacağız artık.
Bu arada taraftara da net bir mesaj vermenin zamanı geldi de geçiyor.
Bugüne kadar hem teknik heyet, hem de yöneticiler bir hedef belirlemekten özellikle kaçındılar.
Ortak söylem hep “Yarışmacı bir takım kuruyoruz” oldu.
Ne zamana kadar sürecek bu kaçış?
19 Mayıs’ta olan herkes gördü kü, bu taraftar, sahadaki oyuncu kadar maçın içinde etkili.
Futbolcular ne zaman oyundan düşse, taraftar anında devreye giriyor, futbolcuları ateşliyor.
10 bini aşkın Pasolig satılmış, TFF 1. Lig’in eski takımları bile bu rakama ulaşamamış.
Hafta içi 6 bin seyirci gelmiş, Süper Lig’de dahi bu rakama ulaşmak artık çok zor.
Bu taraftar geçen yıl ki heyecanı yaşamak istiyor. Artık birilerinin onlara bu heyecanı yüklemesi lazım.
Artık, hedefin adını koymak gerekiyor.
“Kupa Beyi” lakaplı Ankaragücü’nün taraftarını, bu ligde şampiyonluk dışında bir hedef kesmez.
Yönetim de, teknik heyet de artık bağıra bağıra “Bu takımın hedefi Şampiyonluk” demeli.
Futbolcuyu nasıl lige moral motivasyon olarak hazırlıyorsan, tarafarı da hazırlaman gerekiyor.
Sonuçta olur ya da olmaz, siz merak etmeyin bu taraftar her halde takımının arkasında durur.
Hedefsizlik, heyecansızlık, kısa sure sonra boş tribün olarak size döner ki, asırlık çınar Ankaragücü için asıl tehlike budur…