Ankaragücü, sahasında bu sezonun en farklı yenilgisini Galatasaray karşısında aldı: 1-4
Bu sonuçla, Galatasaray şampiyonluğunu ilan ederken Ankaragücü; tehlike hattında kaldı.
Neyse ki Giresunspor evinde Trabzonspor’a, İstanbulspor da Adana Demirspor’a yenildi.
Dünkü maçlar bir yandan da gerçekleri gözümüzün içine soktu.
Bu ligde kimse kimsenin gözünün yaşına bakmıyor.
Kayserispor’un, Adana Demirspor’un iddiası kalmadı demeyin, rehavete girmeyin.
Bak Trabzonspor komşu Karadeniz takımına karşı oynamaz diyorduk, takır takır oynadılar.
Aynı şeyi İstanbulspor’a yapan Adana Demirspor’u çantada keklik gören var mı?
Kimse kusura bakmasın ben görmüyorum.
Ne Kayserispor ne de Adana Demirspor çantada keklik.
Benim kişisel tahminim İstanbulspor, biri Gaziantep FK’dan gelecek 3 puan, diğeri de Ümraniyespor maçı, sezonu 41 puanla kapatır ligde kalır.
Ligin son 2 haftası bu durumda ya Giresunspor düşecek ya da Ankaragücü.
Bu yüzden Ankaragücü’nün ihtiyacı olan o 1 puanı alabilmesi için herkes elinden geleni yapacak.
Yönetim gerekirse maddi yönden destek olacak.
Tolunay Kafkas öncelikle futbolcuların mental olarak dünkü travmayı atlatmasını sağlayacak sonra da takımı fiziksel ve taktiksel anlamda hazır hale getirecek.
Taraftar, dün olduğu gibi desteğini sürdürmeye devam edecek, Kayseri’ye en geniş katılımla deplasman yapacak.
Medya da eleştirilerin dozunu kaçırmayacak, takımı biraz rahat bırakacak.
Ben üstüme düşen görevi yapacağım.
İki haftadır Tolunay Hoca ile sözümüz var, birlikte program yapalım diye.
Konsantrasyonunu bozmamak için erteliyorum.
Bu hafta da erteleyeceğim, o 1 puan alınacak ondan sonra çatır çatır bir program olacak göreceksiniz.
Her şey sorulacak, kimsenin aklında sezonla ilgili tek bir soru kalmayacak.
Ayrıca yönetimle, transferlerle ilgili o kadar yazacak, söyleyecek sözüm var ki.
İçimize kan akıtıyoruz, bekliyoruz, şu sezonun hayırlısı ile bitmesini.
Gelelim maça.
Haftalardır özellikle güçlü rakiplere karşı üçlü defans oynatan Tolunay Kafkas’ın 11’i şaşırttı.
Ankaragücü bu sezon ilk kez 4-3-3 düzeniyle maça başladı.
Tolunay Hoca, üç ön liberoyla Galatasaray’ın orta sahasındaki ölümcül üçlüsü Rachica, Mertens, Kerem Aktürkoğlu’nu durdurup, İcardi ile bağlantılarını kesmeye çalıştı.
Ofansif gücü yüksek Zahid, Milson ve Ali Sowe ile de gol aradı.
Galatasaray hücumlarında Djokanovic, stoperlerin arasına girip savunmayı beşlerken, Ankaragücü hücumlarında 8 numara rolünü üstlenen Taylan Antalyalı, ileri üçlüye destek oldu.
Ankara’da günlerdir bitmek tükenmek bilmeyen yağışlardan dolayı zemin oldukça kaygandı.
Galatasaraylı futbolcular da zaman zaman bu kaygan zeminde ayakta kalmakta zorlandılar ama Ankaragüçlü futbolcuların hali inanılmazdı.
Özellikle en kritik bölgede görev yapan Diack ve Taylan’ın yere sağlam basamadıkları için kaptırdıkları topları Galatasaray çok iyi değerlendirdi.
Ben kulübün paylaşımlarından hiç Eryaman Stadı’nda antrenman yapıldığını görmüyorum.
Maçtan bir gün önce zemini görmek, ona göre krampon tercihi yapmak gerekmez miydi?
Maçta İcardi’nin çok erken gelen golü, Ankaragücü’nü oyundan düşürmedi.
Kora kor oynamak için maça çıktığı belli olan Başkent ekibi, Taylan’ın nefis pasını aynı güzellikte değerlendiren Milson ile kısa sürede eşitliği sağladı.
Maç bu golden sonra Rus ruletine döndü.
Ofansif üstünlük Galatasaray’daydı ancak, Ankaragücü de kontrataklarla gol arıyor, top bir o kalede bir bu kalede gedip geliyordu.
Ankaragücü’ne göre son derece kaliteli ayaklara sahip Galatasaray, maçın iki yıldızı Kerem Aktürkoğlu, İcardi işbirliği ile çok da güzel bir golle öne geçince bu kez maç koptu dedik.
Ancak kalan dakikalarda, Ankaragücü’nün yeniden dengeyi sağlaması Zahid’in direkten dönen topu ikinci yarı için bizleri umutlandırdı.
Ankaragücü’nün ilk yarıda kora kor oynaması, dengeli, bol pozisyonlu bir maç olmasına karşın Tolunay Kafkas’ın ikinci yarıda üç oyuncuyu birden değiştirmesi şaşırttı.
