Ankaragücü, Süper Lig’in lideri Galatasaray’ı 2-1 yenerek ligin hem dibini hem de en yukarısını karıştırdı.
Aynı zamanda kongre hesaplarını da.
Önceliğimiz lig, özellikle de dibi.
Eğer bu maç kaybedilseydi, Rizespor ve Kayserispor ile fark 8 puana çıkmış olacaktı.
İkili averajda da üstün olduklarından Ankaragücü’nün bu takımları geçebilmek için kalan 13 haftada onlardan 9 puan daha fazla alması gerekecekti.
Bu da çok zor olduğundan Ankaragücü’nün ligde kalma yarışında tek rakibi (Denizlispor, Gençlerbirliği ve Erzurumspor’u geçtiği varsayımıyla) Başakşehir kalıyordu.
Geçen sezonun şampiyonu Başakşehir’i geçer mi geçemez mi bilinmez ama Ankaragücü’nün ligde kalma umudunun son derece azalacağı kesindi.
Ankaragücü, ekstra olarak nitelendirilebilecek bu galibiyetle rakipleri arasına bu 4 takımın yanı sıra yeniden Kayserispor’u, Rizespor’u hatta Kasımpaşa’yı almış oldu.
Böylelikle yüzde 10, 20’lere düşen ligde kalma şansını, yeniden yüzde 50’lere çıkardı.
Galatasaray maçı kazanıldı, anında kahramanlık destanları yazılmaya başlandı.
Oysa Hikmet Karaman bile maç sonu röportajında ayağı yere basan demeçler verdi.
İlk sözü de “kötü oynadık” oldu.
Gerekçelerini de bir bir sıraladı.
Ben de Hikmet Karaman’a katılıyorum.
Ankaragücü, Galatasaray’ı yenerken Hatayspor, Konyaspor galibiyetlerindeki oyununun yarısını bile oynamadı.
Hatta, İstanbul’da Galatasaray’a, Eryaman’da Beşiktaş’a, Trabzon’a kaybettiğinde bile çok daha güzel bir futbol sergilemişti.
Ankaragücü bu maçı kazandıysa, öncelikli sebep Galatasaray’ın çok daha kötü oynamasıdır.
Hikmet Karaman, kötü oyunun gerekçelerini sıralarken yine futbolcularını suçladı.
Ama nedense haftalardır ısrarla yaptığı yanlışları es geçti.
Haftalardır saç baş yolduran Atila’ya 90 dakika nasıl dayanabiliyor, anlamakta zorlanıyor insan.
Emre Kılınç’a kaptırdığı top gol olsa, maç daha ilk 30 dakika içinde kopup giderdi.
Rize maçında 45 dakika dayanabildi, sonra oyuna aldığı Pinto kusursuz oynadı.
Büyük ihtimal Pinto’yu hala hazır görmüyor ama artık Atila’ya alternatif yaratması gerekiyor.
Bak Erol Bulut, kritik Trabzon maçında Caner’i kesti, sırf yedeği diye Novak’ı da oynatmadı.
Macar oyuncu Atila, Trabzonspor galibiyetinin mimarı oldu.
Hikmet Hoca da Pinto tam hazır hale gelene kadar alternatifi mutlaka bulmalı.
Yoksa, Atila daha çok trip yapar, Hoca da katlanmak zorunda kalır.
Maç sonu basın toplantılarına sadece Ajans muhabirleri katıldığından Borven’ı sol kanat oynatmasının nedenini bir türlü soramıyorum.
Borven, defansif özelliği sıfır olan bir oyuncu.
Dripling özelliği de olmadığından kanatta oyuna tek bir katkısı bile olmadı.
Ofansif katkısı da sıfırdı, defansif katkısı da.
Borven santrafor oynarsa oynar, yoksa Ankaragücü 10 kişi oynar.
Kaç hafta oldu, Hikmet Hoca’nın oyuncu değişikliklerinde isabet oranı yüzde sıfır.
Bugüne kadar kimi aldıysa takıma katkısı son derece sınırlı kaldı, hatta çoğu yarardan çok zarar verdi.
Bu maçta da Emre Güral, İdriz Voca, Daniel Lukasik, Orkan Çınar oyuna girdi, katkıları olmadığı gibi, her biri çok ciddi hatalar yaptı.
Nitekim Galatasaray’ın golü de Lukasik’in hatasından geldi.
Bunlar Hoca’nın eleştirilecek yanları.
Gelelim övülecek yanına.
Maç öncesi kadroyu elime alıp orta sahanın ortasının İbrahim Akdağ, Endri Çekici ve Alper Potuk’tan oluştuğunu görünce “Hikmet Hoca intihar ediyor” demiştim.
Ama yanıldım.
Maçı bu orta saha kazandırdı, ben de keyifle yanılgımı izledim.
