Lise yıllarımda çok zayıftım.
“Okulu bitirip üniversiteye bi başla, bak nasıl kilo alırsın dediler”.
Üniversite bitti, “askere gidersen orada yemeklerde bol karbonhidrat var şişmanlar dönersin”.
Askerlik bitti yine hala elli kiloyum.
Hani derler ya, “dere kenarına ev kurarsan müteahhit çok olur” diye.
Benim zayıf halimi görenler ülke sorunuymuşum gibi dertlenip durmaya başlamışlardı.
Bu arada işe girdim, bekâr hayatımla ve zayıflığımla gündemde kaldığım için.
Mahallede kim beni görse” evlen eşin sana güzel yemekler yapar, bak nasıl kilo alırsın”. Demeye devam ettiler.
Evlendim ama hala kilomda bir değişiklik yoktu.
En sonunda iş arkadaşım, kendisi yıllarca tekvando ve judo sporuyla uğraştığı için benim
elimden tutup vücut geliştirme “badi” spor salonuna yazdırdı.
Salon sahibi, zayıf olduğum, kilo almam ve düzgün bir vücuda sahip olmam için küçük bir kâğıda basılı, yapacağım egzersiz spor hareketleri kağıdını bana verdi.
Spor salonu hocam, bana bilgiler verirken içeri spor yapmak için girenler, üzerlerindeki giysilerle senin benim gibi insan görünümündeydi. Kendileri için ayrılmış soyunma odalarına girip kayboldular.
Salona girdiğim saatlerin ilerleyen dakikalarında, az önce spor salonuna giren şık giysili adamlar, bir süre sonra soyunma odalarından soyunup, dökünmüş dev adam olarak çıkmaya başladılar.
Gördüğüm manzara acayip bir manzaraydı.
Adamların kolu, bacaklar benim vücudum kadardı. O nasıl pozular baldırlar. Bunlar insan değil dev adamlardı.
Ben yanlarında adeta cüce ya da solucan gibi kalmıştım. Benim gibi salona yeni başlayanların
görünüşü bir başka komediydi.
Spor hocasının verdiği çalışma programını eline alıp hoca nezaretinde çalışmaya başladıktan sonra, tamamen aynalarla kaplı salonun aynası karşısına geçip bir, iki dambıl, ağırlık kaldırdıktan sonra hocanın yanına gelip, “Hocam kaç gün sonra bende şu arkadaşlar gibi olurum” diye sordum.
Spor hocası bu sorulara alışık olmalı ki yüzündeki tebessümle ”sen hele spor salonuna düzenli gel ben sana zamanını söylerim”.
İncitmeden kırmadan gelen kişinin gönlünü alıp çalışması için teşvik etmesin çok harikaydı.
Hoca kim bilir daha nelerle karşılaşıyordu.
Bende egzersiz programımı aldım.
Hazırlıklı gittiğim için soyunma odasında üstümü değiştirip hocam ile önce ısınma hareketleri sonra bana verdiği egzersiz programını çalışmaya başladım.
Aylar geçti, vücudum üçgen vücut olmadı ama, her salon çıkışı yakınlarda bulunan esnaf lokantasında kuru fasulye, pilav ve üzerine tatlı derken kilo almaya başladım.
İşin sırrı meğerse kilo almak için kesinlikle spor yapmakmış.
Daha sonraki günlerde ilk gün spor salonunda gördüğüm dev arkadaşlarla iyi dostluklar kurdum.
Vücutları iri ama kalpleri bir kuş kadar ince ve nazik insanlardı.
Birçoğu koruma görevlisi olarak çeşitli yerlerde çalışıyordu. Bazıları badigard olarak yaşamlarına devam edip, vücut geliştirme sporu dalında yarışmalarda madalyalı sporcu arkadaşlar olmuşlardı.
ALİ YILMAZ