Diack ayakta durmakta, top taşımakta zorlanıyordu, Hasan Ali Kaldırım da ofansif anlamda yok gibiydi, bu yüzden değişmelerini erken bulsam da yine de normal karşıladım.
Ama ilk yarının tek oynayan, oynatan oyuncusu Ghayas Zahid’i ikinci yarı sahadan çekmesi intihar gibi geldi.
Ankaragücü, ikinci yarı klasik ileriye uzun top at, baskı ile kapacağın toplarla tehlike yarat taktiğine döndü.
Zaten bu Ankaragücü’nün klasik oyun tercihiydi., sanırım hafta boyunca Okan Buruk da takımını buna çalıştırmıştır.
Zahid’in de çıkmasının keyfiyle Galatasaray ikinci yarı adeta şov yaptı.
Zaten üçüncü golden sonra da fiş çekildi.
Ali Sowe’un kaleciyle karşı karşıya kaçırdığı gol, Emre Kılınç’ın zayıf kafa vuruşu, zaten kafada bitmiş bir maçın akılda kalan enstantaneleriydi.
Bu pozisyonlarda da Galatasaray kalecisi Muslera, ön plana çıktı ve takımının strese girmesini önledi
Sezona fırtına gibi başlayan Beridze’nin, ne hallere düştüğünü görmek ise inanın içimi acıttı.
Maç bitti, Galatasaray şampiyon oldu, Eryaman Stadı’nda taraftarıyla bütünleşti.
Kusura bakmasınlar Ankaragücü alışık değildir sahasında şampiyonluk kutlaması yapılmasına.
Müzikle, stat ışıklarını kapatarak bir nebze engel olmaya çalıştılar rakibin cenaze evinde düğün yapmasına.
Bu arada tribünlerde de istenmeyen ancak alışık olduğumuz görüntüler yaşandı.
Yine emniyet Ankaragüçlüleri, hoş olmayan yöntemlerle stattan çıkmaları için zorladı.
Maçtan önce gündem, satışa çıktıktan 2 dakika sonra biten, sonrasında karaborsaya düşen biletlerdi.
Sosyal medyada takip ettim, sezon boyu bu takımın kahrını çeken yüzlerce Ankaragüçlü bilet bulamamanın isyanı içindeydi.
Üzüntü verici ama bu konuda herkesin şapkayı önüne koyup düşünmesi gerekiyor.
Bu kulüp son derece uygun fiyata kombine satıyor.
Niye sezon başı kimse kombine almıyor da neredeyse aynı paraya karaborsa bilet alıyorlar.
Al kombineni hiçbir maçta bilet derdin olmasın.
Yönetim rakip takım taraftarına bilet verdi derseniz karşı çıkarım.
Bu konuda Başkan Faruk Koca ile konuştum.
“İstanbul’da bize 2 loca, VİP’te 100 misafir hakkı tanıdılar, biz de karşılıklılık ilkesi dahilinde aynısını onlara vereceğiz. Ayrıca VIP’te 250 koltuk Gençlik ve Spor Bakanlığı’na ait. Onlara karışamayız” dedi.
Gerçekten maçta çok iyi gözlemledim, iki loca vardı Galatasaray’a tahsis edilen diğerlerinde Ankaragüçlüler vardı.
Çok da Truva yapan vardı biliyorum ama kulüpten almadılar eminim, maalesef yine Ankaragüçlü arkadaşlardan aldılar o biletleri.
Hem de değerinin 8-10 katı parayla.
Ha Ankaragücü tüm biletleri satışa çıkardı mı derseniz, tabi ki çıkarmamışlardır.
Bal tutan parmağını yalar derler ya, sezon boyunca yönetimle aralarını sıcak tutan abilerim, kardeşlerim, bu kez VİP’te keyifle maç izlediler.
Fenerbahçe maçı, tüm localar Fenerbahçelilerle doluydu, ben bu maçta o görüntüleri görmedim.
Sevgili Ankaragüçlüler, sadece siz mağdur olmadınız, aynı şey biz medya mensupları için de geçerliydi.
İlk kez Ankara’da bir maçta Ankaragücü medyası olarak azınlıktaydık.
Hatta azınlık ifadesi bile az kalır, 100 kişilik tribünde 7-8 kişiydik.
Ankaragücü’nün her maçını takip eden kaç maç kışta kıyamette birlikte deplasman yaptığımız Atilla Kiper, Mert Dokuzoğlu gibi emekçi kardeşlerim bile maça akredite olamadılar.
Neden?
İstanbul’dan Galatasaraylı ağır gazeteciler gelecek diye.
Soruyorum üyesi olduğum TSYD’ye.
Ankaragücü için hayati maç olsa, Ankara’dan gazeteciler gelecek diye İstanbullu gazetecileri maça almamazlık eder miydiniz?
Ankara Başkent diyoruz ya.
Kendimizi avutuyoruz.
Ankara’nın gücü bu kadar işte.
Sahada da tribünde de medyada da hemen her yerde İstanbul’a karşı eziliyoruz.
Birlik olmak, Başkent’in haklarını aramak yerine yine birbirimize saldırıyoruz.
Son söz yine taraftara.
Maça iyi başlamadınız ama sonrasında muhteşemdiniz.
Farklı mağlubiyette bile desteğinizi esirgemediniz.
Sizden ricam, son 2 maçta da aynı performansı dürdürün.
Bu takım ligde kalmalı.
Başka Ankaragücü yok.
METİNER ERDEM