Maçın başında bocalasalar da özellikle 35’inci dakikadan sonra oyundaki üstünlüğün Ankaragücü’ne geçmesini bu üçlü sağladı.
Geraldo, Saba da bu üçlüye eşlik edince Ankaragücü, ilk yarının son10 dakikası ve ikinci yarının ilk 10 dakikası müthiş oynadı, karşılığını da aldı.
Hikmet Hoca, şapkadan adeta tavşan çıkarttığı bu hamle ile Fatih Terim’i de yanılttı.
Fatih Terim, son haftalarda hep ilk yarım saat takım olarak müthiş baskı ile maçı koparıyordu.
Ankaragücü’nün sahaya sürdüğü 11’in 6’sının ofansif özellikli oyuncular olduğunu görünce çekindi, oyuna kontrollü başlamayı tercih etti.
Hikmet Karaman, oyuncularına ilk 30 dakika gol yemezseniz oyuna ortak oluruz demişti.
Gerçekten ilk yarım saat golsüz geçince Ankaragüçlü oyuncularda özgüven patlaması oldu.
İlk yarım saatin golsüz geçmesinde Korcan’ın katkısını da unutmamak lazım.
Onyekuru’nun kafa şutunu nefis çıkartan, Emre Kılınç’ın pozisyonunda da gol açısını iyi kapatan Korcan, oyunda kısa süre kalsa da maçın adamı olmayı hak etti.
Mısırlı oyuncu Mohamed’in kırmızı kartı, Ankaragücü’nü rahatlatacağına strese soktu.
Ankaragücü, kendi 10 kişi kalınca oyundan tamamen kopuyor, öğrendik ki rakip 10 kişi kalınca da benzeri oluyor.
Bunun çözümünü Hikmet Hoca’nın bulması gerekiyor.
Alper’in Endri’nin kondisyonlarının hala 60 dakikayla sınırlı kalması da ciddi handikap.
Ankaragücü’nün bu maçtan alacağı en büyük ders, Galatasaraylı yöneticiler olmalı.
Arda, Endri Çekii’ye iki kez penaltı yapıyor hem alttan vuruyor hem de üstten elle oynuyor.
Mohamed’in hareketi dünyanın her yerinde kırmızı kart.
Hatta Gedson Fernandes’in Endri Çekici’ye şiddetlli müdahalesi bile en az sarı, hatta kırmızı olabilecekken faul bile çalınmaması hakemin en büyük hatasıydı.
Yedlin’e ikinci sarının çıkmaması da Halil Umut Meler’in Galatasaray’a ikramıydı.
Buna rağmen gördünüz mü nasıl algı operasyonu yaptıklarını?
Nasıl mağdur edebiyatı yazdıklarını?
Abdurrahim Albayrak’ın nasıl rol kestiğini?
Başkanlarının hasta haliyle gece gece çıkıp basın açıklaması yapması…
Maçtan sonra 2 twit atmakla olmuyormuş bu işler değil mi?
Bu maç geride kaldı, 3 gün sora Karagümrük maçı var.
Ankara spor medyasından fil hafızasına sahip Ahmet Sülak, maçtan önce 2009-2010 sezonunda da Galatasaray’ın 8 haftalık yenilmezlik serisine Hikmet Karamanlı Ankaragücü’nün son verdiğini hatırlatmıştı.
Maç sonu Ahmet’i tebrik için aradığımda, bir hatırlatması daha oldu, o sezon Galatasaray galibiyetinin ardından gidilen Kayseri deplasmanında 3-0 kaybedilmiş.
Galatasaray maçında tarih tekerrür etti, sevindik.
İnşallah tarihten ders alınır da Galatasaray maçından sonraki ilk maçta da kaybetmez Ankaragücü.
Bu galibiyet 11-18 Mart’ta yapılacak kongreyi de direkt etkiledi.
Kum saati paylaşarak vedaya hazırlanan Başkan Fatih Mert ve arkadaşlarının maç sonu locada yaptıkları toplantıda devam etme konusunda görüş ağırlık kazandı.
Faruk Koca, özel işleri dolayısıyla Hollanda’da olduğundan maçta yoktu.
Yöneticiler, kendi aralarında aldıkları bu kararı cuma günü dönecek Faruk Koca ile paylaşacak.
Tamam mı devam mı?
Son kararı Faruk Koca verecek.
Bir önemli ayrıntı da aylardır küskünlüğünden dolayı maçlara gelmeyen Osman Gazi Kandaş’ın tribünde olmasıydı.
Özellikle kendisini takip ettim, çok yoğun ilgi gördü.
Kendisi açıklamasa da adaylık için ismi geçen Osman Gazi Kandaş’a olan ilgi, yeni gelişmelerin habercisi miydi, yakın zamanda ortaya çıkacaktır.
Bekleyelim, öğrenelim.