Ankaragücü, 4 haftada 14 gol yiyen, Süper Lig’in en formsuz takımı Çaykur Rizespor’a 2-0 yenildi.
İsmail Kartal, aynen bıraktığımız yerde.
Taktiği yine aynı; topu rakibe ver, sahanda bekle, kontrataklarla gol ara.
Bu taktik, defansın çok sağlamsa sonuç veriyor.
Nitekim İsmail Kartal bu taktikle Ankaragücü’ne 1. Lig Şampiyonluğu yaşattı, Süper Lig’de de 11 haftada 19 puan topladı.
Aslında bu sezon Ankaragücü de aynı taktikle oynuyor.
Kitsiou, Pazdan, Kulusiç ve Pinto’dan oluşan birbirini çok iyi tanıyan defans dörtlüsüne sahip olunca, bu taktiğin karşılığını da aldı Sarı Lacivertliler.
Aynı taktikle oynayan iki takımdan biri mutlaka bocalayacaktı.
Başlangıçta Çaykur Rizespor bocaladı, Ankaragücü’ne bolca pozisyon verdi.
Ama İlhan Parlak, öyle pozisyonları harcadı ki, tribündeki 200-300 kişiye, televizyon başındaki onbinlere saç baş yoldurdu.
İlhan’ın beceriksizliği sayesinde İsmail Kartal’ın taktiği sonuç verdi.
Ankaragücü, sezon başından beri alışmadığı şekilde topa gereğinden fazla sahip oldu.
İlk yarıda topa sahip olma oranı yüzde 61’e yüzde 39 Ankaragücü lehindeydi.
Başkent ekibi için inanılmaz bir oran.
Sarı lacivertli oyuncular, topa sahip olmayı kendi becerilerinden kaynaklanıyor sanıp sülalece atağa çıkınca geride boşluklar bıraktı.
İsmail Kartal’ın öğrencilerine de o boşlukları doldurma görevi düştü.
Onlar da görevlerini iyi yaptılar.
……………………………………..
Metin Diyadin’in hatası var mıydı oyunda?
Tabloya bir bütün olarak bakınca, bir hata yok.
Ankaragücü’nün kadrosu bu, daha ne bekleniliyor ki?
Rakip son haftalarda kötü oynasa da derinliği olan bir kadroya sahip.
Ankaragücü’nün ise zaten kısıtlı olan kadrosundan 4 oyuncu sakat, 1 oyuncu da cezalı.
Hal böyle olunca bu kısıtlının kısıtlısı kadroyla puan almak mucize oluyor.
Ankaragücü bu mucizeyi gerçekleştiremedi.
Ha illa ki hata mı arayacağız, arayalım bakalım.
Bu takım 8 haftada 9 puan almışsa, bunda öncelikli pay taraftara, sonra da defans dörtlüsüne aitti.
Alihan gibi, liglerin en fazla penaltıya sebep olan oyuncusunu, hem de muhteşem dörtlüyü bozma pahasına oynatmak büyük riskti.
Metin Diyadin o riski aldı ve kaybetti.
O risk alınmasa ne olurdu?
Bence iyi olurdu.
Muhteşem dörtlü muhafaza edilmeliydi.
Evet Faty’e önliberoda eşlik edecek bir oyuncu yoktu. Ama Alihan gibi bir canlı bombayı kullanmaktansa, Metin Diyadin’in önliberoya bir genç atması çok daha doğru olabilirdi.
Alihan’ı illa ki kullanacaksa, Fatih Terim bile 3 stoper oynatıyor, 5’li defans yapıyor.
Metin Diyadin de o şekil kullanabilirdi.
……………………………………………..
Kadroya bakınca Cebrail Karayel’in yedekte olması fazlasıyla dikkatimi çekti.
Cebrail için ilk yarıyı kapattı deniyordu, çocuk çalıştı didindi, kadroya döndü.
Ama sakatlığı nedir bilinmeyen Hector Canteros aylar oldu kadroda yok.
Takımla birlikte antrenmana çıkan Canteros, neden yedek kulübesinde bile oturmaz ben anlayamıyorum.
Wilfred Moke, Beşiktaş maçını darbe almadan kapattı, sonra birden sakat olduğu haberi geldi.
Metin Diyadin hocaya ısrarla bu oyuncuları sordum, sakattılar dedi.
“Bir futbolcu sakatım diyorsa inanmak zorundayım” diye de ekledi.
Ankaragücü taraftarı geçen sezon öyle acı olaylar yaşadı ki, sürekli paranoya halindeler.
Futbolcuya da güvenemez oldular.
Bu sezon da ödemeler doğru dürüst yapılmayınca paranoyaya kapılan taraftara da hak veriliyor ister istemez.
Metin Diyadin hoca, sakatlıktan çıkan oyuncuları kupa maçında oynatacağını söylüyor.
O maçta oynarlarsa ne ala ne güzel.
Oynamazlarsa, bende de taraftar gibi paranoya gelişecektir mutlaka.
Bu maçta birkaç dakikalığına da olsa Ahmet Can Arık’ı, Alper Önal’ı sahada izleme fırsatı bulduk.
Kupa maçında bu oyuncular ilk 11’de olabilirler.
Umarım ayaklarına gelen bu fırsatı iyi değerlendirirler.