Ankaragücü, büyük umutlarla gittiği İzmir deplasmanında Göztepe ile 2-2 berabere kaldı.
Başkent ekibi için hedef 4’te 4 yapıp, rakiplerin aldığı sonuçlara bakmaksızın ligde kalmaktı.
Ama daha ilk hedef maçta çok değerli 2 puan bırakıldı.
Bundan sonraki maçlar kazanılsa da 35 puan Ankaragücü’ne yeterli olur mu bilinmez.
Aslında teknik kadronun performansına, oyuncuların mücadelesine bakınca kaybedilenin sadece 2 puan olmadığı o kadar açık ki…
Bu takım öncelikle ruhunu yitirmiş.
Ne yalan söyleyeyim, Ankaragücü’nün kalan 4 maçı arasında en korkulması gereken maçıydı, Göztepe maçı.
Geçen sezon Bursaspor’un ligde kalması için son maçta ölümüne mücadele edilmiş ama başarılamamıştı.
Göztepe’nin o maçı unutmayacağı, camianın baskısıyla Ankaragücü’nü yenmek için olağanüstü çaba göstereceklerini sanıyordum.
Yanılmışım.
Rakip sahaya sadece 90 dakikayı tamamlayıp gitmek için çıkmış.
Buna rağmen 2 puan, belki de koskoca bir sezon bırakılıp gelindi İzmir’den.
İbrahim Üzülmez, “sürpriz” bir kadro ile çıktı maça.
26 yaşındaki Miloş ve 22 yaşındaki Michalak’ı esame listesine bile yazmayıp tribünde oturtacaksın; Saba Lobzanidze ve geçen hafta attığı golle moral bulan Gelmin Rivas’ı da yedek bırakacaksın.
Onların yerine Göztepe’yi 33 yaşındaki İlhan ile 39 yaşındaki Sedat ile “gafil avlamayı” planlayacaksın.
100 kez muhtemel 11 yapsam aklıma gelmeyecek hamleydi.
İlk 11 gibi değişiklikler de anlamsızdı.
Gelmin Rivas’ı 85’te oyuna almasını, 89. dakikada Dever Orgill- Aydın Karabulut değişikliğini nasıl izah edecek bilemiyorum.
Maç sonu İbrahim Hoca demeç verirken, Kitsiou ve Pazdan’ı suçluyor, ”bireysel hatalardan gol yedik” diyor.
Yapma Hocam, teknik direktör futbolcusunu taraftarın önüne atmaz.
Onların ki bireysel hataysa, senin bu kadron ne hatası sevgili Hoca?
Kadrolardan bahsetmişken burada bir parantez açayım.
Esame listesi dediğimiz maç kadroları, maçtan 1 saat önce açıklanır.
Bazen maça yarım saat kalır, hala kadroya ulaşamadığımız anlar olur.
Kulüpler, rakip erken öğrenmesin diye elinden geldiğince esame listesini geç açıklar.
Maşallah Ankaragücü’nde artık öyle yöneticiler var ki, tek dertleri nasıl yaparız da bu sürpriz kadroyu en erken sosyal medyaya sızdırırızın peşinde.
Adeta birbirleriyle yarışıyorlar.
Dün de maçtan 1,5 – 2 saat önce Ankaragücü kadrosu sosyal medyada dolaşıyordu.
Metiner Erdem’in bir gazeteci arkadaşından aldığı maç öncesi sahada dolaşan futbolcu fotoğrafı için kulüpte terör estirenlerin, umarım kadroyu 1,5 – 2 saat önce sosyal medyaya sızdıranlar için de yapacakları bir şeyler vardır.
Neyse, çok da uzatmak istemiyorum.
Bu pazar Eryaman’da dananın kuyruğu kopacak.
Tarihinin en kötü günlerini yaşayan Galatasaray ile karşılaşacak Ankaragücü.
Bu arada maç neden pazar günü oynanıyor anlamak mümkün değil.
Ankaragücü ile birlikte düşmeme mücadelesi veren Çaykur Rizespor, Kayserispor, Denizlispor, Konyaspor, Yeni Malatyaspor pazartesi günü oynarken, Ankaragücü neden pazar günü oynuyor?
Sevgili Başkan sebebini siz biliyor musunuz?
Subliminal bir mesaj mı verilmek isteniyor?
Zaten siz düştünüz mü demek istiyor TFF?
Son olarak bu sezon ligden düşme olmayacak diyerek taraftarın gazını almak isteyenlere bir çift sözüm olacak.
TFF’nin dün açıkladığı kararlar, düşmenin kesinlikle olacağının kanıtıdır, anlayana…
TFF, 2020-2021 sezonunu Milli takımlar Teknik Direktörü Şenol Güneş’in talebi üzerine Ağustos’ta başlatmak istedi.
Şenol Güneş’in isteği 2021 yılına ertelenen Avrupa Şampiyonası’na hazırlık için zaman kazanmaktı.
Kulüpler reddetti, Eylül’de başlasın dediler.
TFF’de bu isteğe boyun eğdi.
Şimdi son derece sıkışık bir lig oynanacak.
Avrupa Kupası maçları, Türkiye Kupası ve milli maç araları olacak.
Böyle sıkışık bir takvimin 21 takımla oynanacağını düşünmek için saflıktan da öte bir beyne sahip olmak gerek.
Kimse, böyle saçma iddialarla taraftarın gazını almaya çalışmasın.
Böyle bir durum yaşansa bile bu sezonki başarısızlığı örtbas eder mi dersiniz?