Ankaragücü, kendisi gibi ligde kalma mücadelesi veren Gaziantep FK’yı 3-1 yendi.
Son 3 haftada alınan 7 puan, Ankaragücü’nü kırmızı hattan epey yukarılara taşıdı.
Rehavet, bir futbol takımı için çok tehlikelidir.
Ama inanmak farklı.
Emre Belözoğlu, Eryaman’daki İstanbulspor maçından sonra “artık tek hedeflerinin ligde kalmak” olduğunu söylemişti.
İstanbulspor beraberliğinin üzerine bu takım bir de Samsun’da kaybetmesine karşın, müthiş bir geri dönüş yakaladı.
Henüz her şey bitti, Ankaragücü ligde kaldı demek için erken.
“Rahat olun” cümlesinin bu camiada yaşattığı travma da hala akıllarda.
Buna rağmen, bu takım üç haftadır öyle mükemmel oynuyor ki…
İnanıyorum ki Beşiktaş maçları ile birlikte hem ligde hem de kupada bu takımın hedefi çok farklı olacak.
Maça geçmeden önce biraz kupadan ve Beşiktaş’tan bahsedeyim.
Bayram tatili için İstanbul’daydım.
Bayram sonrası da İstanbul’da hastane işlerim olduğu için Ankara’ya dönemedim, Ankaragücü-Gaziantep FK maçını TV’den izleyebildim.
Ardından da Beşiktaş-Samsunspor maçına gittim.
Net söyleyeyim, izlediğim Beşiktaş’ın, “saha dışı faktörler devreye girmezse” Ankaragücü karşısında şansı yok.
Sadece sahadaki futbolcular değil, tribünleri de bitik durumda.
İlk yarı 1-0 önde oynamalarına karşın, tribündeki 1500 Samsunspor taraftarı 45 bin kişilik stadı esir aldı.
Beşiktaş taraftarı, Samsunspor taraftarını sadece izledi, arada sırada bir olup küfürle karşılık verebildi o kadar.
Geçmişte birkaç kez yine Ankaragücü maçı öncesi Beşiktaş’ın maçlarına gitmiştim.
Sahadaki rakipten çok tribünler Ankaragücü’nü hedef alırdı.
İnanın bu kez bir kez bile Ankaragücü aleyhine tezahürat olmadı.
Bunun nedeni Ankaragücü’nü kale almadıkları değildi.
Nitekim maç sonu basın toplantısını beklerken, dışarı çıktım taraftarların konuşmalarına kulak kabarttım.
Konuştukları tek şey Ankaragücü maçları.
Beşiktaşlıların ortak endişesi, Ankaragücü karşısında iki maçı da kaybetmek.
Çoğunluğu da “Bu Ankaragücü bize fark atar” düşüncesinde.
Ligde ilk 5 şansını zora sokmaktan, kupadan da elenmekten öyle korkuyorlar ki.
Buna rağmen Ankaragücü maçlarını kazanırız diyen Beşiktaşlıya rastlamadım.
Ankaragücü maçları için iddialı konuşan tek kişi teknik direktör Fernando Santos’tu.
“Kupayı kazanacağımıza yüzde 100 inanıyorum” diyordu.
Ne futbolcularla ne de tribünle frekansı tutan Santos, ömrünü birkaç maç daha uzatmaya çalışıyordu ama olmadı.
Beşiktaş yönetimi, Ankaragücü maçlarının kaybedilmesinin neden olacağı travmayı hesaba katarak Fernando Santos’un görevine son verdi.
Fernando Santos’un basın toplantısında görevinin başında olduğunu söylemesine “sinsi sinsi” sevinmiştim.
Bu değişiklik ne kadar etkili olacak?
Şenol Güneş’in, Burak Yılmaz’ın, Rıza Çalımbay’ın, Fernando Santos’un yapamadığını yardımcı antrenör Serdar Topraktepe ne kadar becerecek hep birlikte göreceğiz.
Serdar Topraktepe’nin bu sezon daha önce de takımın başında maçlara çıktığını, istenilen sonuçları alamadığını da unutmayalım.
Dönelim Ankaragücü – Gaziantep FK maçına.
Ankaragücü, Başakşehir ve Antalyaspor maçlarında da mükemmele yakın oynamıştı.
Ancak, o iki maç ile Gaziantep FK maçındaki oyun anlayışı çok farklı oldu.
Emre Belözoğlu, hem Eryaman’daki Başakşehir hem de deplasmandaki Antalyaspor maçlarında topu rakibe bırakarak geçiş oyunu oynayarak o puanları kazanmıştı.
