Ankaragücü, Hikmet Karaman’ın ilk maçında deplasmanda Kayserispor ile golsüz berabere kaldı.
Başkent ekibi, Sivasspor’a 4-1 yenilirken sezonun en kötü oyununu oynamıştı.
Bundan daha kötüsü olmaz diyordum.
Maalesef oldu.
Kayserispor maçında çok daha kötü oynadı.
İki maç arasındaki tek fark, Sivasspor yakaladığını attı, Kayserispor atamadı.
Bu kadar kötü futbola rağmen Ankaragücü kaybetmediyse, rakip forvetlerinin beceriksizliği dışında bir nebze birkaç futbolcunun olağanüstü performansına, bir nebze de Hikmet Karaman’ın takımın mücadele gücünü artırmasına şükretmek gerekir.
Ankaragücü bu 1 puan için yatıp kalksın önce kaleci Korcan Çelikay’a, ardından kadro dışı bırakılıp unutulan, devre arası gitsin diye gözünün içine bakılan Ante Kulusiç’e, Zvonimir Sarlija’ya ve ikinci yarıdaki oyunuyla Stelios Kitsiou’ya dua etsin.
Kimse çıkıp da kötü oyunun bahanesi olarak Pazdan’ın kırmızı kartını göstermesin.
Sanki rakip, yüz milyonlarca Euro’luk bütçelere sahip İstanbul takımları.
Rakibin, senin gibi kümede kalma mücadelesi veren bir Anadolu takımı.
Kadro değeri senden bile düşük bir takım.
Böyle bir takım karşısında sadece tek devrede 10’un üzerinde pozisyon vermek de neyin nesi?
Pazdan atılmadan önce de Kayserispor tek kale oynuyordu, atıldıktan sonra da öyle oynadı.
Spiker 42. dakikada verileri paylaşırken, rakip ceza sahası içinde topla buluşma Kayserispor 23, Ankaragücü 2 diyor.
Maçlarda basketbol gibi saat tutulsa, bir devre en fazla 25-26 dakika falan oynanır.
Demek ki topun oyunda olduğu her dakika Kayserispor, elini kolunu sallaya sallaya Ankaragücü ceza sahasına gelmiş.
Hikmet Karaman isminin Ankaragücü için ne kadar önemli olduğunu bu maçta bir kez daha gördük.
Kayserispor maçında takımın başında yine Mustafa Dalcı olsaydı ortalık yıkılırdı.
Bu kötü oyuna rağmen, camianın büyük çoğunluğunun yüzü gülüyorsa, Hikmet Karaman’a olan güvenden başka bir şeyle bunu açıklamak mümkün değil.
Hikmet Karaman’a güvenmesine güvenelim de uyarılarımızı da yapalım.
Nasrettin Hoca misali, testi kırıldıktan sonra uyarı yapsan ne yazar sonra?
Bu yüzden rüzgâra kapılıp güzellemeler yapmak yerine, kendime göre gerçekleri yazmayı tercih ettim.
Ayrıca inşallah, Hikmet Hoca’nın kadro tercihleri bir daha bu maçtaki gibi olmaz.
Hoca’nın elindeki malzeme bu, daha ne yapabilir ki derseniz, asıl tehlike de orada zaten.
Hikmet Karaman’ın çıkardığı 11 yeni değildi, en az 10-15 maçta denendi bu 11.
Sonuç ortada, ligin dibine demir atmış bir takım.
Tek umut ara transferde yapılacak nokta atışlarıydı.
İyi transferler yapıldı da Mustafa Dalcı mı oynatmasını beceremiyor diye şüphelerimiz vardı.
Şüphelerimiz artık ortadan kalktı.
Bir hoca kendi ayağına sıkmayacağına göre, anlaşılan son transferler de elde patlamış.
Uzatmalarla 100 dakika oynanan maçta, Hikmet Hoca 5 değişiklik hakkını kullanıyor ama kadrodaki Badji’yi, Geraldo’yu, Ali Kaan’ı 1 dakika bile olsun oyuna alacak yeterlilikte görmüyor.
Diğer yeni transferleri maç kadrosuna bile almıyor.
Ara transfer bir kez daha boşa geçirildiyse, Ankaragücü ağırlıklı olarak bu 11 ile sezonu tamamlayacaksa vay haline…
Ankaragücü 1 puan aldı ama cezalılarla sakatlılarla Rizespor maçı öncesi ciddi kayıplar verdi.
Sakatlıktan yeni dönen Atakan’ın durumu umarım ciddi değildir.
Pazdan geçen hafta penaltı yaptırarak, bu hafta da kırmızı kart görerek sonuçlara direkt etki yaptı.
Bu kırmızı kartla en az 2 maç ceza alır, bu sırada kendini toparlarsa iyi.
Yoksa Ankaragücü sayfası şimdiden kapanır.
Pazdan hatalı olmasına hatalı da onu oyundan atan Halil Umut Meler’e ne demeli.
Halil Umut Meler pozisyona 15-20 metre uzakta, dördüncü hakem Ferhan Kestanlıoğlu da aynı mesafede.
Halil Bey, pozisyonun ardından koşarak geliyor elinde sarı kart.
Yani ona göre pozisyon sarı kartlık.
Sonra 4. hakem ile göz göze geliyor, adını daha önce hiç duymadığımız ikinci, üçüncü lig maçları yöneten düz klasman hakemi olan Ferhan Kestanlıoğlu, “sarı değil, kırmızı” diyor, Halil Bey de sarı kartını cebine koyup kırmızıyı gösteriyor.
FIFA hakemi kendi kararını değil de klasman hakeminin kararını uyguluyor.
Ya kardeşim, biliyorsunuz ki bu kararla maçın sonucunu doğrudan etkileyeceksiniz.
Bu kadar kolay mı karar değiştirip, Ankaragücü’nün kaderiyle oynamak.
Madem kararında şüphen var, izlesene tekrar.
Desene VAR’a, bu pozisyonu yeniden izlemek istiyorum diye.
Sonra sen kimsin Ferhan Kestanlıoğlu?
VAR diye bir sistem var, Hoca yanlış karar verdiyse VAR’dan uyarılır, tekrar izler kararını değiştirirse değiştirir.
Senin görevin yanlış adama kart gösterilirse onu işaret etmek, hakemin gözünden kaçan bir şey varsa söylemek.
VAR varken hakemin kararını sorgulamak, değiştirtmek ne zamandan beri 4. hakemin görevi oldu.
Yönetimimiz her platforma takımın hakkını arıyormuş ya, bu konuyu da gündeme getirmiştir umarım.