Gaziantep FK maçında ise en iyi bildiği, sevdiği oyunu oynadı.
Bol pasa dayalı set oyunu oynadı, bunda da başarılı oldu.
Topla oynama yüzde 70’e 30 Ankaragücü lehineydi.
Ben yıllardır ilk kez bu kadar topa hükmeden bir Ankaragücü gördüm sahada.
Başakşehir, Antalyaspor maçlarında (325/361) olan pas sayısı bu maçta 633 oldu.
Fenerbahçe, Galatasaray bile bu rakamı yakalayamıyor.
Önceki maçlarda isabetli orta oranı yüzde 10’u geçmezdi, bu maçta yüzde 40’a yükseldi.
3 gol, 2 direkten dönen top, bir VAR’dan dönen gol, ben TV’de izlerken mest oldum, her saniye statta olup, o anları canlı yaşamak istedim.
Hele Christian Basssgog’un pozisyonu.
VAR’dan dönmeseydi, efsane gol olarak hafızalarımıza kazınacaktı.
Christian Bassagog’un kendi ceza sahasının önünden aldığı topu, 70 metre olağanüstü süratle sürdükten, rakiplerin sağından atıp solundan geçerken taraftarın aldığı keyif, VAR’da sonlansa da uzun süre hatıralarda kalacaktır.
Biliyorsunuz Ankaragücü, Chiristian Bassagog’u Gaziantep FK’nın elinden kapmıştı.
Gaziantep FK da Bassagog’u küçümseyen bir açıklama yayınlamıştı.
Tavsiyem, milletin aklına gelmeden hemen silsinler o açıklamayı.
Efkan Bekiroğlu’nun uzun süren sakatlıktan bu kadar mükemmel dönüş yapması, kariyer sezonunu oynamasını ben ancak Emre Belözoğlu dokunuşu olarak açıklayabiliyorum.
Tolga Ciğerci, zaman zaman top kayıpları yapsa da Ali Kaan Güneren ile çok iyi ikili oldu.
Olimpiou Morutan, son haftalarda öyle futbol oynuyor ki Galatasaraylılar dört gözle geri dönmesini bekliyor.
Efkan Bekiroğlu’na yaptığı asistte birinci sınıf işçilik vardı, Efkan da aynı güzellikte tamamladı.
Ali Sowe, Ramazan ayıyla birlikte bir açıldı, tam açıldı.
Bu takımın vaz geçilmez parçası olan Ali Sowe kiralık oyuncu statüsünde oynuyor.
Gelecek sezon ancak bonservisi alınırsa Ankaragücü’nde kalabilecek.
Zor ama inşallah bu yönetim Ali Sowe’u takımda tutmayı başarır.
Ankaragücü’nde eksikler yok muydu?
Tabi ki var.
Orta saha ve forvetler ne kadar iyiyse, maalesef defans hala evlere şenlik.
Kaleci Bahadır Güngördü’nün golde hatası yoktu, Stelious Kitsiou da görevini eksiksiz yerine getirdi.
Ama stoperler Uros Radakoviç ve Nihad Mujakic ile sol bekte Kazımcan Karataş, bu maçta da aksadı.
Özetle Ankaragücü’nde son 3 haftada olumlu anlamda müthiş bir değişim yaşanıyor.
Bir anda ne oldu da bu değişim başladı?
Ben sihirli değneklere inanmam.
Çalışan, emek veren kazanır.
Futbolcusu, teknik heyeti nasıl çalışıyorsa yönetimi de öyle çalışmalı.
Ankaragücü’ndeki bu değişimde en az Emre Belözoğlu, futbolcular kadar sesini henüz duymasak da başkan İsmail Mert Fırat’ın, yardımcısı Yusuf Tanık’ın ve diğer yöneticilerin, Faruk Koca’nın rolü var.
İki hafta önce “Ankaragücü’nde güzel şeyler olacak, pek yakında” diye yazmıştım.
Değişimin nedenlerini merak edenler, zaman zaman açıp o yazıyı okusunlar.
Bu maç, yabancı VAR hakeminin ilk kez görev yaptığı karşılaşma olarak da tarihe geçti.
Şahsen ben memnun kaldım, içim rahat bir şeklide maçı izledim.
Maçta VAR kaynaklı hata olmadı.
TFF Başkanı, aynı zamanda eski Gaziantep FK Başkanı.
Eyyamcı bir VAR hakemi olsaydı, Mehmet Büyükekşi faktörünün etkisi altında kalabilirdi.
Türk hakemler kendilerine çeki düzen verene kadar tüm maçlara yabancı VAR, hatta orta hakem atanması gerektiğine inananlardanım.
METİNER ERDEM